Son zamanlarda gündeme damgasını vuran Osmanlıca konusunun belki de en olumlu yönü dil konusunun toplumda yeniden tartışılması oldu. Oysa sadece vatandaşlar değil, medya da dili son derece yanlış kullanıyor. Konunun güncelliği nedeniyle daha önce Medya Günlüğü’nde yayınlanmış kapsamlı bir araştırmaya tekrar yer veriyoruz:
Medyada her gün yüzlerce, binlerce haberle karşılaşıyoruz. “Söz uçar yazı kalır” demişler ama gazeteler ve internet sitelerindeki haberlerin yanı sıra televizyon haberlerindeki hatalar da kulak tırmalıyor! Üstelik, bu hatalar o kadar sık tekrar ediliyor ki, artık doğrusu oymuş algısı yerleşiyor…İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışan Kerim Evren bu konuda çok önemli ve dikkat çekici bir çalışma yapmış ve “Haber Dili Yanlışları” başlığı altında toplamış. Evren’in, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) Konrad Adenauer Stiftung (KAS)ile ortaklaşa düzenlediği Yerel Medya Projesi çerçevesinde geçen yıl sonunda hayata geçirdiği Eskişehir’deki eğitim seminerine sunduğu çalışmanın tamamını yayınlıyoruz:
Anlam karmaşası
Satışı en yüksek gazetelerimizden birinin üçüncü sayfasında yer alan bir haberin alt başlığı:
Yatak odasındaki gardıropta sakladığı eşinin sevgilisini öldüren koca, 6 yıl 8 ay ağır hapse çarptırıldı.
Alt başlıktaki yanlış anlatıma bakılırsa adam, karısını gardıropta saklıyormuş. Sonra gidip karısının sevgilisini bularak öldürmüş…
Alt başlıkta ayrıca “gardırobun yatak odasında bulunduğu” bilgisi (!) de veriliyor. Buradaki doğru anlatım şöyle olabilir:
Karısının gardıropta sakladığı sevgilisini öldüren koca, 6 yıl 8 ay ağır hapse çarptırıldı
“Geçtiğimiz hafta”
Zamanı biz geçmeyiz, o kendisi geçer.
Bu nedenle “geçtiğimiz …” yerine; “geçen gün”, “geçen hafta”, “geçen ay”, “geçen yıl” denmeli.
Resmi geçit töreni
Özel bir TV kanalında resmî bayram günü, bir haberci şöyle dedi:
“… Günün anlam ve önemini belirten konuşmalardan sonra resmî geçit töreni yapılacak.”
Oysa, yukarıdaki tümcede geçen “resm” sözcüğünün, resmî ya da gayriresmî olmakla ilgisi yok. Arapça kökenli “resm”, “tören” demektir; “resmigeçit” de “geçit töreni” ya da “geçiş töreni” anlamına gelir.
“Resmigeçit” tamlamasında, habercinin uzatarak söylediği “i” harfi, nispet “i”si olmadığı için kısa okunur.
Zaten “tören” anlamını da içeren tamlamaya ayrıca bir “tören” daha eklemek ise yanlışın katmerlisi.
Kabul töreni
“Resm” sözcüğü, yukarıdaki örnekte olduğu gibi burada da “tören” anlamında. Türkçesi “kabul töreni” olan bu tamlama da “resmikabul” diye okunur; “i” harfi uzatılmaz.
“Şeklinde konuşmak”
“Ersun Yanal, Mehmet Topal’la ilgili problemler çözümlenmedi, şeklinde konuştu.”
Bu spor haberi tümcesi yanlış. Çünkü, haberde aktarılan Fenerbahçe Teknik Direktörü Yanal’ın konuşma şekli değil. “Şeklinde konuşmak”; ancak “konuşma biçimini” anlatmak amacıyla söz gelimi “bağıra çağıra” ya da “sakin bir ses tonuyla” konuşulduğunu belirtmek için kullanılabilir. Bu tümcede, “şeklinde konuştu” yerine, “dedi” ya da “diye konuştu” demek gerekir.
