Hemen hemen hepimizin konuşurken, özellikle de yazarken yanlış yaptığı sır değil. Bu konuda topluma yol göstermesi ve öncülük etmesi gereken medyanın hâli ise içler acısı. Üstelik, niteliksiz medya, yanlışların artmasının baş sorumlularından. Şair-yazar Özdemir İnce’nin Hürriyet’te 2007 yılında yayınlanan ama günümüzde hâlâ geçerli olan, özellikle son dönemde yerli yersiz kullanılan “gerçekleştirmek” kelimesinin doğru anlamına da değinen önemli yazısı:
“Bir okurum birkaç kez “Keramete kıç attırmak” deyimini kullandığım için kınıyor beni. Bu deyimi küfür sanıyor. Yarısını kullandığım deyimin tamamı, “Keskin zekâ keramete kıç attırır” olarak bilinir. Ama eksik kullanılsa da tamamının yerini tutar.
Deyimin çekirdeği olan “(Bir şeye) kıç attırmak”, “Bir şeyi geride bırakmak, o şeyden üstün olmak” anlamına geliyor. Ama anlamın içinde bir de alaylı, alaycı anlam gizli.
Atasözleri ve deyimlerin bir dil için önemi, yabancı dil öğrenirken ortaya çıkar. Birer metafor olarak kullanılan atasözlerini ve deyimleri doğru değerlendirmemek insanı zor duruma sokar. Okurum sakın üzerine alınmasın, ama deyimler bir dilin ziynet ve takılarıdır!
“Kıçı kırık, kıçına baka baka, kıçına kına yakmak, bokunda boncuk aramak, kırıp sarmak” gibi deyimler bir dilin zenginliğidir. Argo ya da küfür değil.
“Güllabicilik etmek”, birini pohpohlayanlar için kullanılır. Örnek: “Başbakan’ın güllabicileri.” Dilin yozlaşması, düşünce yozlaşmasının hem nedeni hem de sonucudur.
Madem ki Türkçeden söz ediyoruz, fırsat çıkmışken bir-iki onarım yapalım. Bunlardan biri yıl sayılarının sonuna takılan “ler, lar” çoğul takısı. Bir doğru, bir de yanlış kullanım örneği verdikten sonra gerekçeyi açıklayacağım.
Yanlış: 1975’lerde, 1813’lerde, 2001’lerde…
Doğru: 1975’te, 1813’te, 2001’de…
Gerekçe: 1975, 1813, 2001 yılları bir tanedir. Bu nedenle çoğul takısı almaz. Ama sonu sıfırla biten 10’lu, 100’lü, 1000’li gruplar çoğul takısı alırlar.
Doğru kullanım: 1910’lar, 1900’ler, 2000’ler… Çünkü 1910-1919, 1900-2000, 2000-3000 arasını işaret ederler. Küçük bir dikkatle düzeltilebilecek bir yanlış.
Ama artık düzeltilmesi olanaksız bir yanlış var: “Yapmak” fiilinin yerine kullanılan “gerçekleştirmek” fiili. Televizyon cahilleri tarafından icat edildi ve kabul ettirildi. “Gerçekleştirmek” ile “yapmak” fiilleri yüzde on oranında örtüşürler. Bir tasarı, bir proje, bir ideal gerçekleştirilir. Ama maç, yarışma, seçim, doğum, sayım, yemek, ev, masa, sandalye, hesap “yapılır”.
Yıllar önce “dolma gerçekleştirmek” diye bir hiciv yazısı yazmıştım. Henüz beceremediler ama televizyonun kızları yakında patlıcan dolması gerçekleştirecekler. Dili beyin konuşur!
Medyacıların gerçekleştirdikleri değil yaptıkları bir yanlış var: “İtibaren” ve “itibarıyla” sözcüklerini eşanlamlı sanıyorlar. Şöyle bir cümle kuruyorlar: “Yasa önerisi Genel Kurul’da saat 10 itibarıyla görüşülmeye başlanacak.” Tercümesi şöyle: “Yasa önerisi Genel Kurul’da saat ona göre (bakımından, yönünden) başlayacak.”
Gazete ve televizyonların sorumluları bu iki sözcük üzerine biraz kafa yormalı.
Bir de “diva” ve “kıyam” sözcüklerini yanlış kullananlar var. Sözlüğe bakmalarını salık veririm!”
Özdemir İnce’nin yazısının orijinalini okumak için tıklayın