Gazeteci Hakan Aksay’ın T24’te yayınlanan “Muhalefet nereye gidiyor: Rusya’daki “sistem içi muhalefet”e doğru” başlıklı yazısı:
“Mayıs ayında toplumun yarısı muhalif partilere oy verdi.
Şu anda o seçmenlerin ezici çoğunluğu mutsuz ve umutsuz.
Hayır hayır, bu yazı, seçmenleri iyice karamsarlaşan partilerin liderine yönelik yazılmamıştır. Çünkü artık onların algılarının kapalı olduğuna neredeyse yüzde 100 eminim.
Gerçeklikten uzaklaşmış durumdalar. Ayrı bir dünyada yaşıyorlar.
Yenilgi sürecini çok kötü yönetmelerinin dışında, son dönemde hemen her gün ya hiç güven vermeyen ya da aklın alamayacağı tutum ve açıklamalarla, seçmenlerinin mutsuzluğunun üzerinde zıplıyorlar.
Bu tür tutum ve açıklamaların bazıları gerçekten de inanılacak gibi değil. Ama burası Türkiye, burada iktidarı olan herkes istediğini yapabilir: İktidar da muhalefet de…
Sonuçta muhalif partilerde de aynı “tek adam/tek kadın” yönetim sistemi var. Koltuğa oturan her kimse istediğini yapar, kimse onu kolay kolay eleştiremez, hele hele o koltuktan indiremez.
Uzun süredir muhalefetin gidişini dikkatle izledikten sonra, bir aralar saf saf “yok canım, o kadar da değil” diyerek reddettiğim şu görüşü artık tümüyle benimsemiş durumdayım:
“Bazıları için önemli olan ülke değil kendi partisi, onun için böylelerinin ana önceliği iktidara gelmek değil partisindeki koltuğunu ve avantajlarını kimseye kaptırmamak.”
Zaten bakıyorsun, parti içi mücadelede gösterdikleri “performans” (!) seçimlerde sergiledikleri enerji ve heyecandan kat kat daha fazla.
Sonuç ne mi?
Çok şey söylenebilir ama ben sadece şunun altını çizmekle yetineyim: İktidar, en başta da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, böyle bir muhalefete sahip olduğu için hem çok şanslı hem de çok mutlu.
Bu görüşümü paylaşan milyonlarca muhalif olduğunu biliyorum.
Bunların bazılarından son zamanlarda şu tür cümleler duyuyorum:
“Erdoğan başta oldukça bu muhalefet asla iktidara gelemez!”
“Altılı Masa’nın şu liderlerine bak! Ya bunlar iktidara gelseydi, kim bilir ne hatalarla ülkeye nasıl zarar vereceklerdi!”
“Aslında iktidar (Erdoğan, Hakan Fidan, Ali Yerlikaya, Mehmet Şimşek vb.) doğru politikalar uyguluyor. Ben artık kendimi eskisi kadar iktidara mesafeli hissetmiyorum.”
Elbette bu görüşlerle ilgili olumlu ve olumsuz pek çok şey söyleyebilirsiniz. Ama bütün bunlarda muhalefet liderlerinin hemen hepimizi şaşırtan “hünerleri”nin önemli rol oynadığını sanırım reddetmezsiniz.
Türkiye’de 14’ü TBMM’de olmak üzere toplam 122 siyasi parti var.
Rusya’da ise 8’i parlamentoda temsil edilen toplam 27 parti var.
Ee, ne olmuş ki, diyeceksiniz…
İzninizle ben Rusya üzerinden devam edeyim.”
Yazının devamını okumak için tıklayın