Galatasaray geçen sezonu şampiyon tamamlarken hedefini Avrupa olarak belirlemişti, sezon başında yapılan transferler de zaten bunun kanıtı gibiydi. Sezon başları her takım için zor olsa da, takımın ortaya koymuş olduğu performans geçen seneyi aratmayacak seviyedeydi diyebilirim. Avrupa maçlarının başlangıcında kadar kadronun tam oturmamasına rağmen iştahlı oyun, gelen transferler ile birlikte takımın istenilen seviyenin de üstüne zaman içerisinde çıkacağının göstergesiydi.
Ligin ilk haftaları her zaman zor geçer. Maç kadrolarını gördüğümde Kayserispor’un transfer tahtasının kapalı olması, Galatasaray’ın bir nebze de olsa yedek kadro ile maça başlaması kafamdaki soru işaretlerini daha da artırmıştı.
Maçın başlama düdüğü ile birlikte Galatasaray’ın alışılagelmiş oyun kurgusunun sahada olduğunu gördük diyebilirim. Yapılan ön alan baskısı ile topun birinci bölgeye gelmeden hızlıca rakibin üçüncü bölgesinde oynanma isteği çok açıktı.
Oyunun kontrolünün genel hatlarıyla yarı boyunca Galatasaray’da olduğunu söylemek gerek. Bu kurguyu en başından tahmin eden Çağdaş Atan topu rakibe bırakarak Galatasaray’ın savunma çizgisini öne çıkardı. Bu şekilde hızlı geçiş oyunu ile ikinci bölgeden direkt toplar ile rakip kaleye giden Kayserispor, doğru pozisyon üreterek Galatasaray’ı rahatsız etmeyi başardı diyebilirim.
Galatasaray’ın başaramadığı nokta ise, ikinci bölgede Berkan-Oliviera ikilisinin geçiş oyununda sakin kalamadan doğru pasları yapamaması oldu. Pozisyon olarak, istediği zaman baskın oynayan Buruk’un öğrencileri, doğru oynasa da, Bilal Beyazıt’ı geçemedi. İlk yarıda ligin ilk haftasına rağmen hızlı bir maç izledik diye düşünüyorum.
İkinci yarı başlangıcında aldığım notları iyice değerlendirdiğimde, Galatasaray’ın hem formasyon hem de oyuncu değişiklikleri ile maça başlaması gerektiğini düşünüyordum. İkinci bölgede Berkan-Kerem Demirbay-Barış Alper-İcardi değişiklikleri ile merkezi daha sert yaparak çift forvete dönülmesi gerektiği kanısındaydım.
Kayserispor’un ise oyun olarak aynı mantalite ile devam edeceğinden emindim. İkinci yarıya Kayserispor daha dikkatli ve taktiksel olarak maça başladı. Galatasaray’ın en büyük zaaflarından birisi ise, oyunu çok ileride oynadığından, savunma çizgisinin oyunun ikinci bölgesine yakın olması.
Bu sebepten, Abdülkerim-Nellson ikilisi arasında boşluklar olabiliyor. Takım genel olarak 2-1-7 formasyonuna yakın oynuyor. Bu formasyon, 2000 yılında Okan Buruk’un Fatih Terim’in öğrencisi olduğu formasyona çok benzer. İlk yarının hakimi Galatasaray, ikinci yarının ilk yarım saatinin ise Kayserispor’du.
Doğru pozisyonlar üretseler de, üçüncü bölge organizasyonlarında son vuruşu yapamadılar. Galatasaray’ın oyun olarak düştüğü zaman dilimlerini iyi değerlendiren Kayserispor, maçı istediği noktaya taşıyarak tempoyu istediği gibi yönetti.
Galatasaray özelinde değişiklikler doğru zamanda yapılsa da, Mertens’in oyundan çıkışını yanlış buluyorum. Zaha-Mertens-İcardi üçlüsü ön hatta daha etkili olabilirdi. Dries oyundan çıktıktan sonra Galatasaray üretken olamadı. Bu durumun Okan Buruk nezninde eksi yazabileceğini düşünüyorum.
Galatasaray, Kayseri deplasmanında puan bırakmış olsa da, gelecek olan 8 numara transferinden sonra ideal kadroya, Torreira – Zaha. – Tete – İcardi dahil olduktan sonra takımın başka bir seviyeye dönüşeceğini düşünüyorum.
Sizce, Galatasaray’ın bu sezon lig ve Avrupa serüveni nasıl geçecek?