Strateji ile coğrafya arasındaki bağı, coğrafyanın ülkelerin stratejileri üzerindeki etkilerini analiz etmek suretiyle, jeostrateji kurar.
Avrasya, coğrafi anlamda temel olarak Avrupa ve Asya kıtalarının birleşimini ifade etmektedir. Avrasya bir siyasi coğrafya olarak dünya hâkimiyetinin belirlendiği bir alan olarak nitelendirilebilir (Özder, 2013: 66). Toplumların tabiyatları yaşadıkları çevreye göre şekillenir. Avrasya yapısı itibarıyla tarih boyunca güç merkezlerini bünyesinde barındırmıştır. “Avrasya“ deyimi Alman Alexander Von Humbolt (1769-1859) tarafından literatüre sokulmuştur (Orta Asya deyimi de ilk defa 1843 yılında aynı bilim insanı tarafından ortaya atılmıştır). Humbolt’un, Avrasya kavramını; biraz da Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu idealine yönelik olarak, Avrupa–Asya bileşeni üzerine inşa ettiği de görülür.
Avrasya kıtasının mekânsal ve tarihsel derinliğini ve birikimini sürekli göz önünde bulundurmak gerekir. Bu derinlik ve potansiyel nedeniyle dünyanın bütün büyük medeniyetleri ve güç merkezleri Avrasya’da ya da Avrasya etkisiyle kurulmuştur. Diğer taraftan, Avrasya bölgesinin tarihsel olarak birbirine karşı kullanılabilecek kültürel çatışma potansiyeline de sahip olduğu gerçeğini unutmamak gerekir. Bugün açık olarak dünyanın en dinamik ve gelecek vaat eden yapıları bu bölgede bulunmaktadır (Brzezinski, 1997: 52). Dünya GSMH’sının %60’tan fazlası, bilinen enerji kaynaklarını n %75’i bu bölgededir. 8 milyarlık dünya nüfusunun yaklaşık sadece 1 milyarı Amerika kıtasında yaşamaktadır. Dolayısıyla Avrasya’ya hükmeden bir güç dünyadaki en verimli üç ekonomik bölgeden ikisini, genç bir nüfusu ve kaynakları kontrol edecektir.
Ayrıntıları açıklanan bu yapı nedeniyle Avrasya kıtası dışından bir güç merkezinin ortaya çıkması ve sürekli bir güç merkezi olarak kalması mümkün gözükmemektedir. Böyle bir durum ancak ve ancak;
– Avrasya’daki güç merkezlerinin birbirlerini karşı mücadele ederek, birbirlerinin zayıflatmaları,
– Ya da Avrasya dışında oluşmuş güç merkezinin, Avrasya içindeki bazı güç unsurlarını müttefik olarak yanına alması sayesinde mümkün olabilecektir. Zaten bugüne kadar yapılan da budur.
(Doç. Dr. Güray Alpar, tasam.org)
Makalenin tamamını okumak için tıklayın