Ünlü tarihçi İlber Ortaylı’nın geçenlerde bir uçak yolculuğu sırasında rahatsızlık geçirdiğini duymuşsunuzdur.
Medyada çıkan haberlere göre, THY’nin İstanbul-İzmir seferini yapan uçakta bulunan Ortaylı’nın yüksek tansiyona bağlı rahatsızlığı nedeniyle sefer gecikmeli olarak yapıldı.
Ortaylı’ya geçmiş olsun.
Peki, medyanın bir bölümü bu haberi nasıl verdi dersiniz?
Hürriyet’ten alıntılayalım:
“Türk tarihçi ve yazar İlber Ortaylı, Türk Hava Yolları’nın (THY) İzmir-İstanbul uçuşunda rahatsızlandı.”
Herhalde cümlenin başındaki “Türk” kelimesi dikkatinizi çekmiştir.
Bir de haberin devamına bakalım:
“Türk Hava Yolları’nın (THY) İzmir -İstanbul seferini icra eden TK2337 sefer sayılı TC-LJF kuyruk tescilli Boeing tipi yolcu uçağı, kalkış için yapılan kontrollerin tamamlanmasının ardından 21.45 sıralarında kapıdan ayrıldı. Uçaktaki yolcular arasında yer alan Türk tarihçi ve yazar İlber Ortaylı kalkıştan hemen önce rahatsızlandı.”
Burada da Ortaylı’nın “Türk” olmasına vurgu var.
Aslında haber Hürriyet’in değil, özel bir haber ajansına (İHA) ait.
Üstelik, “Türk tarihçi İlber Ortaylı” diyen sadece Hürriyet değil.
CNN Türk’ten Milli Gazete’ye, Dünya’dan Gazete Vatan’a pek çok internet sitesinde aynı ifade var.
Hadi Ajans herhalde kendisinin de açıklayamayacağı bir şekilde “Tarihçi İlber Ortaylı” demesi gerekirken “Türk tarihçi…” demiş. Öyle ya, ortada Ortaylı’nın Türk olup olmamasıyla ilgili bir polemik yok. Dolayısıyla Türk olmasına vurgu yapmanın da bir anlamı yok. Haberi yapan yabancı bir ajans olsa “Türk tarihçi” ifadesi anlam kazabilirdi ama öyle bir durum da yok.
Bir Türk gazetesinin “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan” yerine “Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan” diye yazması gibi bir durum.
Ya haberi ajanstan alan internet sitelerine ne demeli?
Sadece “Tarihçi İlber Ortaylı” yazmanın daha doğru olduğunu tek bir editör bile fark edememiş mi?
Her gün karşılaştığımız kopyala-yapıştır gazeteciliğine yeni bir örnek.