Rus siyaset bilimcileri, Moskova ile Ankara’nın İsrail-Hamas savaşına karşı benzer görüşleri savunduğunu söyledi.
Rusya Siyaset Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Sergey Markov, Medya Günlüğü’nün sorularını yanıtlarken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında konuyla ilgili bir telefon görüşmesi yapıldığını hatırlattı. Markov, “İki lider savaşı konuştu ve genel olarak fikir birliğine vardı. Rusya ve Türkiye’nin birçok temel konuda ortak tutumu var” dedi ve şunları söyledi:
“Öncelikle, on yıllardır süren savaşın temel nedeni Filistinlilerin kendi devletlerini kurmalarına izin verilmemesi. İkincisi ,İsrail’in pek çok suçu var. Üçüncüsü, bu meselede ABD ve genel olarak Batı esas suçlu. Hamas’ın kullandığı terör yöntemleri kabul edilemez. İsrail’in çok sayıda sivilin ölümüne yol açan askeri saldırı yöntemleri de kabul edilemez. İsrail’in bugün Gazze Şeridi’ni topyekun temizlemesine gerek yok, müzakere masasına oturması gerekiyor.”
Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi’nin Bilimsel Direktörü Andrey Kortunov da, Filistin-İsrail ihtilafında arabuluculuk teklifinde bulunan Erdoğan’ın, bunun Ankara’nın uluslararası alandaki prestijini artırabileceği düşüncesiyle hareket ettiğini söyledi. Kortunov, “Erdoğan, daha önce de çeşitli çatışmalarla ilgili arabuluculuk yapmak istemişti. Unutmamak lazım ki, Ankara’nın Filistin’i desteklemeye devam etmesine rağmen Türkiye-İsrail ilişkilerini de gelişiyor. Bu koşullar altında Türkiye çatışmada her iki tarafın çıkarlarını temsil edebilecek ülkelerden biri olduğuna inanıyor” diye konuştu.
Valday Uluslararası Tartışma Kulübü Direktörü, Dış ve Savunma Politikası Konseyi Başkanı Fyodr Lukyanov da, “İsrail ile Hamas arasında barış müzakereleri şu anda mümkün değil. Saldırının insanlık dışılığı Tel Aviv’in sert bir misilleme yapmasına neden oldu. Yahudi toplumu yaşanan olayların zulmü ve kanlılığı karşısında şoke oldu. İsrail böyle bir durumda bir şey yapmadan duramaz. Militanlar İsrail’e saldırarak eşi benzeri görülmemiş bir durum yarattı” değerlendirmesinde bulundu.
Saldırıyı düzenleyenlerin büyük ihtimalle Orta Doğu’yu yeniden bölme sürecini başlatmak istediğini savunan Lukyanov, “Operasyonu planlayanlar bölgede istikrarsızlığa yol açmayı umuyordu. Gerçek amaçları bölgedeki siyasi durumun değişmesi sürecini başlatmaktı.. Planlarını ne oranda gerçekleştirebileceklerini ancak çatışmaların bitiminden sonra değerlendirebiliriz” dedi.
Rusya Halklar Dostluğu Üniversitesi akademisyeni Kamran Gasanov da Moskova’nın konumunu şöyle değerlendirdi:
“Rusya’nın savaşa sürüklenmesine yol açabilecek doğrudan bir tehdit yok. Bölgede zaten yeterince taraf var. Rusya olarak biz sadece her iki taraftaki masum kurbanlarla dayanışma içinde olduğumuzu söyleyeceğiz. 1967 sınırları içerisinde bir Filistin devletinin kurulması konusunda ısrar edeceğiz. Moskova’dan daha ciddi bir eylem beklemiyorum.”
Gasanov, “Bir sonraki aşamada, İran’ın sponsorluğunda Suriye’deki Şii gruplar devreye girebilir. Husiler de, daha önce Mısır’da gördüğümüz gibi, İsrail gemilerine saldırılar düzenleyebilir ya da üçüncü ülkelerdeki İsrail vatandaşlarına terör eylemleri düzenleyebilir. Asıl önemli aktör İran. Daha sonra Türkiye, Mısır ve Suudi Arabistan geliyor. İran’ın büyük bir savaşa gireceğini düşünmüyorum ama belki İsrail ile karşılıklı bombalı saldırılar olabilir” iddiasında bulundu.
Suudi Arabistan’ın tüm bu olaylar öncesinde İsrail’le uzlaşma çabası içinde olduğunu hatırlatan Gasanov, “Türkiye de İsrail ile ilişkileri normalleştirmeye başladı. İsrail Cumhurbaşkanı 15 yıl aradan sonra ilk kez Ankara’yı ziyaret etti” dedi.
Fuad Safarov, Moskova