Eylül 2011’de CIA ve ABD askerî personeli, Başkan Barack Obama tarafından yetkilendirilen bir insansız hava aracı (İHA) saldırısı başlattı.
Saldırı, Yemen’de ateşli bir lider olan Anwar al Awlaki’nin (ABD doğumlu Müslüman din adamı) öldürülmesiyle sonuçlandı. İHA saldırısını organize edenler, Awlaki’yi bir gözetleme programı kapsamında Ulusal Güvenlik Ajansı tarafından izlenen coğrafi konum verilerini baz alarak hedef aldı. İki hafta sonra, CIA kaynaklı bir İHA saldırısı aynı tür verileri kullanarak başka bir ABD vatandaşını öldürdü: Awlaki’nin 16 yaşındaki oğlu Abdulrahman Al Awlaki.
Awlaki’nin ABD güçleri tarafından kasti olarak öldürülmesine karşın, diğer ABD vatandaşları -ve Afganistan’daki, Orta Asya ve Orta Doğu’nun diğer kısımlarındaki binlerce sivil-İHA’lar tarafından kasıtlı olmayarak öldürülmüştü. Bu vakalar, makinelere dayalı otomatik savaşın en güncel versiyonundaki büyük eksikliğin habercisidir: teknolojilerin belirsizliği ve buna ilaveten en sofistike yeni silah sistemlerinde bile görülen büyük yanılma payları. Onların en gelişmiş formunda bilgisayarlı araçlar yapay zekâ ve makine öğreniminden yararlanıyor ve pek yakında tamamen otonom kapasitelere sahip olabilirler.
Taşınabilir internete hazır dijital cihazlar, dünya çapında milyarlarca insanı her bir gün, binlerce olmasa da yüzlerce, algoritmaya bilgi besleyen atomize veri üretim makineleri haline getirdi. Akıllı telefonları ve tabletleri hayatımıza hızla entegre etmemize rağmen, biz bu aygıtlar tarafından saklanan ve iletilen verilerin nasıl kolayca militarize edilebileceğini çok nadiren düşünüyoruz. Örneğin; son raporlar, Savunma Bakanlığı’na bağlı ABD Savunma İstihbaratı Ajansı’nın bireysel cep telefonlarından toplanan işe yarar coğrafi konum verilerini-bazen izin olmadan-rutin bir şekilde ticari olarak nasıl kullandığını açıklıyor. Askerî ve istihbarat ajansları bu gibi verileri sadece casusluk amacıyla değil, aynı zamanda sosyal ağları yeniden düzenlemek ve öldürücü saldırılar için bireyleri hedeflemek için de kullanabilir.
İHA’lar, coğrafi konum yazılımı, casus yazılım ve diğer bu gibi araçlar; Teknoloji Devleri (Big Tech) ve Savunma Devleri (Big Defense) arasındaki bir dizi yeni iş birliğinin sembolü. Son yirmi yıldan uzun süredir, ABD İstihbarat Topluluğu olarak bilinen Savunma Departmanı (DoD) ve 17 ABD hükümet ajansı ortaklaşa bir şekilde teknolojik inovasyonu, onun kaynağında yani Silikon Vadisi’nde ele geçirmeye girişti. Askerî ve casusluk servisleri bunu, Batı Yakası (ABD’de California, Washington, Oregon bölgesi) boyunca ileri karakollar meydana getirerek; Pentagon’u Big Tech’e bağlayan yüksek profil bir danışma kurulu organize ederek; etkili yatırımcılar ve şirket yöneticileri ile zirveler, forumlar ve özel toplantılar koordine ederek; ve hükümet bürokratlarına karşı, özellikle DoD’daki bürokratlar, şüpheyle yaklaşan girişimcilerin, mühendislerin, bilgisayar bilimcilerin ve araştırmacıların direkt olarak kalplerini ve akıllarını cezbederek yaptı.
Birçok bakımdan bugün ABD askerî yapısını, onun teknoloji endüstrisiyle olan derin bağlantılarının bir analizini yapmadan tam olarak anlamak imkansızdır.
(Roberto J. Gonzales’in Hollanda merkezli düşünce kuruluşu Transnational Institute tarafından yayımlanan makalenin çevirisi. Çeviren: Kemal KISA, tasam.org)
Makalenin devamını okumak için tıklayın