Türkiye yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretiminde 2021 sonu itibarıyla dünya sıralamasında 13, Avrupa sıralamasında 6’ncı sırada.
Ancak yenilenebilir enerji potansiyelinin hâlen çok küçük bir kısmı kullanılırken bu alandaki hedefler de potansiyelin oldukça altında.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Makina Mühendisleri Odası’nın yenilenebilir enerji kaynaklarını da değerlendirdiği “Türkiye’nin Enerji Görünümü 2024” raporuna göre Türkiye’nin coğrafi konumu, yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanılması için çok daha büyük fırsatlar sunuyor.
Buna karşın güneş enerjisi potansiyelinin sadece yüzde 5’i, karasal rüzgârınsa sadece yüzde 24,6’sı değerlendirilebiliyor. Denizlerde kurulabilecek rüzgâr enerji santralleri (RES) konusunda da araştırma aşamasının ötesinde atılmış bir adım yok.
Yenilenebilir enerji potansiyelinin küçük bir kısmı kullanılırken enerji tüketiminin yüzde 83’ünü petrol, doğal gaz ve kömürün yer aldığı fosil yakıtlar oluşturuyor.
Bunlar içerisinde yerli kaynakların payı yüzde 32,2 iken ithal kaynakların payı ise yüzde 67,8. Fosil kaynaklardan doğal gazın yüzde 98’i, taş kömürünün yüzde 97’si, petrolün yüzde 90’ından fazlası ithal ediliyor. Veriler Türkiye’nin fosil yakıtlarda üretimi 80 milyon tona ulaşan linyit dışında dışa bağımlı olduğunu gösteriyor.
Rapora göre, Türkiye’nin açıklanan 2053 Net Sıfır Emisyon hedefine nasıl ulaşacağına dair bir stratejisi de bulunmuyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 2022 yılı sonunda yayımladığı “Ulusal Enerji Planı 2022”, Türkiye’nin fosil yakıtlardan vazgeçilmeyeceğini belgeler nitelikte.
Ulusal Enerji Planı 2022’ye göre, 2023-2035 döneminde özellikle elektrik alt sektöründe fosil yakıtların ağırlığı artacak.
Önceki yıl 1,3 GW kurulu gücünde yeni bir ithal kömür santrali devreye alındı. Plana göre 2030 yılına kadar 1,7 GW, 2030 ve 2035 yılları arasında ise 1,5 GW daha yerli kömür santralinin kurulu gücünün devreye alınması ve sadece 0,7 GW kömürlü santralın devreden çıkması öngörülüyor. Buna göre 2023-2035 döneminde, 3,2 GW kömür yakıtlı santral daha kurularak kömüre dayalı kurulu gücü azaltmak bir yana yüzde 11,4 artırılması hedefleniyor.
Doğal gaz yakıtlı elektrik üretiminde ise 2030 yılına kadar hâlen lisans almış veya başvuru süreçleri devam eden 2,4 GW kurulu güçte santrale ilave olarak 2035’e kadar toplam 10 GW yeni doğal gaz kombine çevrim santrali yatırımı daha yapılması öngörülüyor. Bu da doğal gaz yakıtlı santral kurulu gücünde yüzde 40 artış anlamına geliyor.
Buna karşın 2035’te karasal RES potansiyelinin ancak yarısı değerlendirilecek. Deniz üstü RES’te kapasitenin yalnızca yüzde altısının değerlendirilmesi hedeflenirken güneş enerjisi santralleri için 2035 hedefi potansiyelin sadece beşte biri.
Hükümet 4,8 GW kurulu güçte Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ne ek olarak ise 2035’e kadar 2,4 GW nükleer gücü daha devreye almayı planlıyor.
Makina Mühendisleri Odası nükleer santrallerin elektrik üretiminde dış bağımlılığı güçlendireceği görüşünde.
Geçen yıl elektrik üretiminin yüzde 21,4’ü ithal edilen doğal gaz, yüzde 23,7’si taş kömürü-asfaltit-ithal kömür grubu, yüzde 12,5’i linyit, yüzde 19,6’sı hidroelektrik, yüzde 19,5 jeotermal, güneş ve rüzgardan karşılandı. Üretimin yüzde 13,5’i kamu kuruluşu olan Elektrik Üretim AŞ tarafından, geri kalan yüzde 86,5’i özel şirketler tarafından gerçekleştirildi.
