Türkiye’de yapılan parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonucunu iyi irdelemek lazım.
Kanımca bu seçimin galibi milliyetçi seçmendir. Gerek, Ata İttifakı’nın adayı Sinan Oğan’ın cumhurbaşkanlığı seçiminde elde ettiği oy oranı, gerekse MHP’nin parlamento seçimlerindeki performansı bunun göstergesidir. Bunlara, Memleket Partisi’ne oy veren seçmenleri de eklemekte yarar var.
Ancak, özellikle MHP’ye oy verenlerin büyük bir olasılıkla yeterince farkında olmadığı bir durum söz konusu; Hüda Par’ın politikaları… Benim anladığım kadarıyla Türkiye’de kendini milliyetçi gören herkes Atatürk ilkelerine bağlı. Ayrıca milliyetçi olmanın doğal bir sonucu olarak, ülke sınırlarının korunması konusunda son derece hassas ve bayrak sevgileri de çok yüksek.
Fakat bu seçmen Hüda Par’ın içinde bulunduğu bir ittifaka oy vermekte de bir beis görmüyor. Bunun en büyük nedeni PKK’ya duyulan haklı tepki. HDP’nin içerisindeki bir hizbin hâlâ PKK ile bağlarını koparamamış olması milliyetçilerin nefretini çekiyor. HDP’nin Milet İttifakı içerisinde olmamasına rağmen ve Millet İttifakı HDP’ye bireysel özgürlük, hukukun üstünlüğü dışında hiçbir söz vermemiş olmasına rağmen, yapılan propagandalar nedeniyle Millet İttifakı’ndan uzak duruyorlar.
Ancak, Hüda Par da Türk bayrağını sorguluyor, sınırların kalkmasını ve Suriye, Irak ve İran’daki Kürtlerin birlikte yaşamasını savunuyor. Atatürk ilkeleri ve anayasamızın ilk dört maddesiyle sorunları var, bunların değişmesini istiyor.
Hüda Par ayrıca Gonce Kuriş ve Gaffar Okan gibi pek çok kişinin katili olan Hizbullah’ın legal organı. O nedenle hiçbir şekilde Hizbullah’ın eylemlerini lanetlemiyor. Ayrıca cinayetlerini işkence ile gerçekleştiriyorlar. Domuz bağı, insanları diri diri gömme bu örneklerin bazıları.
Sonuçta Hüda Par’ın Meclis’e girmesini sağlayan bir seçim ittifakına katılarak kendilerinin de bu suça ortak olduklarının farkında değiller. Ülkemiz AKP’nin başımıza bela ettiği Fetö belasıyla hâlâ uğraşırken başımıza bir de Hizbullah bela edilmek üzere. Bu belayı durdurup, tıpkı Fetö’nün bir zamanlar yaptığı gibi devletin içerisine sızmasını önlemenin tek bir yolu var: İkinci tur cumhurbaşkanlığı seçimlerinde milliyetçi seçmenin Millet İttifakı adayını desteklemesini sağlamak.
Peki Millet İttifakı ve Kılıçdaroğlu daralan zaman diliminde neler yapmalı? Başta Sinan Oğan, Muharrem İnce, Ümit Özdağ olmak üzere tüm milliyetçi liderlerle temasa geçmeli, hatta buna ek olarak Devlet Bahçeli ile de açık ve kapalı temas kurmayı sonuna kadar denemelidir.
Ayrıca, bu liderlerin tabanlarına da doğrudan ulaşmanın yollarını aramalıdır.
Ek olarak, ilk tur sonuçları nedeniyle moral çöküntüsü içerisinde olan kendi örgütlerini ve seçmenini tekrar motive etmelidir. Seçmen ikinci turda oy vermeye gitmezse Cumhur İttifakı aynı, hatta daha az oyla bile sonuca ulaşacaktır.
Güneydoğu ve deprem bölgesinde alınan enteresan sonuçlar da hızla incelenmelidir. Ortada bir gariplik olduğu ortadadır. Bu mevzuata uymayacak şekilde seçim öncesi vatandaş yapılan seçmenlerden, depremde ölmüş olan vatandaşlarımıza oy kullandırtılmış olmasından kaynaklanabilir.
Son bir söz de İYİ Parti’ye…
Bu seçimlerde örgütünüz sandıkların korunmasında yetersiz kaldı. Bir ihtimal seçmeninizin bir bölümü cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ya oy kullanmadı ya da Cumhur İttifakı adayına oy verdi. Elimde somut bir veri yok ama epey bir gözlemim var. O nedenle ikinci tur öncesi İYİ Parti’nin ekstra çaba göstermesinde büyük yarar olacak.
Görsel: politikyol.com