2024 yılı yaz sezonunun sahillerde geçen dönemlere nazaran çok sakin başladığını, esnafın henüz beklenilen yoğunluğu bulamadığı söyleniyor.
Sahillerde yazlıklarını kiraya veren ev sahipleri de yeni çıkan kısa dönem kira (Airbnb) yasası nedeniyle evlerine yeni kiracı bulamamanın sıkıntısını yaşıyor. Ekonomik durum nedeniyle kendileri de gidemeyen ev sahipleri için aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık hesabı oldu.
Yaz sezonu düğün ve nişan sezonudur derler. Artık yeni evlenen çiftler balayını Antalya, Çeşme, Bodrum yerine Yunan adaları veya Mısır’da geçirerek daha ekonomik tatil yapmayı tercih ediyor.
Ülkedeki ekonomik durum ortada, artık yabancılara bile pahalı gelen bir ülke olduk.
Ancak bunlara rağmen ülkede hâlâ bazı restoranlar, barlar ve turizm tesislerinin dolu olduğu söyleniyor ve insanlar anlamakta zorlanıyor.
Oysa bunun çok basit bir açıklaması var; hesap söyle:
Türkiye’nin 2023 yılı Gayri Safi Milli Hasılası (GSYH) yani bir yıl içinde üretilen tüm mal ve hizmetin değeri 1.024 milyar dolar olduğu söyleniyor, 85 milyon nüfusa bölersek, ortalama kişi başı milli gelirin 12.000 dolar olduğu görülür.
Ancak GSMH’nin dağılımı homojen değildir. Yani GSMH’nin %50’sinden 85 milyon nüfusun sadece 15 milyonluk kesimi yararlanıyor. Bu kesime düşen kişi başı milli gelir 512 milyar dolar/ 15 milyon kişi=34.000 dolar olmaktadır.
Diğer tarafta kalan nüfusumuzun öteki % 50’si yani 70 milyon insan ise kalan bakiye GSMH’den yararlanabilmekte. Yani 512 milyar dolar/70 milyon=7.314 dolar kişi başı milli gelir elde edebilmektedir.
Türkiye’de bu 70 milyon garibanın dörtte biri yani 16 milyon insanımız asgari ücrete çalışıyor ve eline aylık net 17.002 TL geçiyor; yıllık ortalama 6.200 dolar karşılığı gelirleri var.
Yine nüfusun dörtte biri yani yaklaşık 15 milyon insanımız da ortalama 12.000 TL olan emekli maaşı ile geçinmeye çalışıyor. Onların da milli gelirden aldıkları pay ortalama kişi başı 4.400 dolara denk düşüyor.
Geri kalan kesim orta-orta üst gelire sahip kesim, memur, öğretmen, sağlık personeli, beyaz yakalı yönetici, esnaf, çiftçi vb. 39 milyon insan da milli gelirden 8.900 dolar pay alıyor.
Yani Türkiye’de iktidara yakın 15 milyon insan, bir emeklinin harcadığı paranın 8 katı, bir işçinin harcadığı paranın 6 katı, bir doktorun, öğretmenin, esnafın harcadığının 4 katı harcayabiliyor.
Birkaç ülkenin kişi başı milli geliri ise şöyle:
Almanya 54.000 dolar
G.Kore 33.000 dolar
Yunanistan 24.500 dolar
İki yıldan fazladır savaşmakta olan Rusya’da bu rakam 13.500 dolar.
Görüldüğü gibi Türkiye’de orta üst gelir kesimine dahil insanların bile milli gelirden aldıkların pay bu rakamların altında kalıyor. Yani artık Türkiye’de orta direk yok olmuştur.
Geçenlerde üniversiteden öğretim görevlisi bir arkadaşımla konuşurken, “Eskiden haftada bir kez eşim ile dışarıda yemek yerken, şimdi ayda bir kere zor beceriyoruz, gitsek de daha önce rahatça gidebildiğimiz yerleri değil, daha mütevazı yerleri tercih ediyoruz. Biz bu kadar zorlanırken restoranların hâlâ dolu olduğunu görünce aklım almıyor“ diye dert yanınca bu hesabı kendisine anlattım.
Ve sonuçta dedim ki:
“Senin artık gidemediğin yere iktidara yakın olan ve onlardan beslenen 15 milyonluk kesim gidebiliyor, hem de haftada 3-4 kez gidebildikleri için bütün restoranları dolu görebiliyorsun.”
Bu kesimin düğünlerde dağıttıkları paralara bakılırsa da çok kolay kazandıkları görülüyor.
Gelelim turizm tesislerindeki doluluklara…
Türkiye’deki toplam yatak sayımız 1.800.000 adettir, hesap ortada. Turist ister gelsin, ister gelmesin, Türkiye’nin ballı 15 milyonluk kesimi bu tesisleri her hâlükârda doldurabiliyor.
Bu durum daha ne kadar böyle devam eder bilemiyorum ama Aklıma John Donne’nin “No man is an island” şiiri geliyor. Özetle diyor ki: “Herkesin mutsuz olduğu yerde senin tek başına mutlu olma şansın yoktur…”