Dilimizdeki yabancı sözcüklerin bir kısmı çokluk haliyle dilimize girmiştir. Eskimiş sözcükleri ya da yabancı sözcükleri kullanma meraklıları bu sözlerin çoğunun aslında çoğul olduğunu bilmeden kullanırlar. Hal böyle olunca da bilinçsizce yapılan yanlışlar ortaya çıkar. Türkçenin söz dağarcığında son derece güzel ve kullanışlı karşılıkları olduğu halde eskimiş ya da yabancı sözleri kullanmak çok anlamlı gelmiyor.
Ahbap: Dostlar anlamında kullanıyor olsak da aslı habib sözünden sevgililer anlamına gelir. Ciddî bir anlam kayması olmuştur.
Ahlak: İyi davranışlar. Hulk, “huy, davranış” sözünün çoğuludur. Hulki adı da iyi huylu anlamındadır.
Aktar: Arapçada ıtr güzel koku, çoğulu attâr da güzel kokular anlamındadır. Dilimize aktar olarak girmiştir.
Arazi: Arapça toprak olan arz sözünün çokluk halidir ve topraklar, yerler anlamındadır. TDK Güncel Türkçe Sözlüğü tekil olarak toprak, yer şeklinde göstermektedir.
Avrat: Arapçada kadının cinsel organı anlamındaki awre sözünün çoğulu awerâ, Farsça owrat. Bu sözü kullananların anlamını bilmediğinden hiç kuşkum yok.
Aza: Arapça üye ve organ anlamlarındaki uzv sözünün çoğuludur. Üyeler anlamına gelir. TDK Güncel Türkçe Sözlük’te tekil olarak üye şeklinde göstermektedir.
Ebat: Boyutlar demektir. Ebatlar sözü en çok yapılan yanlışlardan biridir.. Tekil hali “buut”tur. Elli altmış yaşının üzerindekiler üç boyutlu sözünü ilk olarak üç buutlu biçiminde duymuşlardır. Sonradan türetilen boyut sözü buutun yerini almıştır. Gerçi şimdi nedense 3D deniliyor…
Edebiyat: Arapça edeb sözü incelik demektir, edebiyyât sözü de incelikler anlamına gelir. Dilimize edebiyat olarak girmiş ve anlam kayması sonucu yazın karşılığında kullanılmaktadır.
Efkâr: Fikirler, düşünce anlamındaki fikr sözünün çoğuludur. Eskiden Efkâr-ı umumîye kamuoyu anlamında kullanılırdı.
Elbise: Arapça giysi anlamındaki libas sözünün çoğuludur. Dilimizde tekil halde kullanılır ve elbiseler demek oturmuş ve kabul edilir bir yanlıştır.
Elvan: Arapça renk anlamındaki levn sözünün çoğuludur. Asıl anlamı renkler olsa da dilimizde türlü renkler anlamında kullanılmaktadır.
Emtia: Meta sözünün çoğulu olup mallar anlamındadır, emtialar demek doğru değildir. Özellikle Bloomberg gibi finans kanallarında çok sık yapılan bir yanlıştır.
Ensar: Arapça yardım eden anlamındaki nâsır sözünün çoğuludur, yardımcılar. Köken olarak Hz. Muhammed’e göç zamanı yardım eden Medineliler için kullanılır.
Erbap: Arapça aslı sahip anlamındaki rab sözünün çoğuludur ve sahipler anlamında gelir. Dilimizde anlam kayması olarak, bir işi iyi yapan kimse anlamını kazanmıştır.
Eşya: Arapça şey sözünün çoğuludur. Bunu pek bilmeyiz. Sahip olunan nesneleranlamı kazanmıştır ve sıklıkla eşyalar şeklinde kullanılır. Temelde yanlış olsa da çok yerleşmiş bir kalıp olduğundan yadırganmaz.
Evlat: Arapçada çocuk anlamındaki velet sözünün çoğuludur. Evlatlar, aynı elbiseler ve eşyalar gibi dilimizde oturmuş bir yanlıştır.
Evrak: Arapça varak, yaprak sözünün çoğuludur. Yapraklar > kağıtlar > yazılı belgeler şeklinde anlam genişlemesi olmuştur. Belgeler demek evraklar demekten çok daha doğrudur.
Hırdavat: Farsça küçük şey anlamındak hurde sözüne Arapça -at çokluk takısının eklenmesi sonucudur, küçük şeyler, önemsiz şeyler anlamındadır.
İrat: Arapçada irad, gelir anlamındaki warid sözünün çoğuludur ve gelirler anlamındadır. TDK gelir olarak tekil göstermektedir.
Kütüphane: Arapçada kitap sözünün çoğulu kutubdur. Farsça hane eklenerek türetilmiştir.
