Cuma, 4 Tem 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

İnsanlar neden tepkisiz?

Ulaş Başar Gezgin
Son güncelleme: 10 Ocak 2024 00:10
Ulaş Başar Gezgin
Paylaş
Paylaş

Marksist psikoloji konulu biri İngilizce biri Türkçe olmak üzere 2 kitabımın büyük bir bölümünü başlıktaki soruya ayırmıştık (Emekli Büyükelçi Gürsel Demirok’a teşekkürlerimle).

İnsanların isyan dahil olmak üzere siyasal davranışları ideolojik, ekonomik, psikolojik ve sosyolojik etmenlerden ileri gelir. İdeolojik hareket edenler olduğu gibi, varolan iktidardan ya da yerel yönetimden nemalanan ekonomik seçmen türü de söz konusudur. Sosyolojik seçmen ait olduğu gruplar ne yaparsa onu yapar. Arkadaşları sokağa çıkarsa sokağa çıkar. Psikolojik seçmen ise, özdeşleşme gibi psikolojik süreçlerden etkilenir.

İdeolojik seçmende derinleşelim:

Bu seçmen türünün kendini, ümmet, ulus, sınıf, toplumsal cinsiyet, birey vb. olarak tanımlaması onun siyasal davranışını belirler. Konu Anayasa Mahkemesi mi? Ama bu, bir ümmet meselesi olmadığından dikkate bile alınmaz. Böyle bir konuda isyan etmek için öncelikle ulus olmak gerekir.

Konuya insan hakları eksenli bakanların sesi daha az çıkar. Oradaki sorun, Müslümanların öldürülmesidir. Hristiyan öldürülse elbette bu kadar hareketlenme olmayacaktı.

Yurttaşların tutucu ideolojilere bağlı kalmaları, onların sokağa çıkmamasını büyük oranda açıklar. Bu ideolojiler, bir çatışma değil uyum sosyolojisine dayanır.

Ne demektir bu?

Toplumda uyum norm, çatışma istisnadır. Toplumun bu kadar çok sayıda insandan oluşmasına karşın ayakta kalması bir başarıdır. Çatışma sosyolojisi ise şöyle der:

İnsanlık tarihi sınıfsal çatışmalardan oluşur. İsyan istisna değil normdur.

Tarihte her zaman isyanlar olmuştur. Günümüzde de olur, olmuştur, olacaktır. Gezi de öngörülememişti. Tarihler bilinmez ama isyan öngörülebilirdir gerçekte.

Bugün ülkenin yarısı bir ütopyada, diğer yarısı ise distopyada yaşamaktadır. Kapitalizmde ise, çoğunluğu her zaman emekçi sınıflar oluşturur. Demek ki, belli bir kesim emekçiler, kendi çıkarlarının yerine gerici ideolojilerin peşinden gitmektedirler. Distopya yaşayanlar için sorun sayılan konular onlar için değildir.

Daha önceki bir yazımızda da belirttiğimiz gibi, ekonomik kriz tek başına bir iktidarı düşürmez. Çünkü yurttaşlar otomatlardan oluşmaz. Ekonomik sorunlar çıktığında ütopya yaşadığını sananlar bunu dış güçlere bağlarlar. Dolayısıyla, siyasal düşünce yapıları ekonomik sorunlardan beklendiği biçimde etkilenmeyebilir. Deprem de böyle bir olguydu. Kaderci açıklama baskın çıktığında, oradan hükümete tepki çıkmaz.

İsyan bilinç işidir. Bu, bir anda da gerçekleşebilir, uzun bir emeğin süreci olarak da… Bu iki türün de örneklerini tarihte görüyoruz. İnsanları gerici ideolojilerin etkisinden nasıl kurtarırız? Bunu düşünmeliyiz artık, ama bu sorunun da kesin bir yanıtı yok. Bu yanıtı, birlikte oluşturacağız.

ulasbasar@gmail.com

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanUlaş Başar Gezgin
Takip et:
1978 İstanbul doğumlu. Türkiye, Vietnam, Tayland ve Malezya’da 23 yıl ders verme deneyimine ve Yeni Zelanda (doktora), Avustralya (ortak proje) ve Latin Amerika’da (gazetecilik) araştırma deneyimine sahip bir akademisyen-yazar. Eğitimini Darüşşafaka (1989-1996), Boğaziçi Üniversitesi (Eğitim Bilimleri (Psikolojik Danışmanlık), lisans, 2000; Sosyal Psikoloji, yüksek lisans 2002), ODTÜ (Bilişsel Bilimler, doktora, 2006) ve yurt dışında (2009, üniversite düzeyinde ders verme yetkisi, Avustralya; Darmstadt Teknik Üniversitesi, Şehir Plancılığı, yüksek lisans, 2011) tamamlayan Gezgin’in toplam 116 kitabı bulunmaktadır. 2014’te Türkiye’de doçent, 2017’de yurt dışında profesör olmuştur. Akademik çalışmalar dışında, çeşitli dergi ve gazetelere köşe yazıları yazmakta; şiir, şarkı sözü, şarkı, deneme, yazınsal inceleme, öykü, film öyküsü, film çözümlemesi, tiyatro oyunu, masal ve roman türlerinde yapıtlar vermekte ve çeşitli ülkelerden şairleri ve şarkıcıları Türkçeye kazandırmaktadır. Çeşitli çalışmaları 13 dile (Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca, İtalyanca, Portekizce, Rusça, Japonca, Vietnamca, Tayca, Gürcüce ve Azerbaycan Türkçesi) çevrilmiştir.
Önceki Makale ‘Çalışamayan’ Gazeteciler Günü
Sonraki Makale Gönül kapısı ve kişiliğiniz

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

*Köşe Yazıları

Avrupa’nın hırsları ve Türkiye

Okay Deprem
4 Temmuz 2025
EditörKöşe Yazıları

Bufalo, bizon ve “bizim manda”

Dr. Nevin Sütlaş
29 Haziran 2025
Köşe Yazıları

İran’da kadınlar, savaş ve rejim

İsmail Boy
25 Haziran 2025
Köşe Yazıları

İran’da sol nasıl kaybetti?

Ulaş Başar Gezgin
24 Haziran 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?