“Müjdeli haber”
Galatasaraylılara müjdeli haber: Muslera sahalara dönüyor. Gündelik bir gazetemizin spor sayfasında yer alan bu başlıkta da dil yanlışı var. Çünkü, Farsça kökenli “müjde” (muştu) zaten “sevindirici haber” demek.
Ucuz atlatılan facia
Facia, “çok acıklı, feci olay” anlamındadır. Haberde sözü edilen olay ucuz atlatılmışsa zaten facia yaşanmamış demektir. Bunun yerine, “Olası facia atlatıldı.” ya da “Facianın eşiğinden dönüldü.” denebilir.
Amansız kurtarma mücadelesi
Özel bir TV kanalı, Japonya’da denizin dalgalarına kapılan bir kişinin balıkçılar tarafından ölümden kurtarılmasını şu alt başlıkla duyurdu: “Amansız kurtarma mücadelesi”
Oysa “amansız”; “acımasız, cana kıyıcı” demek. Bunun yerine, “Başarılı kurtarma mücadelesi” denebilir.
“Gerçekleşen kaza”
” Eskişehir’de gerçekleşen kazada” demek yanlış. Çünkü “gerçekleşmek” ancak tasarlanan ya da öngörülen bir şey için söz konusudur. “Kaza” ise adı üstünde; beklenmeyen kötü bir olaydır. Bu haberde “gerçekleşen” yerine, “meydana gelen” denmeli.
Alıcı kılığına girmek
Özel bir TV kanalının yılbaşı haberi:
“Alıcı kılığına giren polisler, sahte Millî Piyango biletleri ele geçirdiler.
Oysa, “alıcı kılığı” diye özel bir kılık kıyafet elbette yok. “Alıcıymış gibi davranan” ya da “kendilerine alıcı süsü veren polisler” denebilir.
Eşgaller!
Bir haber kanalımızın ekranına yazılan başlık:
“Bombacılar kim? Polis, eşgallerini belirledi”
“Eşgal”, Arapça “işler, güçler” ve “işi başından aşkın kişiler” demek. (Tatil-i eşgal: Grev, işi bırakma.)
Zaten çoğul olan “eşgal” sözcüğü yanlış kullanılmakla kalmayıp buna bir de “-ler” eki eklemek, çifte hata.
Zanlıların “biçimleri, kılıkları” anlamındaki doğru sözcük, “şekil”in çoğulu olan “eşkâl”dir.
Gözlem- gözetim
Birinin, güvenlik güçlerince belli bir süre, belli bir yerde alıkonulmasına “gözaltına alınma” denir. Genellikle “rasat”ın karşılığı olarak kullanılan “gözlem” (müşahede) ise daha çok bilimsel amaçlı izleme – incelemedir. “Gözetim”e gelince; bu kavram “himaye etme, koruyup kollama” anlamına gelir. (Örnek: T.C. 1982 Anayasası: Din ve ahlak eğitimi, devletin gözetimi altındadır.)
İnfaz-cinayet
“İnfazda mafya parmağı”
Bu haber başlığında geçen “infaz” sözcüğü, “yargı kararlarının uygulanması” anlamına gelir.
Cinayetse infaz değildir.
Zanlı-sanık
Güvenlik güçlerince “herhangi bir olayın faili olabileceği kuşkusuyla” yakalanıp adliyeye sevk edilen kişi; “zanlı” ya da “şüpheli”dir. Ancak savcılık gerekli görüp hakkında dava açarsa bu kişiye “sanık” denebilir.
Gerekçesiyle yargılanmak
“Polisçe yakalanan …, hırsızlık yaptığı gerekçesiyle adliyeye sevk edildi.”
Hukukta “gerekçe”; bir mahkeme kararının dayandığı yasal nedenlere denir. Yukarıdaki tümcedeyse zanlı hakkında henüz dava bile açılmadığı için “gerekçesiyle” yerine, “… iddiasıyla adliyeye sevk edildi.” denmeli.
