Yapışıp kalmış gibi ağıza tekrarlanan sözler vardır, işte o sözler düşmanıdır düşünmenin.
Eski matbaalarda klişeler vardı, gazetelerde boş kalan yerleri doldurmak için kullanılan.
İşte o klişeler hayatımıza yeni bir deyiş kazandırdı:
Klişecilik.
Siyasi partiler, siyasi şahsiyetler, gazetelerin köşe arsası sahipleri, enteller çok sık başvurur klişeleşmiş sözlere.
“En erken zamanda halledilecektir” sözü bu klişeler arasında ilk akla gelenlerden biridir.
Takvimlerde “en erken zaman” diye bir durum olmadığı için başı sıkışan siyaset erbabı “en erken zaman” klişesine başvurarak anı kurtardığı gibi sorumluluğunu yerine getirme babında bir tarih saptamamış olmanın ve ona inananların da gönlünü almanın rahatlığına gömülür “en erken zamanda” diyerek.
Yapışıp kalmış sözler dillere her tekrar edildiğinde, tekrar edenin akli melekeleri biraz daha geriler.
“Gerekirse” demek de klişeyi imdada çağırmanın bir başka tezahürüdür, “gerekirse yaparız/ yapacağız” derler ya da “gereğini yapacağız” derler.
Gereği nedir, söyleyen bile bilmez duyan nasıl bilsin ya, gerekip gerekmediğine kim karar verecek?
Örneğin yollar bozuktur ve yolların yapımı ile ilgilenen kişi, “yolları gerekirse en erken zamanda yapacağız” dediğinde ne demiş olur acaba?
Bunu söyleyen o an için durumu kurtarmıştır ve fakat bu sözün söylendiği insanlar yani sorunun muhatapları, yolların bozuk olmasından dolayı sıkıntı çekenler ne anlamıştır acaba bu söylenenden?
Kimin umurunda.
Evet klişe sözleri insanların kulaklarına yapıştırmak, yazılı olarak da gözlerine sokmak, söyleyeni yazanı bir an için rahatlatsa da bu rahatlık beynin dumura uğraması aklın tatile/ kış uykusuna yatması yanında hiç kalır.
Klişe sözleri duyanların da bundan rahatsız olmamaları halinde durum iyice kötüleşir ki gündelik hayat tek düze ve dön baba dönelim yerimizde sayalım haline dönüşür ki tıpkı biz.
“Planlı yaşama geçeceğiz” sözleri yıllar boyunca hayata geçmediği takdirde plan/planlama ve planlı hayat eski zamanlarda/matbuat zamanlarında ceridelerde kullanılan taş baskısı ya da linol baskı klişeye döner ki adına siyaset dediğimiz şey tam da o mu acaba?