“Büyük Birader”, özgün adıyla “Big Brother”, George Orwell’ın ünlü distopik romanı “1984”te, herkesin her hareketini hiçbir şeyi gözden kaçırmamacasına izleyen ve kaydeden totaliter karakterin adıydı.
Tüketimci kapitalizm ise; bireylerin hemen hemen bütün yaşantılarını izleyen, onların tüketim davranışlarını sürekli gözleyen ve kaydeden bir yapı olarak, günümüz insanının adeta “Büyük Birader”i konumuna gelmiş bulunmakta.
Çoktan tüketimci aşamaya evrilmiş bulunan modern kapitalizmde şirketler, klasik yöntemler olarak toplumun bütününe hitap eden reklamlarla ve öteki pazarlama taktikleriyle, insanlara bir şeyler satın aldırabilmenin, dolayısıyla öldürücü rekabetin yaşandığı bu ortamda ayakta kalabilmenin gitgide zorlaştığını anlamış olduklarından, son yıllarda satış olgusuna yaklaşımlarını tepeden tırnağa değiştirmeye başladılar.
İnsanların alışveriş davranışlarını dikkatli bir biçimde takip eden ve özellikle dünya çapında faaliyet gösteren büyük firmalar, gerek kendi edindikleri ve gerekse de adına “data mining” (veri madenciliği) denilen ve şimdilerde iyice popülerleşmiş bulunan bu uğraşıya yöneldi. Böylece, bir iş koluna dönüştürmüş olan kurumlardan satın aldıkları verileri, karmaşık istatistiksel yöntemlerle analiz ederek, tüketicilere yaş, cinsiyet, medeni durum, sosyal statü ve daha pek özellikleri itibarıyla mümkün olduğunca kişiselleştirilmiş ve ilgilerini çekebilecek tarzda hazırladıkları tekliflerle ulaşmaya çalışmaktalar.
Bütün bunlarla da yetinmeyen firmalar ürün ve hizmetlerini satabilmek için, insanların alışveriş psikolojilerini doğru değerlendirebilmek adına uzman psikologlar çalıştırmaktan tutun, ileri teknolojik imkanları kullanarak çeşitli algoritmalar oluşturmaya kadar varan akıl almaz uygulamalarla, kişilerin tüketim davranışlarını doğru değerlendirmeye, sonraki muhtemel davranışlarını isabetli biçimde tahmin etmeye ve tüketicilere buna uygun tekliflerle gitmeye çabalamaktalar.
Hatta şimdilerde bir adım daha ileri giden büyük firmalar, henüz emekleme aşamasında olmasına rağmen gittikçe daha fazla ilgi çeken, nörobilimin ve özellikle psikoloji biliminin verilerinden yararlanarak, insanların ekonomik davranışlarına yön veren temel unsurları açığa çıkarmaya çalışmaktalar. Firmalar, davranışsal ekonomi disiplininin bulgularını da kullanarak, kişilerin tüketim eğilimlerini bilimsel olarak ve çok daha yüksek bir yüzdelik oranıyla doğru tahmin etmeye başlamışlar, bu doğrultuda geliştirdikleri satış stratejileriyle gerek normal yaşam alanlarında ve gerekse çevrim içi ortamlarda her an kişilerin karşılarına çıkar olmuşlardır.
Geliştirdiği tüm bu olağanüstü yöntemler sayesinde iyi bir akıl okuyucuya dönüşen tüketimci kapitalizm, bireylerin ne düşündüklerini bilen ve artık ne düşüneceklerini de çoğu zaman onlardan önce sezen modern bir kahin olarak, satış taktiklerini elde ettiği bütün bu verileri işleyerek oluşturmakta.
Bir şeyi saklayabilmenin en az onu bilmek kadar önemli olabildiğini iyi kavramış bulunan tüketimci kapitalizm, tüm bunları çoğu zaman bizlere hissettirmeden yapabilmektedir.
Görsel: 1984 filmi.