Valday Düşünce Kulübü Program Direktörü İvan Timofeyev’in, Rusya’ya uygulanan Batı yaptırımlarının küresel finans sistemi üzerindeki olası etkileriyle ilgili olarak Rus Kommersant gazetesinde çıkan makalesinin geniş özeti:
“Soğuk Savaş”ın bitmesinin ardından ABD küresel mali piyasalardaki tartışmasız lider konumunu güçlendirdi. Amerikan doları uluslararası ödemelerde hâlâ en çok kullanılan para birimi, Amerikan kuruluşları küresel işlemlerin merkezi. Liderliğin ABD’ye getirdiği yan etkilerden biri de Amerikalı yetkililerin bütün dünyadaki mali işlemleri takip edebilmesi. 2000’li yıllarda uluslararası terörizmle mücadelenin başlamasıyla ABD ulusal güvenliği ile ilgili mali işlemleri kontrol etme imkanlarını artırdı. Finansal işlemleri engellemek ve yabancı ülke vatandaşlarının servetlerini dondurmak kapsamlı olarak uygulandı.
Bu yöntem daha önce de vardı ama ABD’nin küresel finans sistemindeki liderliği etkin şekilde kullanımını artırdı. Uluslararası suçluların, uyuşturucu kaçakçılarının ya da kitle imha silahları üretenlerin finansal işlemlerinin engellenmesine karşı çıkan pek olmadı. Ama tartışmalı gerekçelerle engellenen kişilerin sayısı büyük ölçüde artmaya başladı. Yaptırımlar ABD’ye düşman ülkelere karşı kullanılır oldu.
Kişilere ya da şirketlere yönelik yaptırımlar, Venezuela’nın petrol ve altın, İran’ın petrol sektörleri örneklerinde olduğu gibi son derece yıkıcı sonuçlara ve büyük mali kayıplara yol açtı. Mali işlemlerin engellenmesine ihracat-ithalat yasağı da eklendi.
Çin’le Avrupa Birliği’nin hızlı ekonomik büyümesinin yaptırımların ağırlığını azaltması beklenirdi ama ekonominin hacmi ile siyasi amaçlar için kullanılması arasında fark olduğu ortaya çıktı.
Rusya 2014 yılından (Kırım’ın ilhakı) başlayarak yaptırımların ana hedefi olsa da 2022’ye kadar etkisi son derece sınırlıydı.
IMF’nin 2019 tarihli raporuna göre yaptırımlar Rus ekonomisinde sadece yüzde 0.2’lik bir yavaşlamaya yol açmıştı.
Ama Ukrayna’daki özel askeri operasyonun başlamasından sonra durum büyük ölçüde değişti. Son aylarda ABD ve müttefikleri Rusya’ya karşı olabilecek hemen hemen bütün yaptırımları uygulamaya başladı. Büyük bankalar ve sanayi kuruluşları yaptırım listesine alındı, Rusya’nın mali rezervleri, vatandaşlarının yüz milyarlarca dolar değerindeki mal varlıkları donduruldu. Elektronik ve sanayi cihazları da dahil olmak üzere çok sayıda mal ve hizmetin Rusya’ya girişi yasaklandı. Rus petrolü ve petrol ürünlerinin satışına ve üçüncü ülkelere taşınmasında kısıtlamalar getirildi. Benzer bir durum kömür, metalurji ve diğer pek çok ürün için geçerli.
Batılı olmayan çok sayıda ülke Rusya’ya karşı yaptırımlara katılmayı reddetse de bu ülkelerdeki iş çevreleri ABD’nin yaptırım kurallarını çiğnedikleri için cezalandırılmaktan korkuyor. Bunun en yakın örneği, Rusya’nın “dost ülkeler” listesinde yer alan ülkelerdeki bankaların Rus ödeme sistemi MİR’le iş birliğine son vermesi.
Yaptırımların yol açtığı olağanüstü büyük zarara rağmen Rus ekonomisi istikrarını koruyabildi. İhracat hemen Asya pazarlarına yönlendirildi, Batı’dan gelmeyen kritik ithal ürünler dost ülkelerden gelen ürünlerle telafi edildi. Rusya pazarını terk eden Batılı şirketlerinin yerini Rus şirketleri aldı. Bu sistem her alanda sorunsuz işlemese de yaptırım koşulları altındaki yaşam istikrarlı şekilde sürdü.
Rusya için dolar ve euroya alternatif ödeme sistemi kurmak büyük önem taşıyor. Çin pazarının büyüklüğü ve iki ülke arasındaki ticaret hacmi nedeniyle yuan giderek daha popüler bir seçenek haline geliyor.
Kendisi de giderek ABD yaptırımlarının hedefi haline gelmeye başlayan Çin teknolojik bağımsızlığını kazanmak için yoğun çaba harcıyor. Büyük Çin telekomünikasyon şirketlerine uygulanan yaptırımlar Çin’in gayretlerini artırmaktan başka bir işe yaramıyor.
Rusya ile Çin arasında mali ve ticari kanallar kurulması bir alternatif ama bu konuda hemen kolay çözümler beklenmemeli. Çin şirketlerinin çoğu Batılı pazarlarda da faaliyet gösteriyor ve bu konumlarını Rusya yüzünden kaybetmek istemiyor, kaldı ki Rus pazarı çok daha küçük. Aynı durum Hindistan ve diğer dost ülkeler için de geçerli.
Yeni bağlantılar kurmak zaman ve büyük çaba gerektiriyor. Snuç alınması garanti değilse de Rusya’nın yabancı ülkelerle mali ve ticari ilişkileri mekanizmasını kökten değiştirmesi gerekiyor.
Rusya ve ortaklarının sonuca varma başarısı var olan Amerikan liderliğinin ne kadar istikrarlı olup olmadığını gösterecek.
Uluslararası finansal sistemin bu şekilde ikiye bölünmesinin olumsuz bir sonucu Rusya’nın mali ve ticari açıdan Kuzey Kore ve İran gibi ülkelerin konumuna düşerek marjinalleşmesi, buna karşılık Batılı olmayan büyük aktörlerin hatta Rusya’nın en yakın müttefiklerinin bile Amerikan merkezli sisteme engtegre olması ihtimalidir.
Olumlu senaryo ise, küresel finans sisteminin yeniden yapılandırılması, Çin ve benzer birkaç merkez kurulması olacaktır. Bu ihtimalin gerçekleşmesi Rusya’ya daha fazla manevra alanı ve dış ekonomik ilişkilerini çeşitlendirme olanağı sağlayacaktır.