“İnsanı diğer insanlardan ayıran nedir” diye sorulsa her bir insanın buna yanıtı vardır.
Bana sorulsa yanıtım “can” olur.
İnsan insana benzer ve zaten biyolojik, fiziki ve kimyasal olarak bütün insanlar birbirlerine benzerdir ve fakat bir can bir başka cana benzer mi acaba?
“Benzemez” derim ben.
“Ölür ise ten ölür/canlar ölesi değil” denmiştir ya, işte tam da bu anlamla canlar birbirine benzemezdir ve bu da her bir insanı 8 milyara yaklaşan insan kalabalığı içinde biricik yapandır.
Can çıkmayınca huy çıkmaz denmiş olmasının el yordamı ile sezgisel akıl ile altında yatan da budur.
Candır candaki özelliklerdir kişi yapan insanı.
Nedir ki insan canını kendi oldurur oluşturur ve geliştirir ya da geliştiremez geriletir.
Hakikaten çok yanlış bir genel kabuldür insanı çevresinin ya da ekonomik durumun belirlemesi.
Aynı şehirde, mahallede, köyde hatta sokakta ve dahi aynı evde büyüyen insanların birbirlerine benzemezliğine rağmen sözde bilimsel bir saptama olan insanı çevresi/ekonomi belirler sözü her ne halse genel bir kabul görmektedir. Bunun sebebi de suçu/kabahati/ ayıbı kabullenmemek güdüsü olabilir.
Merak ettikçe, sordukça, okudukça, anlamaya çalıştıkça gelişir can.
Ve gelişmeye başlayan canın düşünmek gibi bir boyun borcu vardır.
Düşünmek eylemi söz ile yazı ile kendini belirleyemez ancak ve yalnız candaki gelişme çizgisi düşünme/düşünce eylemine tanıklık edebilir.
Hep iyi düşünüyorum/hep iyilik düşünüyorum diye konuşsa, yazsa da insan can iyi olmaya meyletmediği sürece iyilik hep lafta kalacaktır ve nitekim de kalmaktadır.
Okunan her yeni satır cana işlerse hal ve gidiş iyiye doğru olur ve fakat cana işlemezse ne mi olur?
Düşünün.
İnce Memed romanı en çok okunan ve üzerinde en çok söz “üretilen” romanıdır Türkçenin, hal böyle iken Çukurova ve Toros dağları ne haldedir?
Okunan cana işleseydi o güzelim Çukurova ve Toroslar “ÇukurovaSA” ve “ToroslarSA’’ olur muydu?
Düşünceden ve düşünmekten söz edebilmek için düşüncenin/düşünmenin candaki yansımalarını görmek şarttır.
Bu “sa”ları bir düşünün, hatırlayacaksınız Yılmaz Güney’in tartışılamaz en iyi ve önemli filimi olan Tuncel Kurtiz ile başrollerini paylaştıkları Umut filminde kamera Adana’yı bir boydan bir boya gezerken son görüntü AdanaSA reklam tabelasının karesiydi.
Can için düşünmek ve düşünmek için can şart.