Geçiş güzergahı
Cumhurbaşkanı’nın geçiş güzergâhındaki yollar trafiğe kapatıldı.” Burada “geçiş” sözcüğü fazla; “Cumhurbaşkanı’nın güzergâhı” demek yeterli. Çünkü, Farsça “güzer (güzar)” zaten “geçme, geçiş” anlamında. Yine, Farsça “-gâh” son eki, sözcüklere “yer” anlamı kazandırır. Dolayısıyla “güzergâh” zaten “geçilen ya da uğranan yer” demek.
[-gâh son eki, kimi sözcüklere ise vakit anlamı yükler: sehergâh (sabah vakti), şebangâh (gece vakti, geceleyin) Belirteç olarak da “gâh” (ya da kâh) “ara sıra, kimi zaman” anlamına da gelir. Doğru örnek: Adam kâh yürüyor kâh oturup dinleniyordu.]
Toplu katliam
“Halep’te hükümete bağlı güvenlik güçleri toplu katliam yaptı.” tümcesi yanlış. Çünkü, katliam zaten cinayet anlamındaki Arapça “katl”in çoğulu; sözcüğün Türkçesi de kırım ya da toplu öldürme.
Dersane
Özel dershanelerin kapatılma hazırlığına ilişkin haberlerde sıklıkla “dersane” diye yanlış bir yazımla karşılaşıyoruz. Doğru yazım (imla): Dershane.
Farsça “-hane” eki alan sözcüklerin yazımına ilişkin kurallar:
A) “a” ünlüsüyle biten sözcüklere eklenen “-hane”nin “h”si genellikle düşer.
Doğru örnekler: eczane, hastane, pastane, postane
Kural dışı: boyahane, birahane…
B) Ünsüz harfle biten sözcüklere eklenen “hane”, bileşik sözcükte de aynen kalır.
Doğru örnekler: dershane, tamirhane, imalathane, kumarhane, çayhane
C) “e” ünlüsüyle biten sözcüklerden “-hane”li bileşik sözcük yapılırken de “h” korunur.
Doğru örnekler: kahvehane, çilehane
Küvez
En yüksek satışlı gazetelerimizden birinin, birinci sayfasında manşetten verilen haberin spotu:
“Yaşaması için küveze alınan bebeğe hortum bağlandı”
Yeni doğan kimi bebeklerin yoğun bakımda tutuldukları o aygıtın adı “küvez” değil, “kuvöz” (Fr. couveuse).
Apandisiti alınmak
“Apandis” (Fr. appendice) kör bağırsağın ince bir parmak gibi olan son bölümü, demektir. Apandisin iltihaplanmasına ise “apandisit” (Fr. appendicite) adı verilir. Dolayısıyla da bir hastanın gerekirse “apandis”i ameliyatla alınır; “apandisit”i değil!
İdame ettirmek
Arapça “idame”; sürdürmek, devam ettirmek, demek. Zaten “ettirgen” anlam içeren “idame” sözcüğünden bileşik eylem oluştururken ettirgen yardımcı eylem kullanmak yanlış. Doğrusu “idame ettirmek” değil “idame etmek”.
Logar
Bir gazetemizde yer alan kent haberi:
“Dünkü yağışta logarlar tıkanınca alçak semtlerdeki evleri su bastı.”
Çoğunlukla kent içindeki yollarda, kanalizasyon ve su şebekesinin kontrol edilebilmesi için açılıp üzeri metal kapakla kapanmış noktalar vardır. Bu noktaların, “logar” diye çok sık yinelenen adının doğrusu “rögar”. Fransızca “bakış” anlamındaki “regard”dan (rögar okunur) gelir.
MHK eski başkanı
Bir TV kanalındaki futbol izlencesinde, yorumculardan Bülent Yavuz’un unvanı ekrana “MHK Eski Başkanı” olarak yazıldı. Oysa, dilimizde kuraldır; “belirtisiz ad tamlaması”nda, tamlayanla tamlananın arasına hiçbir sözcük girmez. Örneğin; “çalışma masası”, belirtisiz ad tamlamasıdır; “çalışma eski masası” diyemezsiniz. “MHK Başkanı” da dilbilgisi bakımından “çalışma masası”yla aynı yapıdadır; dolayısıyla “MHK Eski Başkanı” değil, “eski MHK Başkanı” denmeli. Özel bir TV kanalında da benzer bir hataya düşüldü; Sami Selçuk’un unvanı, “eski Yargıtay Başkanı” yerine, “Yargıtay eski Başkanı” diye yanlış yazıldı.
