Cumartesi, 5 Tem 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Bir kadın diplomatın kaleminden

Gürsel Demirok
Son güncelleme: 29 Ocak 2024 00:30
Gürsel Demirok
Paylaş
Paylaş

“Birleşmiş Milletler (BM), insanları cennete götürmek için değil de insanlığı cehennemden kurtarmak için kurulmuştur.”

Bu sözler barış misyonu dönüşünde şüpheli bir uçak kazasında hayatını kaybeden BM’nin ikinci Genel Sekreteri Dag Hammarskjöld’e ait. Günümüzde de geçerli bu sözler BM çalışanları için bir nevi görev çerçevesi ve tarifi olarak benimseniyor. 12 yıl BM’de üst düzey bir görev üstlenen Emekli Büyükelçi A.Sumru Akıncı Noyan “Aklımda Kalanlar” başlıklı kitabının arka kapağında bu sözlere yer vermiş.

Mülkiye’den sınıf arkadaşım, Dışişleri Bakanlığı’ndan meslektaşım emekli Büyükelçi Sumru Akıncı Noyan kitabında Dışişleri’nde ve BM’de geçen 44 yılını kitapta anlatmış. Bana ilettiği kitabını gurur duyarak okudum. Kâh heyecanlandım, kâh duygulandım. Karışık duygular içinde kitabı okudum. Okudukça BM’nin ikinci Genel Sekreteri’nin yıllar önce söylediği sözlerin anlamını daha iyi kavradım. Sumru’nun da BM’de 12 yıl boyunca insanları cehennemden kurtarmak için ne denli zor koşullarda bir savaşım verdiğini gördüm. Gururlandım bir kadın diplomatımızın bu hizmet aşkından, görev aşkından, insanlık aşkından.

Kitabın ilk bölümü Noyan’ın Bakanlıkta görev yaptığı yıllara ait anıları. İkinci bölümü Bakanlıktan izin alarak Birleşmiş Milletler Viyana Ofis’inde üst düzey yönetici olarak geçirdiği yıllara ilişkin anıları. İlgimi daha ziyade ikinci bölüm çekti.

Son günlerde Türk basınının cesur kalemi Uğur Mumcu’nun alçakça bir suikast sonucu yaşamını yitirmeden önce kaleme aldığı yazılar anımsatılıyor. Bu çerçevede, uyuşturucu maddelerin kullanımı ve kaçakçılığın önlenmesi, sınır aşan organize suçlar, yolsuzluk, silah kaçakçılığı kadın kaçakçılığı gibi insanlığın baş belası konularda kaleme aldığı yazılara da işaret olunuyor. Mumcu’ya suikast düzenlendiği tarihte komşu olan ve suikasttan kısa bir süre önce kendisiyle görüşen Büyükelçi Sumru Noyan da, BM’de üstlendiği üst düzey görevler çerçevesinde tam on iki yıl boyunca , uyuşturucu kullanımının, ekiminin, kaçakçılığının önlenmesi ile, yolsuzlukla, silah ve kadın kaçakçılığı ile mücadele ettiğini anılarından okuyoruz. Üstlendiği görev ve görevi gereği gittiği ülke ortamları çoğu kez tehlikeli, zorlu ve heyecan verici olduğunu da. Noyan da, Mumcu gibi insan odaklı yürütüyordu çalışmalarını. Mumcu gibi, insan haklarına önem ve değer veriyor, insanları cehennemden kurtarmak amacıyla çaba harcıyordu.

Büyükelçi Sumru Akıncı Noyan, “Aklımda Kalanlar” başlıklı kitabında, ağırlıklı olarak Uyuşturucu Maddelerinin Kullanımının ve Kaçakçılığının Önlenmesi, Uyuşturucu Maddelerle Mücadele ve Suçun Önlenmesi BM Viyana Ofis’inde geçen 12 yılın öyküsüne yer vermiş. Kadının adının olmadığı ülkelerde, BM’de üst düzeyde görevli bir Türk kadın diplomat olarak, en üst düzeydeki yöneticilere karşı nasıl bir mücadele verdiğini gurur duyarak okuyor insan kitapta. Zor koşullarda, her türlü güçlüğe göğüs gerilerek başarıyla gerçekleştirilen unutulmayacak anılar yer alıyor kitapta.

Kitapta, Noyan’ın Birleşmiş Milletler adına, Pakistan, Afganistan, İran, Lübnan, Türk Cumhuriyetleri, Myanmar, Baltık Ülkeleri, Kenya, Kamerun, Etiyopya, Senegal’e yaptığı ziyaretlere ilişkin anılara yer veriliyor. Keza katıldığı uluslararası toplantılara ve hazırlıklarına katıldığı uluslararası sözleşmelere işaret ediliyor. Tabii bu ziyaretler içinde Türkiye de var.

Büyükelçi Noyan, BM Uyuşturucu ve Suçla Mücadele Ofisi’nin ilgi alanına giren her konuda ülkemizin “merkez”, “hedef” veya “transit” ülke konumunda olduğunu belirtiyor. Noyan, “Türkiye’de organize suçlarla mücadele, uyuşturucu madde kullanımı, kaçakçılığı, yolsuzluk, insan kaçakçılığı, küçük silahların kontrolü ve daha birçok konuda uluslararası normların uygulanmasında sorunlar vardı” diyor ve Türkiye’deki temaslarında bu konularda alınabilecek tedbirlere ilişkin önerilerde bulunduğunu anlatıyor.

