Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah es-Sisi’nin Ankara ziyareti, içeriği kadar temsil ettiği sembolizm açısından da büyük bir önem taşıyor.
Gelecek sene 100. yılını kutlayacak olan Türkiye-Mısır diplomatik ilişkileri tarihinin en soğuk dönemi, 2013’ten sonra yaşandı.
Ankara’da resmi protokol ile karşılanan Sisi, Mısır’ın seçimlerle iş başına gelen ilk lideri olan Muhammed Mursi’yi 3 Temmuz 2013’te askeri darbeyle devirmiş ve daha sonra devlet başkanı olarak onun yerine geçmişti.
O dönem Müslüman Kardeşler ile yakın ilişki içinde olan ve Mursi ile kapsamlı ilişkiler geliştirmek isteyen ve bunu “Ankara-Kahire ekseni” olarak tanımlayan Türkiye, Sisi’nin darbesine en sert tepkiyi veren ülkelerin başında geldi ve bu tutumunu uzunca bir süre devam ettirdi.
İki ülke ilişkilerinde en sert döneminin yaşandığı ve diplomatik temasın tamamen kesildiği bu yıllarda, Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmalarında ve hatta seçim kampanyalarında kişisel olarak hedef aldığı Sisi’den “katil” ve “darbeci” olarak bahsetti ve Sisi gibi liderle “asla tokalaşmayacağını” kayda geçirdi.
Erdoğan 2019’da yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri öncesi yaptığı bir kampanya konuşmasında “Pazar günü Sisi mi diyeceğiz, Binali Yıldırım mı diyeceğiz?” ifadeleriyle Mısır ile yaşanan diplomatik sorunu iç siyasette de kullandı.
Türkiye’nin Mısır’la sıkıntı yaşadığı dönem, Türk dış politikasının dönemin Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve bugünün Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın’ın ifadesiyle “Değerli Yalnızlık” sürecinden geçtiği bir zamanda yaşandı.
Türkiye, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sorumlu tuttuğu Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın yanı sıra, uyguladığı olağanüstü hal nedeniyle eleştirilerine maruz kaldığı ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile de o dönemde sıkıntılı ilişkiler içindeydi.
Ancak Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın 2018’den itibaren Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi izole edici politikalarında önemli mesafe alması, Libya’da yaşanan çatışmaya Türkiye’nin doğrudan müdahil olması ve diğer uluslararası gelişmeler, Ankara’nın başta İsrail ve Mısır olmak üzere sıkıntı yaşadığı tüm ülkelerle ilişkilerini normalleştirme arayışlarına neden oldu.
Türkiye ile Mısır arasında 2020’de başlayan normalleşme çabaları, tarafların karşılıklı olarak büyükelçi atadıkları 2023 senesine kadar sürdü.
Erdoğan ve Sisi ise ilk kez Katar’da düzenlenen Dünya Kupası’nın açılış töreninde 20 Kasım 2022’de bir araya gelmişler ve süreci devam ettirme kararını almışlardı.
Türkiye-Mısır ilişkilerindeki büyük dönüşüm, Ankara’nın Temmuz 2013’teki gelişmeleri nasıl tanımladığını da değiştirdi.
Dışişleri Bakanlığı’nın resmi web sitesi, ilişkilerin soğuk seyrettiği yıllar boyunca 2013 yılında yaşananları “darbe” olarak niteledi ve bu olay nedeniyle Türk-Mısır ilişkilerinin olumsuz etkilendiğini kaydetti.
Ancak ilişkilerin normalleştirilmeye karar verildiği 2019 yılından itibaren “darbe” ifadesi Dışişleri Bakanlığı’nın web sitesinden çıkarıldı.
Sitede halen “3 Temmuz 2013’te Cumhurbaşkanı Mursi yönetimine son verilmesinin ardından iki ülke başkentlerinde diplomatik temsil 2023 Kasım ayından itibaren Maslahatgüzar düzeyinde yürütülmüştür” ifadeleri kullanılıyor.
Türkiye’nin Mısırla normalleşme sürecinde başta İstanbul olmak üzere Türkiye’de yaşayan Müslüman Kardeşler taraftarlarının Sisi karşıtı aktivite ve propagandalarına izin vermemesi ve birçoğunun ülkeden ayrılması Ankara-Kahire ilişkilerinin yoluna konması çabalarında en önemli adımlar arasında yer aldı.
Yoğun temas dönemi
Uzun yılların ardından aralarındaki buzları eriten Türkiye ve Mısır, özellikle son dönemde yoğun bir ikili trafik içine girdiler.
Bu sürecin önemli dönüm noktalarından biri 6 Şubat 2023’teki depremleri oldu.
Kahire yönetimi, Türkiye’ye insani yardım gönderen ülkeler arasında yer aldı ve dönemin Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükri depremden zarar gören yerleri incelemek ve yardımları koordine etmek üzere Türkiye’ye geldi.
Türkiye-Mısır diyaloğunu daha da perçinleyen gelişme ise Hamas’ın İsrail’de 7 Ekim 2023’te düzenlediği saldırılar sonrası çıkan savaş oldu.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bu dönemde birkaç kez ziyaret ettiği Kahire’de Mısır yönetiminin insani yardımların Gazze’ye ulaştırılması ve ateşkes sağlanması için gösterdiği çabadan takdirle bahsetti.
İlişkilerde toparlanmaya karşın Türkiye ve Mısır’ın başta Libya olmak üzere bölgesel konularda farklı düşündüğü alanlar da bulunuyor.
Türkiye ve Mısır, Libya’da çıkan iç savaşta karşıt taraflarda yer aldılar ve bu durum ilkesel olarak hala değişmedi.
Ancak Türkiye, Mısır’ın ve diğer bölge ülkelerinin desteklediği Bingazi yönetimiyle son dönemde temaslarını sıklaştırdı ve hatta Bingazi’de bir süredir kapalı olan Türkiye Başkonsolosluğu’nun yakında yeniden açılacağı mesajını verdi.
Taraflar çatışmaların seyreldiği Libya’da seçimlerin bir an önce yapılması için işbirliğinin devamı konusunda mutabakat halinde olduklarını kaydediyorlar.
Ancak Türkiye’nin Libya’daki askeri varlığının sürüp sürmeyeceği ve Libya ile 2019’da imzaladığı deniz yetki anlaşmasının akıbeti henüz bilinmiyor.
Erdoğan ile Sisi’nin başta İsrail-Hamas savaşı, gerginliğin bölgenin kalanına sıçraması tehlikesi, Somali ve Etiyopya arasında Türkiye’nin sürdürdüğü arabuluculuk ve Sudan’da yaşanan gerilim gibi konuları da ele almaları bekleniyor.
Fotoğraf: Cumhurbaşkanlığı