Pek çoğumuz yaşadığı hukuki uyuşmazlıklar nedeniyle dava açmak durumunda kalmış veya kendisine ya da şirketine karşı dava açılmıştır.
Bu hukuki süreçlerde ne yazık ki mahkemelerin iş yükünün fazlalığı sebebiyle davaların sonuçlanma süreleri uzuyor ve dosyalar detaylı bir şekilde incelenemeyebiliyor. Bunun sonucunda da davalar kazanılsa dahi bugünkü enflasyonist piyasada kazanılan bedellerin bir değeri kalmıyor yahut kapsamlı kararlar ortaya çıkamayabiliyor. İşte tüm bu bahsedilen sorunların bir çözümü var: Tahkim.
Tahkim, mahkeme yargısına alternatif bir uyuşmazlık çözüm yolu. Tahkimde; taraflar, mevzuatın izin verdiği ölçüde aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların geleneksel mahkeme yargısı yerine bağımsız hakem(ler) tarafından çözülmesi için anlaşıyorlar. Dolayısıyla hukuki yargılamayı da bir kuruma bağlı ya da bağlı olmaksızın görev yapan hakemler gerçekleştiriyor.
Bir tahkim hakemi olarak tahkimin en önemli avantajlarından biri yargılama süresinin kısalığıdır diye düşünüyorum. Bir kuruma bağlı olarak çalışan hakemler için ilgili kurumun usul kurallarında 3-6 ay gibi bağlayıcı kısa tahkim süreleri var. Hakemler bir kuruma bağlı olarak çalışmasalar dahi mahkemelerdeki kadar iş yükü olmadığından her koşulda çok daha kısa sürede, çok daha kapsamlı incelemeler yaparak daha nitelikli bir yargılama yapabiliyorlar.
Bu bağlamda altı özellikle çizilmesi gereken kısım, uyuşmazlığın niteliğine göre konusunda uzman hakemler seçilerek uyuşmazlığın en detaylı ve nitelikli şekilde incelenebilmesi ve en doğru sonuca ulaşılabilmesidir.
Tahkimde, tek bir hakem seçilebileceği gibi hakem heyeti de oluşturulabilmektedir. Hakemler, uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların seçimine göre hukukçu olabileceği gibi; hukukçularla birlikte mühendislerden, gayrimenkul değerleme uzmanlarından ya da farklı alanlardaki uzmanlardan seçilebilirler. Buradaki tek kıstas, uyuşmazlığın en kapsamlı ve detaylı şekilde incelenebilmesi için tarafların tercihinin ne olduğudur.
Tahkimin, mahkeme yargısına göre bir diğer avantajı ise sürecin gizliliği. Bu durumun, özellikle şirketlerin taraf olduğu uyuşmazlıklarda ticari sırların korunması açısından değerlidir.
Tahkimin öne çıkan bir diğer özelliği de esneklik. Taraflar; tahkim dilini, tahkim yerini, hakem sayısını, hakemlerle ilgili detayları, hangi tahkim kurallarına tabi olunacağını ve hangi mevzuata göre uyuşmazlığın çözümlenebileceğini seçebilmektedirler.
Tahkimin bir diğer önemli tarafı, uyuşmazlıkların bağımsız ve tarafsız hakemler tarafından çözülmesi; bu yüzden tahkim, uluslararası yatırımcılar tarafından bir güvence olarak görülmektedir.
Zira, yabancı bir ülkede yatırım yapmayı planlayan yatırımcılar, yerel mahkemelerdense; genellikle tahkimin bağımsız ve tarafsız hakemlerine güvenmeyi tercih etme eğilimindedir. Bu da tahkimin yaygın olduğu ülkeleri yabancı yatırımcılar için daha çekici hale getirir. Bu ve benzeri nedenlerle, uluslararası anlamda yaygın olan tahkimin ülkemizde de yaygınlaşması büyük önem taşımaktadır.
Tahkimde yargılama masrafları mahkeme yargısına göre daha yüksek olabilse de, günümüzde mahkeme harçlarına yapılan artışlarla birlikte mahkeme ve tahkim giderleri neredeyse aynı düzeylere gelmiştir.
Genel bir çerçeve çizmeye çalıştığım bu yazının ardından hâlâ “Peki, bu tahkime nasıl güveneceğim?” diye bir soru akla gelebilir. Bu noktada, hakem kararlarının mahkeme kararları ile aynı nitelikte olduğunu ve hatta uluslararası düzeyde icra edilebilirlik bakımından yerel mahkeme kararlarına göre daha avantajlı olabileceğini belirtmekte yarar var.
Hukuki uyuşmazlıklarla karşılaştığınızda mahkeme yargısının tek seçenek olmadığını ve tahkim gibi alternatif bir çözüm yolunun da mevcut olduğunu fark ediyorsanız, sorunlarınızı daha hızlı ve esnek bir yöntemle çözme şansına sahipsiniz demektir.
Lara Fidan Eray, Avukat-Arabulucu