Mühimmat: Sıkça duyduğumuz mühimmat sözü de çoğuldur. Orijinal hali “mühimmat-ı harbiye”dir ve savaş gereçleri anlamındadır. Kısaltılarak mühimmat sözü kullanılır olmuştur. Mühimmatlar sözü yanlıştır.
Talebe: Dilimizde öğrenci anlamında tekil kullanılmasına karşın Arapçada öğrenciler demektir. Tâleb sözünün çoğuludur. Farsça çoğulu da çok tanıdık bir söz: Taliban.
Benzer şekilde aşağıdaki sözcükler de Arapçada çokluk belirtir ve Türkçe çoğul takısı ile kullanılmaları yanlıştır (çok uzun süre önce günlük dilimizden atılmış sözler listeye alınmamıştır):
Afak: Ufuklar
Ahali: Bir yerde oturan anlamına gelen ehl sözünün çoğuludur.
Ahkâm: Yargı anlamındaki hüküm sözünün çoğuludur.
Ahmak: Şaşkın, dengesiz anlamındaki humk sözünün çoğuludur.
Ahşap: Odun, kereste anlamına gelen haşep sözünün çoğuludur.
Ahval: Haller
Akraba: Yakın anlamındaki karib sözünün çoğuludur. Arapçası akribâdır.
Akran: Benzer, denk anlamındaki karîn sözünden yaşıtlar anlamında kullanılır.
Aktâr: Kutr yön sözünden yönler
Asap: Sinirler
Baharat: Baharlar
Bakliyat: Fasulyeler, baklalar
Beyanat: Açıklamalar
Ecdat: Atalar, ced sözünün çoğuludur.
Ecmal: Toplamlar, cümle toplam sözünün çoğuludur.
Ecza: Kimyasal maddeler, aslı cüz sözünden bölümler anlamındadır.
Edevat: Araç anlamındaki Arapça edat sözünün çoğuludur, araçlar, aletler.
Ekâbir: Önde gelenler, aslı ekber sözünden büyükler anlamındadır.
Emlak: Mülk sözünün çoğuludur, sahip olunan varlıklar anlamındadır.
Emsal: Misal sözünün çoğuludur, örnekler.
Enkaz: Yıkıntı, çöküntü, kalıntı anlamlarına karşılık gelen nukz sözünün çoğuludur.
Erkân: Büyük, üs anlamındaki rükn sözünün çoğuludur, büyükler, üstler.
Erzak: Arapça yiyecek rızık sözünün çoğulu, yiyecekler, ihtiyaç duyulan maddeler.
Esma: İsimler
Esnaf: Sınıflar
Esrar: Sırlar
Eşkâl: Şekiller
Eşkıya: Arapça yol kesen anlamındaki şakil sözünün çokluk biçimi.
Eşraf: Soylu anlamındaki şerif sözünün çoğuludur, soylular, seçkinler.
Etfal: Arapça küçük çocuk anlamındaki tifl, dilimizdeki tıfıl sözünün çoğuludur.
Etraf: Taraflar
Evkaf: Vakıflar
Evliya: Veliler
Fukara: Fakirler, yoksullar
Gureba: Garipler
Hafriyat: Arapça hafar kazı sözünün çoğulu, kazılar
Hatırat: Hatıralar, anılar
Hayvanat: Hayvanlar
Hukuk: Arapça hak sözünün çoğuludur, haklar
Itriyat: Itırlar, güzel kokular
İcraat: İcra edilenler, yapılan işler, çalışmalar
İfrazat: İfrazatlar, vücuttan dışarı atılanlar, salgılar
İfşaat: İfşa edilenler, gizli bir şey hakkında yapılan açıklamalar
İktisat: Tasarruflar, tutumlar. Arapçada anlam genişlemesi olup dilimize geçmiş
İstihbarat: Alınan haberler
İzahat: İzahlar, açıklamalar
Levazımat: Gerekli maddeler, askerî araç gereçler
Maddiyat: Maddi şeyler
Mahlukat: Arapça yaratma anlamındaki hulk sözünden mahluklar, yaratılmışlar
Mahsulat: İstihsal edilenler, ürünler
Maliye: Mal ile ilgili olanlar, malî işler
Maruzat: Arz edilenler, sunuş
Matbuat: Matbu şeyler, basılmış şeyler
Meşrubat: Arapça içecek olan şarab sözünün çoğuludur, içecekler
Mezalim: Zulümler, kıyımlar
Muaşeret: Birlikte yaşanılanlar
Muhaberat: Haberleşmeler
Müfredat: Bir bütünü oluşturan ayrıntılar
Nakliyat: Nakletmeler, taşıma işleri
Nasihat: Arapça öğüt anlamındaki nush sözünün çokluk biçimi, öğütler, tavsiyeler
Neşriyat: Neşredilenler, yayınlananlar
Sakatat: Arapçada artık anlamında gelen sakat sözünün çoğuludur.
