Fiilen iç içe çalışan yasama ve yürütme, Yargıtay’la Anayasa Mahkemesi (AYM) arasında süregelen “çekişme”de taraf ve Yargıtay’ın yanında. Yargıtay ise (Başkan seviyesinde), bu desteğe “bireysel başvuru” uygulamasını eleştirip Anayasa değişikliğini açıktan destekleyerek karşılık veriyor.
Bu tavır, hem -kamuoyunun artık pek de kulak kabartmadığı- adli yıl açılış konuşmasına yansıyor hem de Sayın Yargıtay Başkanı, basına açıktan demeç verip, “Anayasa değişikliğini destekliyoruz” diyor.
Yasama ve yürütme ise, bu “çekişme”ye çözüm aramak, belki bir yasal/Anayasal düzenlemeyle sorunu çözmek ve ortaya çıkabilecek daha büyük sorunları önlemek yerine, “körükleme ve açıktan taraf olmayı” tercih ediyor. Örneğin, İstiklal Madalyaları ile ilgili kanuna ekleme yaparak, daha evvel yüksek mahkemeler arasında “fiili” bir hiyerarşi algısına neden olan AYM üyelerinin daha yüksek olan maaş ve tazminatlarını Yargıtay (Danıştay) üyeleriyle eşitliyor. Başka bir deyişle, AYM üyelerinin maaşını Yargıtay seviyesine indiriyor ya da Yargıtay üyelerinin maaşını AYM üyelerinin seviyesine yükseltiyor.
Henüz gerekçesi açıklanmadı; ancak, AYM ne yapıyor? Bu kanunu iptal ediyor… (*)
Anayasa Mahkemesi’nin birçok kararını eleştirmek, gecikmiş ya da haksız veya yetersiz bulmakla birlikte, temel hak ve özgürlüklerin nihai koruyucusu ve Anayasa’yı nihai yorumlama yetkisi olan bu kurumun geleceği, toplumun esenliği, güvenliği ve geleceğiyle doğrudan bağlantılıdır.
Anayasa Mahkemesi olmayan ya da işlevsizleştirilen bir ülkede, temel hak ve özgürlüklerin -şeklen dahi olsa-güvencede olduğundan bahsedilemez.
Toplumun tüm kesimlerinin de meseleye bu şekilde bakması gerekir düşüncesindeyim.
Avukat Atasoy Zer
Görsel: Cumhuriyet
(*) https://cdn.tbmm.gov.tr/KKBSPublicFile/D27/Y6/KanunMetni/3f8ef64d-0941-4087-a2fb-6ef00e534aab.htm
https://haberturk.com/aymden-yuksek-yargidaki-maas-zammina-iptal-karari-3629008-ekonomi