İsrail’e 7 Ekim’de düzenlenen terör saldırıları sonrasında gözler Hamas’a ve silahlı kolu İzzeddin el-Kassam Tugayları’na çevrildi.
AB ve ABD’nin terör örgütü olarak gördüğü Hamas’ın iki numaralı ismi, Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih el-Aruri, Katar merkezli Al Jazeera televizyonuna verdiği mülakatta, Kassam Tugayları’na bağlı bin 200 militanın katıldığı 7 Ekim saldırısının “sadece işgalci askerlere” karşı planlandığını ve sivillerin hedef alınmadığını öne sürmüştü. İsrail verilerine göre, İsrail topraklarında düzenlenen saldırılarda bin 400’den fazla kişi öldü, 240 kadar sivil rehin alınarak Gazze Şeridi’ne kaçırıldı. El Aruri, İsrailli sivillerin Kassam Tugayları tarafından değil, artçı çatışmalarda Gazzeli siviller tarafından öldürüldüğünü iddia etti. Kassam Tugayları’nın eski komutanlarından olan El Aruri’nin bu sözler, militanları aklama çabası olarak değerlendirildi.
Kassam Tugayları, 1992’de kuruldu. Liderleri Muhammed Deif, uzun süredir İsrail’e düzenlenen sayısız saldırının beyni olarak görülüyor. Deif, İsrail’in kendisine yönelik düzenlediği çok sayıda operasyondan sağ kurtulmayı başardı. ABD Merkezi Haber Alma Teşkilatı CIA’in 2023 verilerine göre, Kassam Tugayları’na bağlı 20 bin ila 25 bin savaşçı bulunuyor.
Hamas’ın askeri kanadının adı, 1882-1935 yılları arasında yaşayan Suriyeli imam İzzeddin El-Kassam’dan geliyor. Yaşadığı dönemde Filistin’de İngiliz manda yönetimine karşı savaşan el-Kassam, sömürgeci güçleri “yeni Haçlılar” olarak nitelendirmiş ve “cihat” çağrısı yapmıştı. İzzeddin el-Kassam tarafından kurulan milis güçler, Yahudilerin bölgeden sürülmesi çağrısı doğrultusunda 1930’lu yıllarda bölgede yaşayan çok sayıda Yahudi’yi öldürdü. İzzeddin el-Kassam da bölgedeki İngiliz yönetiminin polisleriyle girdiği çatışmada 1935’te öldürüldü.
Kassam Tugayları, Gazze Şeridi’nde yeraltında kurdukları tünel ağını yıllardır İsrail’e karşı karadan saldırılar, kaçırma olayları ve saklanma yeri olarak kullanıyor. İsrail askeri Gilad Şalit’in 2006 yılında kaçırılmasında da bu tüneller kullanıldı.
Hamas’ın askeri kanadı, denizden de İsrail’e çeşitli saldırılar düzenledi. Kassam Tugayları’na bağlı komandolar 2014 yılında İsrail’in güneyindeki Aşkelon yakınlarına çıkarma yapmış, çıkan çatışmada İsrail ordusunca öldürülmüştü. Gazze Şeridi’nin 15 yıldır İsrail tarafından kuşatılmış olması ve uygulanan ablukaya rağmen Kassam Tugayları’nın geliştirdiği askeri kabiliyet ve sahip olduğu kaynaklar dikkat çekiyor.
Kassam Tugayları’nın yıllardır İran tarafından desteklendiği biliniyor. Hamas’ın Tahran bürosu temsilcisi Halid el Kaddumi, 2021 yılı Mayıs ayında Al Monitor’a verdiği demeçte İran’ın desteğini överek “İran İslam Cumhuriyeti çok katkı sağladı. Hem bilgi-birikim aktarımı hem de füze sevkiyatı yoluyla. Böylelikle Hamas’ın kendi yerel imkanlarını kullanmasına ve yenilikçi teknolojiler üretebilmesine yardımcı oldular” demişti.
