Böyle olacağı baştan belliydi…. Kendilerine aşırı güvenen Amerikalılar bu defa tuzağa düştü. Rüzgâr gibi gelip ortalığı birbirine katacaklarını sandılar ama olmadı. Olmadı, olamaz çünkü Rusya başka ülkelere benzemez! (*)
Amerikan Başkanı Barack Obama Moskova’ya adım attığı andan itibaren iki duvarla karşılaştı. Biri ‘resmî’, diğeri ‘gayrıresmî’.
Başkanlık jeti Air Force One’ın Vnukovo-2 Havaalanı’na inişini hiçbir Rus kanalı canlı yayınlamadı. Rus yetkililer biraz gönülsüzdü, sanki ziyaretin gözlerden uzak geçmesini istiyordu. Resmî duvar buydu. Ama halkta da, diğer ülkelerdeki ‘Obamamania’dan eser yoktu. Ne yollarda biriken insanlar, ne çığlık atan, Amerikan bayrağı sallayan gençler…
Bu da gayriresmî duvardı.
Amerikan heyetinin geçişi sırasında yolların kapatılması da Moskovalıları fazla etkilemedi; bu zaten her gün çektikleri bir çileydi.
Rus kamuoyunun Obama’nın ziyaretine gösterdiği tepkiyi tek bir kelimeyle özetlemek mümkün: Tepkisizlik, daha doğrusu kayıtsızlık.
Bir genç, ziyarete neden ilgi gösterilmediğini soran İngiliz gazeteciye, “İşimiz gücümüz var. Onun peşinde koşacak değiliz ya!” dedi.
Ama ilgisizliğin gerçek nedeni aslında kayıtsızlık değil. Zaten sevilse de sevilmese de Amerika Birleşik Devletleri kayıtsız kalınabilecek bir ülke değil. Hele tarihsel açıdan Rusya’nın düşmanı ya da rakibi olduğu düşünülürse.
Ama Amerikalıların bu rekabette hep önde olması tabii Rusların hoşuna gitmiyor. Washington’da Rusya’ya ders verir gibi yapılan eleştiriler de cabası.
Komsomolskaya Pravda’nın Obama’yı kastederek, “Yine mi bize nasıl yaşamamız gerektiğini söylemeye geliyorlar?” diye yazması boşuna değildi.
Bir gerçek var: Sovyetler yıkıldı ama Rusya ile Batı hâlâ farklı dünyalarda yaşıyor. Gündemler farklı, hayat tarzları farklı, değerler farklı, yaklaşımlar farklı, düşünce tarzı farklı.
Bu, örneğin, bir Alman ile bir Amerikalı arasındaki farkın çok ötesinde. Farklı olmak Rusların hoşuna gidiyor. Obama’ya görünüşte kayıtsız kalınmasının nedeni de, ‘Burasının Rusya’ olduğunu kanıtlamak.
Obama başkan seçilince Amerikalılar Rusya’yla ilişkiler için bir terim buldu. Bilgisayarların kapatılıp açılmasında kullanılan ‘reset’ terimini ilişkilere uyarlamak istediler; yani “Düğmeye basalım ve yeni bir başlangıç yapalım.”
Bu Rusların da hoşuna gitti, onlar da ‘reset’in Rusçası olan ‘perezagruzka’yı kullanmaya başladı.
Ama Amerikalılar daha başlangıçta hata yaptı. İki ülkenin dışişleri bakanlarının 6 Mart’ta Cenevre’deki görüşmesine sembolik ‘reset’ için bir düğme getirdiler.
Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Rus meslektaşına gülerek, “Düğmenin üzerindeki Rusça yazının doğru olması için çok uğraştık. Doğru mu yazmışız?” diye sordu. Ama Latin harfleriyle yazılan yazı pek gülmeyen Rus Bakan Sergey Lavrov için bile komikti. Çünkü ‘perezagruzka’ yerine ‘peregruzka’, yani ‘aşırı yüklü’ yazılmıştı.
İki günlük ziyaret Obama’da nasıl bir tat bıraktı bilinmez ama Rusya Başbakanı Vladimir Putin’le Salı sabahı yaptığı kahvaltının tadını kolay unutmayacağı pek tartışma götürmez.
Putin’in Obama için hazırladığı terasta kahvaltı sahnesi, bir Amerikalı için herhalde gerçek ötesiydi. Klasik Rus giysisi içindeki bir kişi kömürle çalışan semaverin üstüne koyduğu çizmeyi, evet bildiğimiz çizmeyi körük gibi kullanıyor, ateşi canlı tutmaya çalışıyordu.
Spora düşkün, büyük olasılıkla güne tam tahıllı mısır gevreğiyle başlayan Obama için Putin’in hazırladığı saat 9’daki kahvaltının mönüsünde füme mersin balıklı gözleme, böğürtlen reçeli, siyah havyarlı, kremalı haşlanmış yumurta, bıldırcınlı mantı, vişne hoşafı ve kaymaklı dondurma vardı.
Obama’nın ağzından “Yemekleri sevdim” cümlesi dökülüverdi. Ama bu belki de Freud tarzı bir dil sürçmesi yani ‘teslimiyet’in itirafıydı. Öyle ya, burası Rusya’ydı; öyle istediğini yapamazdı hatta istediğini bile yiyemezdi!
Aynı karmaşık ruh hali içinde o sırada aslında başbakan olan Putin’e iki kere “Başkan!” diye hitap bile etti.
Kısacası Obama Rusya’yı, Rus halkını etkilemek, ilişkileri ‘reset’lemek için Moskova’ya geldi ama galiba beyni ‘error’ (hata) verdi!
(*) Gazeteci Cenk Başlamış’ın “Rusya’nın Sırları” kitabından alınmıştır. Yazı 2009 yılına aittir.