Dünyanın çeşitli yörelerinde başta uyuşturucu tacirleri, insanlık düşmanı tüm organize suç örgütlerin liderleri ile işbirliği yapan yerel yöneticilere, siyasilere, iş insanlarına, kolluk gücü mensuplarından da söz ediliyor kitapta. İnsanlığı cehennemden kurtarmak için öncelikle bu insanlık düşmanlarıyla ve işbirlikçileri ile mücadele etmek gerekiyordu.

Kısaca, insanlığı cehennemden kurtarmak amacıyla, insanlık uğruna büyük özveriyle, görev aşkıyla bir kadın Türk diplomatının verdiği mücadele anlatılıyor kitapta. Kitabı okuyunca, anlatılanlar dar bir çerçevede kalmamalı, daha geniş hedef kitleye kitabı tanıtmalı diye düşündüm. Erkek diplomatlarımızın pek çok anı kitabı var. Ancak kadın diplomatlarımızın meslek hayatlarını anlattıkları fazla bir yayın yok. Bu açıdan da kitap ilgi çekici.

Kitap, başta Dışişleri, İçişleri, Adalet, Sağlık bakanlıkları olmak üzere çeşitli kurumlarımızı ilgilendirebilecek bilgiler içermekte. Eskiden bakanlıklar bu tür kitapları bolca satın alır, ilgili birimlerine dağıtırlardı. Bu uygulama devam ediyor mu bilmiyorum. Kitap, özellikle uluslararası ilişkiler öğrencilerinin, sivil toplum kuruluşlarının da ilgisini çekecek nitelikte. Noyan’ın bu tür kurumlarda ve üniversitelerde konferanslar vermesi de düşünülebilir.

Medyanın da ilgi göstermesi beklenen kitabın, tercüme edilmesi halinde uyuşturucu kullanımının yaygın olduğu Avrupa ve Amerika’da da ilgiyle karşılanabileceğini düşünüyorum. AB ve ABD’nin ilgili kurumlarının dikkatini çekmekte fayda var. Keza, kitapta sözü edilen yerlere, ziyaretlere ilişkin video, fotoğraf vs. varsa bir belgesel hazırlanması da akla geliyor.

Aklıma gelen fikirleri, önerileri yazdım. Dikkate alan olur mu bilmiyorum.

Benden yazması…

EtiketlendiSeçilen
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanGürsel Demirok
Takip et:
Emekli diplomat. 1945 yılında doğdu. Darüşşafaka Lisesi'ni 1964 yılında bitirdi. 1968 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu. 1969'da Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Türkiye Daimi Temsilciliğinde görevli olduğu yıllarda (1974-1977) BM Genel Kurulu 4, Komite (Decolonisation Committee) Raportörlüğüne seçildi. Kuveyt”in, Irak tarafından işgal edildiği tarihlerde, Kuveyt Büyükelçiliğimiz Müsteşarı idi. 1993-1997 yılları arasında Mainz Başkonsolosu olarak görev yaptı. Bu görevde iken girişimlerde bulunarak Mustafa Kemal Atatürk’ün 1917’de Veliaht Vahdettin ile birlikte Almanya’ya yaptığı ziyaret anısına Türk heyetinin kaldığı görev bölgesindeki Bad Kreuznach Park Hotel‘de 23 Nisan 1997 de Atatürk Salonu açılmasını ve ziyaret anısına otelin girişine bir yazıt konulmasını sağladı. Açılış görkemli bir törenle gerçekleştirildi. Otel bugün Türklerin etkinlikler düzenledikleri bir mekâna dönüştü. 1997 yılında Dışişleri Bakanlığı müşaviri olarak atandı. Bakanlık müşaviri iken, Başbakanlık İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu Sekreterya Başkanı oldu. 57. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti döneminde hazırladığı ilerici insan hakları raporu AB Kopenhag Kriterlerinin karşılanmasına yönelik çalışmalarda referans belgesi olarak kullanıldı ve “Demirok Raporu “olarak anıldı. 2000-2004 yılları arasında Zürih Başkonsolosu olarak görev yaptı. Zürih Başkonsolosluğu binasında Park Hotel’deki Atatürk Salonuna benzer bir Atatürk Salonu açtı. Salonda Kurtuluş savaşı ve Cumhuriyetin kuruluş yıllarına ilişkin belge ve fotoğraflar yer almakta. Bu salonda da Türkleri buluşturan etkinlikler düzenlenmekte. Mainz ve Zürih‘te Başkonsolos iken vatandaşlarımızla birlikte olmaya, derneklerinin düzenledikleri etkinliklere katılmaya, çocuklarımızı okullarında ziyaret etmeğe, gençlerin sportif müsabakalarına katılmaya büyük önem verdi. 2004 yılında Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Yiğit Alpogan'ın başdanışmanı oldu, 2005 yılında MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanı olarak atandı ve bu görevindeyken 2010 yılında yaş haddinden emekliye ayrıldı. MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı'na atanmış ilk sivil görevlidir. Atatürk’ün Almanya gezisi ve Avrupa’daki Türkler üzerine kitapları var. Emekli olduktan sonra medyada köşe yazıları kaleme almaya başladı .
Önceki Makale Ankara’da ‘Vısotski gecesi’
Sonraki Makale Kızıldeniz krizinde Türkiye

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

Akdeniz Sanat ve Yaşam Vadisi

Adil Gürkan
5 Temmuz 2025
*Serbest Kürsü

İmam Gazali’den molla rejimine

Halil Ocaklı
5 Temmuz 2025
Serbest Kürsü

Süreç uzun ince bir yol

Gürsel Demirok
4 Temmuz 2025
Serbest Kürsü

Özgürlüğün pozitifi negatifi

Medya Günlüğü
4 Temmuz 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?