Eski İsrail ordu istihbarat görevlisi Michael Milshtein, İran’ın Hamas’a desteğinin son yıllarda daha da arttığı görüşünde. Tel Aviv Üniversitesi’ne bağlı Moşe Dayan Merkezi’nde araştırmacı olarak görev yapan Milshtein, İran’ın Kassam militanlarına askeri eğitim verdiğini belirterek “Keskin nişancıları eğitiyorlar, bombalı tuzak imalatını öğretiyorlar, paraşütçü yetiştiriyorlar. Yani 7 Ekim’de İsrail’e karşı saldırılarda kullanılan tüm yöntemleri öğretiyorlar” diye konuşuyor.
Kripto para
Kassam Tugayları’nın finansmanı nereden sağladığı konusu ise hala tamamen çözülebilmiş değil. Michael Milshtein, İran’ın finansman konusunda da önemli rol oynadığını belirtiyor ve özellikle Hamas’ın askeri kanadına sadece son 2-3 yılda yaklaşık 100 milyon dolar aktardığını kaydediyor.
Kassam Tugayları, 2019 yılı başında sosyal medya kanallarından destekçilerine kripto para birimi Bitcoin üzerinden bağış çağrısı yapmıştı. İsrail Adalet Bakanlığı 2020 yılı Ağustos ayında yaptığı açıklamada, Hamas’a Bitcoin cinsinden yapılan bağışları durdurmayı başardıklarını bildirmişti.
ABD Maliye Bakanlığı, İran Devrim Muhafızları ile Kassam Tugayları arasında “onlarca milyon dolarlık” para transferinden sorumlu isimleri açıklamış, para transferinde Lübnanlı Hizbullah ile bağlantılı bir bankanın merkezi rol oynadığını bildirmişti.
Silah kaçakçılığı
Kassam Tugayları’nın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği saldırıda ve sonrasındaki çatışmalarda kullandığı silahların miktarı ve çeşidi de dikkat çekici. Hamas ve askeri kanadının silah ve cephane envanterine dair güvenilir veriler bulunmuyor. Ancak silahların büyük bölümünün Gazze Şeridi’ne kaçak olarak sokulduğu biliniyor.
İsrailli güvenlik uzmanı Milshtein, silah kaçakçılığının çeşitli yolardan gerçekleştiğini belirtiyor. Milshtein, en önemli yolun İran’dan Suriye ve Lübnan üzerinden yapılan sevkiyat olduğunu, Lübnan üzerinden yapılan sevkiyatta Hizbullah’ın silah nakliyatına yardım ettiğini belirtiyor.
Bu sevkiyat yolunu, İran destekli Filistinli İslami Cihad örgütünün lideri Ziyad Nahale de 2020 yılı Aralık ayındaki bir açıklamasında teyit etmişti. Kudüs Strateji ve Güvenlik Enstitüsü’nün (JISS) internet sitesinde Nahale’nin İran yanlısı El Meyadin televizyonuna verdiği demeçten yapılan alıntıda “Tüm konvansiyonel silahlar Gazze’ye Suriye ve Hizbullah üzerinden ulaşıyor. Direnişin tüm aktörleri, silahların nakliyesine katkı sağlıyor” ifadelerine yer veriliyor. JISS’in alıntısına göre Nahale, verdiği mülakatta ayrıca Suriye’de eğitim kampları bulunduğunu, burada Hamas milislerine roket yapımı için eğitim verildiğini belirtiyor.
Silahların Gazze Şeridi’ne sokulması için ise mümkün olan iki yol bulunuyor: Mısır ile Gazze Şeridi arasındaki kara sınırı ya da deniz yolu.
Kassam Tugaylarına karşı mücadeleyi zorlaştıran etkenlerden biri de sivillerin kalkan olarak kullanılması taktiği. İsrailli düşünce kuruluşu Begin-Sadat Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin (BESA) 2021’de yayımladığı rapora göre, Gazze’deki sivillerin İsrail operasyonlarına karşı kalkan olarak kullanılması taktiğinde İran’ın da önemli etkisi bulunuyor.
Raporda İran Devrim Muhafızları’nın bu taktiğin uygulanışında yol gösterici rol oynadığı, sivil kayıplar üzerinden uluslararası kamuoyunda “düşmanın orantısız güç kullandığı ve sivilleri kasıtlı olarak hedef aldığı” izlenimi yaratılmasının amaçlandığı belirtiliyor.