Valodya, benim Rusya’da tanıdığım ve dost olduğum ilk insanlardan biri. Yuliya’nın arkadaşı Şurik’in uzatmalı sevgilisi kamyoncu Vladimir Petroviç.
Gerçekten kendine has bir adamdır. İçi dışı birdir. İyi, kötü zamanlarında insanın hep yanı başında görmekten mutlu olacağı dostlardan biri olduğunu hiç düşünmeden söyleyebilirim.
Ruslarla yakın ilişkiler kurmanın biraz zaman alacağı ama inandıktan ve sevdikten sonra size hiçbir zaman arkalarını dönmeyecekleri, gerçek bir dostluk sürecinin başlayacağı görüşünün doğru olduğunu onu tanıdıktan sonra öğrendim.
O sıcacık gülümsemesiyle bulunduğu ortama her zaman huzur verir.
Sıradan bir kamyoncu değildir. Onunla her konudan konuşmak mümkün. Dereden tepeden, edebiyattan, tarihten, politikadan yaşam felsefesine kadar aşağı yukarı her konuda konuşabilir insan Valodya’yla. Votka, şarap, şampanya, bira ne bulursa ayırt etmeden içer. Hele bir de neşelenip, havaya girdi mi sohbetine doyum olmaz. On senedir tanıyorum onu, Hiç değişmedi desem doğru olur. Bu arada laf aramızda, yakınlarda dişlerini yaptırıp, yeme içme kalitesini arttırdı.
Geçenlerde kendisi için devrim sayılabilecek bir olaya imza attı: Artık kendisine çok masraf açmaya başlayan emektar Zil-130 model kamyonunu satıp yenisini aldı.
Bu kararı vermek onun için oldukça zor oldu ama uzun zaman düşünüp taşındıktan sonra yolunu ayırdı eski kamyonuyla.
İlginçtir; Rusya’da bugün trafikteki her üç yük aracının biri Sovyet devrinden kalma imiş.
Avtostat adlı araştırma kuruluşu, “Rusya, hâlâ Sovyet devrinin kazanımlarıyla ve mirasıyla yaşıyor” tezlerine destek verecek ilginç bir araştırma paylaştı.
Zaten, diğer kamuoyu araştırmalarından da çıkan sonuçlara göre, Rusların önemli bir çoğunluğunun kanaati reddi mirasın pek anlamlı olmayacağı yönünde.
Moskova’da şehrin bütününe; binalara, yollara, meydanlara, parklara ve muhteşem metroya baktığınızda Sovyetler Birliği döneminin bıraktığı mirası ve değerleri kolayca gözlemleyebiliyorsunuz. Bunları çıkardığınızda geriye pek bir şey kalmıyor zaten.
Avtostat’ın araştırmasına göre; 2019 rakamlarıyla TIR’lardan kamyonlara, kamyonetlere kadar hala aktif olarak kullanılan, trafiğe kayıtlı yük araçlarının yüzde 35’i SSCB döneminde imal edilenler. Bu sayının 1 milyon 330 bini bulduğu bildiriliyor. Bu araçların yüzde 30’u (400 bin) “GAZ”, yaklaşık 354 bini ise KamAZ marka. URAL’dan BelAZ’a kadar yine Sovyetler Birliği döneminin önde gelen fabrikalarının ürettiği araçlar, en yenisi 28 yaşında olmak üzere Rusya yollarında yük taşımaya devam ediyorlar.
Aralarında “yarım asırlık” olanları bile var.
Bu haberi okuyunca Vladimir Petroviç için eski kamyonunu satıp, yenisini almanın neden bir “devrim” niteliğinde olduğunu kolayca anlıyorum.
Sebebine, vefa, sevda,…artık ne derseniz deyin.
***
Bir akşam onlarla birlikteyken Valodya, Şurik’e heyecanla “Biliyor musun bugün kimi gördüm?” diye sordu.
Bizim Şurik, kıskançlığı ile ünlü. Cevap vermedi. “Herif, eski sevgililerinden birine rastlamıştır; şimdi bana bunu anlatıp, yine sinirimi bozacak” diye düşünmüştür muhtemelen.
Şurik’e sorarsanız Vladimir’in eski kız arkadaşlarının hepsi zaten “zilli”, “sürtük”, aklınıza ne kadar olumsuz sıfat varsa onlardan…
Valodya, tepki gelmeyince kendi anlatmaya başladı:
“Sabah giderken yolun karşı tarafında benim eski kamyonu alan adamı gördüm. Bir benzincide idi. Depoyu doldurduktan sonra, direksiyona atlayıp, yola çıktı. Seslendim, duymadı. İlerideki kavşaktan geri dönüp, yetişirim diye düşündüm. Aptallık işte, ama özlemişim benim külüstürü. Döndüm, takip etmeye başladım. Uzaktan görüyordum. Topukladım, ama ne mümkün; ihtiyar falan, ama benim bir tanecik eski kamyonum kuş gibi uçuyordu.”
Ruslar, genellikle sevdikleri arabalarına aynı insanlara, evcil hayvanlarına taktıkları gibi isim verirler.
Yine bir kamuoyu araştırmasına göre Rus araba sahiplerinin yaklaşık üçte biri (%37) arabalarına isim verdiklerini itiraf etmiş.
Superjob Şirketi Araştırma Merkezi, en popüler takma isimlerin arasında “Lastoçka” (kırlangıç), “Devoçka” (kız), “Malışka” (bebek), “Krasavçik” (yakışıklı), “Vişenka” (kiraz), “Baklajançik” (patlıcan) gibi sevimli isimlerin yer aldığını bildiriyor.
Bin kişinin görüşleri alınarak gerçekleşen bir anket çalışmasına göre arabalara daha az verilen isimler arasında Krokodil (Timsah), Mustang, Begemotik (su aygırı yavrusu), Raboçaya loşad (koşum atı) veya Tigreneok (kaplan yavrusu) gibi hayvan isimleri yer alıyor. Bazen otomobillere, film, çizgi ve edebiyat kahramanlarının isimleri de veriliyor: “Bucephalus “, “Bagheera”, “Rocky”, “Terminator”, gibi.
Rusların %8’i ise arabaları için çok egzotik isimler kullanıyormuş: “Higgs bozonu”, “Bathyscaphe”, “Alçak herif.”
Her on araba sahibinden biriyse soruya cevap vermeyi reddederek, “Arabamın ismi özel bir bilgidir” demiş.
Öyle ya, özel hayata karışmamak gerekir!
Vladimir Petroviç, bana sormaz ya, soracak olsaydı hangi ismi koymasını tavsiye ederdim diye bir süre düşündüm. Herhalde Zil Fabrikası’nın üretimi olan Zil-130 Model eski kamyonuna Türkçe “Zilli” adını koymasını önerirdim.
***
Şurik, olayın ilkin şüphelendiği gibi olmadığını anlayınca rahatlamıştı. Konuşmalarının arasını yine şen kahkahalarıyla dolduruyordu.
Valodya’ya “Yetişebildin mi bari şu senin eski sevdalın kamyonuna?” diye sordu.
“Yok yahu, ne mümkün! Dedim ya kuş gibi uçuyordu.”
Ben de havaya girdim:
“Bak sen şu ‘Zil’liye” diye bağırdım.