Ben futbol dışında taraf olmayı sevmem, onda da taraf olduğum şey iyi ve doğrudur.
Yalan, entrika, tezgah ve ikiyüzlülükle alınan başarı, başarı değildir. Belki biz modası geçmiş bir kuşağız, maç seyrederken lehimize yanlış çalınan bir faul kararı bile beni rahatsız ediyor.
Bunun dışında kendime ait özgün düşünce geliştirmeyi severim, bana dogmalara bağlı bir yobaz olmamayı öğretir, yobaz deyince akla daha çok dini motifler geliyor ama ilgisi yok. Modernler arasında öyle yobazlar var ki tarikat şeyhleri yanında çırak kalır. Bütüncül bir bakış geliştirmemiş, sadece öğretilmiş kalıplara göre davranan ve her olayda düşünce tarzını yeniden organize etmeyen, öğrenmeyen, araştırmayan herkes yobazdır.
Bu nedenle ben AKP’li veya CHP’li veya X’li değilim, sadece kendince bakış açısı olan sıradan bir insanım.
Düşüncem yanlışsa bu karşı fikrini yaratır, ben de onu dinler, eğer ikna olursam fikrimi değiştiririm. O yüzden düşünceler yasaklanmaz, eylemler yasaklanır çünkü gelişme yeni fikirler üretmekten geçer.
AKP’nin zaferi ile sonuçlanan seçimler sonrası iktidar ve muhalefet ekonomide ciddi bir enflasyon sorunu olduğu ve bunun müthiş bir gelir dağılımı bozulmasına ve ekonomik aktivenin yıpranmasına yol açtığı konusunda hemfikir.
Kısaca enflasyon, fiyatlar genel düzeyinde kalıcı ve sürekli artış demektir. Enflasyon geleceğe dönük beklentileri bozar, geleceğe doğru beklentilerin bozulması tasarruf kararını etkiler. İnsanlar parada kalmak yerine mala yatırım yapar, parası olmayan mal alamayacağı için fakirleşir ve yatırıma aktaracak kaynak kalmaz. Zaten mala yatırım yapıp dünyaları kazanacak bir insan da yatırım yapmaz. Ayrıca fiyatlama mekanizmaları bozulduğu için hangi fiyat yüksek, hangisi düşük bilemezsiniz, fırsatçı ve karaborsacılara gün doğar.
Bunun çözümü basit: Faizleri artırıp kamu harcamalarını ve ücret zamlarını düşürürsünüz, ortada harcayacak para kalmayınca enflasyon düşer ve bir süre sonra piyasalar dengeye gelir. Ancak bunun bedelini dar gelirli vatandaşlar öder, 2-3 yıllık bir periyotta müthiş bir yoksulluk yaşarlar ve iktidardan nefret etmeye başlarlar. İşte bundan kaçınmak için sorunlara çok pratik çözümlerde uzman olan AKP yapay bir faiz tartışması gerisinde “seçim ekonomisi” uyguladı, muhalefet de zaten koltuk savaşı içinde olduğu için bunu yuttu ve önünde sonunda halkın zarar göreceğini anlatmak yerine saçmalamayı tercih etti.
Bu çözümün tek sorunu geçici olması, sürdürdüğün zaman ekonomi batar ve artık hiçbir şeyden korkmayan radikal bir kesim yaratır ki herkes için tehlike demektir. AKP bunun farkında ve şimdi yavaş da olsa seçim ekonomisinden uzaklaşıyor ancak önümüzdeki yerel seçimler elini bağladığı için yavaş hareket etmek zorunda. Buradaki engel ise yerel seçime kadar ekonomi; küçülmeye başlayan ekonomiden zarar görüp yoksullaşmaya başlayan halk buna dayanabilecek mi?
Bu da tamamen ülkeye döviz girişi ve yabancı yatırımcıların desteğine bağlı, paranın kaynağı ümmet olmuş, ABD olmuş ya da AB’nin göçmen desteği olmuş önemli değil, para olması yeterlidir. Görünen o ki Batı’nın cazip kâr merkezi arayan yatırımcıları da Türkiye’ye destek vermeye istekli. Bir zamanlar “saadet zinciri” dediğimiz dövizini bozdur- TL faizine yatır- yüksek faiz al aldığın parayı vade sonunda dövize dön- dolar bazında müthiş kâr oluyor. Dolar veya euroda yüzde 3-5 faize razı olan Batılı yatırımcı böyle yüzde 15-20 kazanıyor.
Ben AKP olsam şimdiden Ankara ve İstanbul için kutlama yapardım çünkü muhalefetin en büyük partisi aynı zamanda en büyük iş birlikçisi, ona karşı yükselen her türlü muhalefeti bastırmayı başarıyor. Daha da önemlisi o kadar yetersiz ve o kadar cılız ki varlığı AKP’ye güç veriyor.
Ancak burası Türkiye, sürprizler olur ve dar gelirli seçime kadar dayanamayabilir ya da aşırı yükselen milliyetçilik AKP’nin göçmen politikasını aşıp ekonomik yoksullaşma ile birlikte önlenemez bir dalga yaratabilir. Ama ben AKP’nin özellikle yoksullar için seçimden önce bir çözüm bulup gönüllerini alacağını düşünüyorum. Varlık vergisi olur, artan oranlı vergiler olur, ağır gelir vergileri olur, onlara kaynak aktaracaktır.
Böyle değerlendirince seçimlerin favorisi AKP, plase İyi Parti’dir (İYİP) görünüyor.
CHP’ye gelince… Belki Sinan Oğan gibi AKP’den 1-2 milletvekili alarak iktidar bloğuna dahil olabilirler!
Fotoğraf: Cumhurbaşkanlığı