Netflix’te iki hafta önce yayına giren 2000’li yılların “kült” dizisi Lost kısa sürede yeni bir hayran kitlesi yarattı.
Sidney’den Los Angeles’a giden Oceanic Havayolları’na ait 815 sefer sayılı uçağın Güney Pasifik’te düşmesiyle başlayan dizi, kazadan kurtulan 70 kişinin gizemli bir adada başından geçenleri anlatıyor. Amerikan ABC kanalı için çekilen dizi 2004-2010 yılları arasında altı sezon, toplam 121 bölüm olarak yayınlandı. O dönemde ABD’de haftada ortalama 12-13 milyon izleyiciye ulaşan Lost aynı zamanda maddi açıdan zor zamanlar geçiren ABC’yi kurtaran dizilerden biri oldu.
Televizyon tarihinin en başarılı dizilerinden biri olarak gösterilen ve çok sayıda ödül alan Lost’ta iki hikaye paralel anlatılıyor. Bunlardan ilkinde kahramanların adadaki sıradan, diğerinde ise kaza öncesindeki karmaşık, gizemli ve sürprizlerle dolu yaşamları ekrana getiriliyor. Hawaii’ye bağlı bir adada çekilen Lost’ta çok sayıda kahramana yer verilmesi yapımcıların sürekli yeni konular yaratarak ilgiyi canlı tutmasını sağlamış.
Mistik ve esrarlı unsurları da kullanan dizinin kahramanları her yerde karşılaşılabilecek insanlar. Yani iyiler, kötüler, girişkenler, utangaçlar, kuşkucular, zekiler, egolular, iyimserler, kötümserler, benciller ve komikler. Aynı zamanda her toplumda yaşanabilecek paylaşma, dayanışma, çekişme, liderlik mücadelesi, aşk hikayeleri, yalan, dedikodu ve komplolar da diziye eşlik ediyor.
İlginç yönlerden biri, kazazedelerin Matthew Fox’un canlandırdığı Doktor Jack karakterinin liderliğini hemen kabul etmesi ve onun şahsında bir anlamda otoritenin emrine gönüllü girmesi ve buna bağlı olarak küçük kazazede toplumu içinde küçük bir ayrıcalıklı grubun ortaya çıkması.
Sadece Jack değil, Kate, Locke, Sawyer, Sayid, Ben, Hurley, Michael, Sun ve Jin gibi ana ve yardımcı karakterleri canlandıran aktörler rollerinin hakkını veren son derece başarılı oyuncular.
İlk iki bölümü toplam 24 milyon dolar gibi çok yüksek yüksek bir maliyeti olan dizinin senaristleri aslında Doktor Jack’i hemen başlarda öldürmeyi düşünüyormuş ancak hem ABC’nin karşı çıkması hem de Fox’un başarılı performansı onu Lost’un vazgeçilmez oyunlarından biri yapmış. Uçağın parçalanarak adaya düşmesini anlatan dizinin özellikle ilk bölümü ise görsel açıdan gerçekten etkileyici.
Yayınlandığı dönemde popüler kültür üzerinde de etkili olan dizinin çok sayıda hayranı vardı. İlginç notlardan biri, Jorge Garcia’nın canlandırdığı Hurley karakterinin kaza öncesi 4, 8, 15, 16, 23 ve 42 sayılarını oynayarak lotoda 114 milyon dolar kazanmasından -aynı anda pek çok felaketi tetiklese de- etkilenen yüzlerce ABD’linin gerçek yaşamda piyangoda bu sayıları kullanarak zengin olmaya çalışması. Bu sayılar aynı zamanda dizi boyunca farklı şekillerde ortaya çıkıyor ve yaratılmak istenen mistik havaya katkıda bulunuyor.
14 yıl sonra yeniden gösterilen çok katmanlı, bol olaylı dizi için şimdi ekran başına geçenlerin önemli bir bölümü elbette Lost’un eski hayranları.
Ama tabii ilk gösterildiğinde dizinin sıkı fanlarının bile finalinden çok mutlu kalmadığını da söylemek gerekiyor.
Görsel: Netflix
Medya Günlüğü’nde Netflix etiketiyle yayınlanan yazılar için tıklayın