Sadece iş yerlerinde değil hayatın hemen hemen bütün alanlarında tanık olduğumuz, bazen bizzat yaşadığımız bir kavram mobbing.
Türk Dil Kurumu “mobbing” kelimesini “bezdiri” olarak çevirmiş ve açıklamasını şöyle yapmış:
“İş yerlerinde, okullarda vb. topluluklar içinde belirli bir kişiyi hedef alıp, çalışmalarını sistemli bir biçimde engelleyip huzursuz olmasına yol açarak yıldırma, dışlama, gözden düşürme.”
Medyaradar sitesinde “Keskin Kalem” mahlasıyla çıkan yazıya göre Halk TV çalışanları kanal yönetimini “mobbing” uygulamakla suçluyor.
Yazıdan bir bölüm şöyle:
“Patronlar yüzer bin liraları kılını kıpırdatmadan ‘kazanırken’ çalışanlar ne yapıyor?
Bu sorunun yanıtını ben değil, Halk TV emekçisi versin.
Sağ olsunlar, yine dertlerini bana emanet etmişler.
Yine çok çarpıcı bir e-mail ile kanalda dönen skandalları ifşalamışlar.
Ben okurken çok üzüldüm, çok sinirlendim.
Kutsal bir iş olan gazeteciliği icra eden emekçilerin düştüğü hali gördüm bir kez daha…
Ben yine adettendir altını çizeyim: Mailde yazanlar iddiadır ve adı geçen tarafların söz hakkı bakidir.
Harfine bile dokunmadan, Halk TV emekçilerinin bir araya gelerek bendenize gönderdiği o maili dikkatlerinize sunuyorum:
“Keskin Kalem merhaba,
Muhalif medyada yangının en çok vurduğu kurum olan HalkTv çalışanları olarak yaşadığımız sıkıntılar zirveye ulaşmış durumda. Yangın dediğimize bakmayın, bize en temel haklarımızı bile vermemek için yapılan bir kandırmaca, kulp bulma yöntemidir sadece. Haklarımızın verilmemesi bir tarafa “Kılıçdaroğlucu İmamoğlucu” tartışmaları devam ederken altta ezilen yine biz işçi kesimi. Artan enflasyon ve gelen zamlarla birlikte bütün çalışanların aklında olan en önemli soru “zam meselesi”. Çalışanların huzursuzluğu, üstler tarafından yapılan mobbing, mesailerimizin verilmemesi (resmi tatiller hariç) bu uzar gider. Kalsın şimdilik.
8 ay boyunca “sigortasız ve maaşsız” çalıştırılan arkadaşımız… Sigortasız ve maaşsız çalıştırılan arkadaşımız demişken staj adı altında başlatmışlardı fakat bu sömürü süreci 8 ay sürdü. Maaşsız ve sigortasız çalışmasına rağmen arkadaşımızın bu efendiliği bu çalışkanlığı ve bu sabrını görünce biz sinir oluyorduk açıkçası. Haber merkezinde en çok çalışan arkadaşlarımızdan biriydi. Artık sabır bitti ve Bengü Şap Babaeker’in yanına gitti ama “kadroda küçülmeye gideceğiz” cevabıyla karşılaşıp kısaca kapı gösterildi. Sigortasız ve maaşsız çalıştırılan tam 8 ay. Bu suçtur. Arkadaşımıza gerekli iade-i itibarı verilmez ise bu konuyu tekrar değerlendireceğiz.
Muhabirlere, editörlere daha çok çalışmaları ve nefes almamacasına haber üzerine haber yazdırma dayatmaları, hak olan mola zamanlarında ve sigara içme zamanlarında bile yapılan psikolojik baskı. Alışkanlık haline gelmiş azarlama ve bağırmalar. Bengü Şap Babaeker’den bahsediyoruz.
Dozajının arttığı gün ise gazeteci Bülent Mumay’ın konuk olduğu, Bengü Şap Babaeker’in moderatörlüğünü yaptığı programdan sonra yaşandı. Gazeteci Bülent Mumay’ın canlı yayında Bengü Şap Babaeker’e tam anlamıyla gazetecilik dersi vermesinden sonra büyük travma yaşamış olacak ki bunun acısını çalışanlardan çıkardı. O travmalı yayınından ‘1 bir’ gün sonra hafta sonu izinli arkadaşlarımızın olağanüstü çağrı ile kanala gelmeleri söylendi. Bengü Şap Babaeker o sırada rejiye gitti rejideki arkadaşlarımıza bağırdı, kurguya gitti kurgudaki arkadaşımızı azarladı ve “ağlattı”. Evet kurgudaki arkadaşımızı hüngür hüngür ağlattı!
Artık son aşamadır bu. Buna bir daha cesaret edecek kim varsa A kişisi B kişisi fark etmez tekrar uyarıyoruz herkesin anne baba evladı olduğu bilinecek ve artık empati yeteneği birazcık kullanılıp insanlara saygılı yaklaşmak zorunda olduğunun farkına varılacak! Biz hınç çıkarılacak deneme tahtaları değiliz.
Kanalda verilen yemeklerin pisliğinden, tatsızlığından bahsetmek bile istemiyoruz, bu kadar mide bulandırıcı olaylardan sonra bu çok ufak bir sorun kaldı artık. A’dan Z’ye herkes var bu yazıda, her departman sıkıntılarını söyledi beraber not ettik ama çok uzun olacağından bu sadece girişti. Departmanların tek tek sorunlarına girip sizi boğmak istemiyoruz. Belki şimdilik.
Bu parti meselesi değil. Biz sadece tepeden alta haklarını arayan, insanca yaşamak ve çalışmak isteyen bir kitlenin sesiyiz. Gazetecilik adı altında yaptığınız parti kavgalarınızın mezesi yapmayın bizi, haklarımızı verin!
HALKTV ÇALIŞANLARI”
Yazının tamamını okumak için tıklayın
Not: Görsel temsilidir.