Türkiye’nin enerji ham maddeleri ithalatı petrol, doğal gaz ve kömür fiyatlarındaki hızlı artış sonucu 2021’de 50,5 milyar doları geçerken, 2022’de 96,5 milyar dolarla rekor kırdı. Geçen yıl ise petrol fiyatlarındaki gevşemeye ek olarak Rusya Federasyonu’ndan tercihli özel fiyatlarla yüklü miktarda ithal edilen petrolün etkisiyle 69,15 milyar dolar oldu.
Hanelerde en çok tüketilen enerji kaynakları ise yüzde 48,3 ile doğal gaz, yüzde 17,1 ile elektrik ve yüzde 14,3 ile kömür şeklinde sıralanıyor.
Rapora göre Türkiye’nin “karbonsuzlaşma” hedefi doğrultusunda öncelikli olarak güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi gerekiyor.
Makina Mühendisleri Odası, kamunun yerli ve yenilenebilir kaynaklara dayalı, enerji ekipmanlarının yurt içinde üretimini öngören projelere ağırlık vererek dışa bağımlılığı azaltmayı, düşük maliyetle elektrik üretmeyi hedeflemesi gerektiği görüşünde.
Geçen yıl elektrik dağıtım fiyatlarına yüzde 156 zam yapılırken 1 Ocak 2023 tarifelerinin enerji bedellerinde yapılan indirimler tüketim faturalarına yansımadı.
Son 10 yılda tek terimli tek zamanlı (TTTZ) elektrik enerjisinin vergiler dâhil faturaya yansıyan tarife fiyatları, düşük kademe mesken abonelerinde yüzde 320, yüksek kademe mesken abonelerinde yüzde 530 arttı.
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği’nin (SEFİA) APLUS Enerji ortaklığında yayımladığı “Elektrik Fiyat Hareketleri ve Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Piyasaya Etkisi-II” adlı raporuna göre, yenilenebilir enerji kurulu gücündeki artış, elektrik faturalarını düşürerek enflasyonu iyileştirecek etkiye sahip.
Çalışmada, ihalesi iptal edilmiş yatırımlar ya da hâlihazırda ihalesi yapılmış, lisansı olan yenilenebilir enerji kurulu gücü zamanında devreye alınmış olsaydı Türkiye’nin kurulu gücünün ne kadar olacağı hesaplandı. Buna göre, Türkiye’nin Temmuz 2022’de yaklaşık 19,6 GW olan toplam rüzgâr ve güneş kapasitesi 41,2 GW, Aralık 2023’te 23,5 GW olarak gerçekleşen rüzgâr ve güneş toplam kurulu gücüyse 45 GW olacaktı.
Bu kapsamda oluşturulan Yenilenebilir Enerji Senaryosu’na göre, daha çok yenilenebilir enerji santrali sistemde olsaydı toplam elektrik maliyetlerinde kayda değer bir düşüş yaşanabilecekti. Maliyetlerdeki bu düşüş 2022 yılının ilk altı ayı için yüzde 22,9, 2023 yılı için yüzde 11,3 olarak hesaplandı.
Raporda, maliyetlerdeki düşüş nedeniyle Aralık 2023 itibarıyla yüzde 64,8 olarak gerçekleşen yıllık tüketici enflasyonunun (TÜFE) yüzde 51 olabileceği öngörüldü. Aynı dönemde üretici enflasyonunun da yüzde 44,2 iken yüzde 32’ye gerileyeceği kaydedildi.
Rapora göre yenilenebilir enerji üretiminin artırılması; üretim maliyetlerinin ve enflasyonun düşürülmesinin yanı sıra enerjide ithalat bağımlılığının azaltılması, arz güvenliğinin sağlanması ve karbon emisyonlarının düşürülmesi gibi pek çok konuda olumlu katkı sunuyor.
Yenilenebilir Enerji Senaryosu altında Türkiye’nin ithal yakıt faturasının 2022’in son altı ayı için toplam 5,3 milyar, 2023 yılı içinse 3,6 milyar dolar azalacağı görülüyor. Bununla birlikte Türkiye 2022 yılının son 6 ayında 13,1 milyon ton CO2 eşdeğeri, 2023 yılındaysa 28,9 milyon ton CO2 eşdeğeri karbon azaltımı yapabiliyor.