Söylemek istediğinin tersini anlatan başlıklar
“Böbreğim, oğlumun bayram hediyesi”
Yüksek satışlı gazetelerimizden biri, son dinî bayramda, AA mahreçli bir haberi, yukarıdaki başlıkla yayımladı. Ama, haberi okuyunca anlıyoruz ki böbrek vericisi oğul değil, anneymiş. Başlığın doğrusu, şöyle olmalı:
“Böbreğim, oğluma bayram hediyem”
Füze depremi
“Rus desteksiz atıyor: Füze deprem yapmaz”
Gündelik bir gazetemizde yer alan bu başlığın anlamı şu:
Ruslar’ın asılsız iddialarına göre, füzelerin ateşlenmesi depreme neden olmaz.
Oysa başlığın altında yer alan haberi okuyunca anlaşılıyor ki Ruslar’ın öne sürdüğü, “Füze depreme yol açar.” teziymiş!
Karşıt zıtlığı
Özel bir TV kanalında yayımlanan bir haberden:
“Kadınlar, erkek şiddetine karşın geldikleri sığınma evinde”
“Karşın”, “rağmen”in eş anlamlısıdır. Yukarıdaki habere göre, “Sığınma evinde erkekler şiddet uyguluyorlar, kadınlarsa buna rağmen söz konusu eve sığınıyorlar”!.. Oysa, haberde “erkek şiddetinden kaçan kadınların sığınma evine geldikleri” ifade edilmek isteniyor.
Krampon
Gazetelerimizin spor sayfalarındaki yaygın bir dil yanlışı, TV’lerdeki ‘bilgi ve kültür’ yarışmalarında bile yineleniyor. İşte, bir ‘bilgi’ yarışmasında soru: “Altında vida bulunan sporcu ayakkabısı” Yanıt: “Krampon”.
Oysa krampon, sporcu ayakkabısı değil. Sporcunun kayıp düşmemesi için kimi spor ayakkabılarının altına çakılan çivinin ya da küçük kancanın adı (Fr. crampon). O tür ayakkabılara da “kramponlu ayakkabı” denir.
İşte babası işte kızı
Yine yüksek tirajlı bir gazetemizde, romancı Nedim Gürsel’le yapılan bir söyleşi yayımlandı. Gürsel’in kızından da söz edilen bölümde, başlık şuydu:
“İşte babası, işte kızı”
Oysa, iki kişiyi değil ancak üç kişiyi anlatmak için böyle bir başlık atılabilir; özne, öznenin babası ve öznenin kızı
‘Baba’ sözcüğüne, fazladan iyelik eki eklenen başlık hatalı.
Mahsur, mahzur, mahzun, mahsun
“İhtiyaç için yapılırsa dinen hiçbir mahsuru yok.”
Gündelik bir gazetemizde, aynı zamanda tanınmış bir din bilgini olan bir siyasetçimizin “saç ektirme” konusundaki görüşü böyle aktarıldı.
Yukarıdaki tümcede geçen “mahsur”; “muhasara altında” yani “kuşatılmış durumda” demek. Onun yerine kullanılması gereken sözcük ise “sakınca” anlamındaki “mahzur”.
Benzer biçimde, “mahzun” ve “mahsun” da birbirine karıştırılıyor. Arapça “hüzn”den türetilmiş bir sıfat olan “mahzun”, “hüzünlü, üzüntülü” demek. Yine, Arapça “hısn”dan gelen “mahsun” ise “sıkı güvenlik altına alınmış” anlamında.
5 N 1 K kuralına uymamak
Yazdığımız haberin giriş paragrafında, şu soruların yanıtı bulunmalıdır:
Kim? Nerede? Ne zaman? Niçin? Nasıl? Ne yaptı?
Doğru örnek:
Eskişehir’de dün, sürücüsü direksiyon başında uyuklayan bir kamyonun çarptığı üç yayadan biri öldü, ikisi yaralandı.