Tadilat: Tadil edilenler, değişiklikler
Tafsilat: Açıklamalar
Tahkikat: Araştırmalar
Taksimat: Bölmeler, bölüntüler
Taksirat: Kusurlar
Tamirat: Tamirler, onarımlar
Tedrisat: Tedrisler, verilen dersler
Teferruat: Ayrıntılar
Tesisat: Tesisler, donanımlar
Teslimat: Teslim edilen şeyler
Tetkikat: Tetkikler, incelemeler
Tevkifat: Tevkifler, tutklamalar
Tezahürat: Görünüşler, gösterişler
Tuluat: İlhamlar, doğaçlamalar
Ulema: Arapça âlim sözünün çoğul hali, bilginler
Eski sözcüklerin kullanımındaki bir diğer sorun da sözcüklerin yanlış yazılmasıdır. Sözcüklerin yazımında esas olan, TDK Türkçe Sözlük ve Yazım Kılavuzunda belirtilen yazım kurallarıdır.
Yanlış yazılan eski sözlerin listesi burada yazamayacağım kadar uzun. Osmanlıca Türkçe Sözlük sitesinde bu yanlışlardan yüzlercesi var. Aşağıda karşılarına doğru yazılışları yazarak sadece birkaç örnek veriyorum:
Acaib – Acaip
Âhiret – Ahiret
An’ane – Anane
Azad – Azat
Dâire – Daire
Ecdad – Ecdat
Erbab – Erbap
Eşkiya – Eşkıya
Faide – Fayda
Garib – Garip
Gurub – Gurup
Hey’et – Heyet
Itr – Itır
İfşâât – İfşaat
İltihab – İltihap
İktisad – İktisat
İ’malat – İmalat
İsbat – İspat
İslahat – Islahat
İttihad – İttihat
Kalb – Kalp
Katib – Katip
Kitab – Kitap
Kur’an – Kuran
Lâkab – Lakap
Mel’un – Melun
Mensub – Mensup
Mezheb – Mezhep
Mü’min – Mümin
San’at – Sanat
Sıfât – Sıfat
Şübhe – Şüphe
Tekavüt – Tekaüt
Ta’dilat – Tadilat
Te’sisat – Tesisat
Vâcib – Vacip
Vak’a – Vaka
Güzelim Türkçeyi küçümseyerek eskiye özenerek fakat yeterince bilgi sahibi olmadan yapılan yanlışlar hakkında kısıtlı sayıda örnek sundum.
Tutucu kesimlerin dilde de tutucu olmaları elbette şaşırtıcı değil. Genel dünya görüşü tutucu olan bir insanın dilde ilerici olmasını beklemek zor.
Ancak kendilerini milliyetçi olarak tanımlayan bazı kişilerde de aynı eğilimi görmek pek anlaşılır değil. Bir milletin en belirleyici ögesi dilidir. Başka ülkelerin radikal milliyetçileri, söz gelimi ırkçı Almanlar ya da Fransızlar dillerindeki yabancı sözcüklerden rahatsız olurlar ve onları atmaya çalışırlar. Bizdeki bazı milliyetçiler ise tam tersine, çok sade Türkçe sözcükler yerine, eskimiş Arapça ve Farsça sözleri üstüne basa basa kullanırlar.
Ama en çok düşünülmesi gerekenler, tutucu ya da belirli bir siyasal görüşün temsilcisi olmayıp, sadece özenti ile eskimiş sözcükleri yalan yanlış kullananlardır. Dile ve etimolojiye çok meraklı olan Atatürk dilimizin benzersiz yapısal özelliklerini ve tarihten gelen zenginliğini çok iyi anlamış ve dünyada eşi görülmemiş bir dil devrimine öncülük etmiştir. Onun vermek istediği dil bilincini bugün kavramış insan sayısı çok az. Eğer bu bilinç yeniden kazandırılmazsa dilimizin ileriki yıllarda içine düşeceği durum bugünkünden çok daha kötü olacaktır.
Bilerek ya da bilmeyerek Türkçeyi küçümseyenler, Türkçenin gücünü ve zenginliğini keşfetmeye özendirilmelidir. Bu bile tek başına dilimiz için yapılacak daha çok işin olduğunu göstermektedir.
Kaynaklar: TDK Güncel Türkçe Sözlük, Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü 1998, Osmanlıca Türkçe Sözlük, Arabic Etymological Dictionary 2002.
İlk bölümü okumak için tıklayın