3 Temmuz süreci ile ilgili canımı sıkan şeyler var: Camia olarak 3 Temmuz’un popülist tarafı ile ilgileniyoruz, etrafta dolaşıp UEFA ve CAS üzerinden Fenerbahçe’yi karalamak isteyen Fetö artıklarına gerekli cevabı veremiyoruz, verme niyeti olan da artık pek yok. Korkarım konunun bu kadar detayı ile ilgilenen bir tek ben kaldım.
1- UEFA ve CAS verdikleri kararlarda “Fenerbahçe” şike yaptı demiyorlar, tam aksine “Ben Fenerbahçe’nin şike yapıp yapmadığını bilemem ama ben futbolu korumak zorundayım, o yüzden ‘şüphe’ ediyorum, bu nedenle ceza vermek zorundayım” diyor.
2- O dosya halen tamamlanmış değil, UEFA o dosyayı ikiye ayırdı. CAS da UEFA’nın buna yetkisi olduğunu ve yöneticileri farklı bir zamanda yargılayabileceğini söyledi. UEFA Fenerbahçe yöneticilerini yargılamaya devam ediyor; yani o dosya halen açık ve kesinleşmiş bir şey yok.
3- Tüm hukuk sistemlerinde tüzel kişiler yani kurumlar cansızdır ve hukuki haklarını kullanacak yetkinlikleri yoktur. Bu yüzden tüzel kişileri yani Fenerbahçe’yi yöneticileri temsil eder. Bunun için yönetim kurulu, başkan, imza yetkisi var. Hiçbir Fenerbahçe yöneticisi veya yetkilisi hiçbir adli veya sportif yargıdan şike veya benzeri ceza almamıştır. Yani UEFA ve CAS’a göre Fenerbahçe halen suçsuzdur.
Bunları az çok hukuk bilgisi olan, geri zekalı olmayan, hatta Fetö’cü dahil herkes anlayabilir.
Benim anlayamadığım ise, UEFA kararı o dönem Fenerbahçe yöneticilerini “zan” altında bırakmasına rağmen UEFA’ya karşı neden dava açmadıkları. Bence 3 Temmuz’un en karanlıkta kalmış noktasıdır bu sorunun cevabı, belki de mantıklı bir cevabı vardır ama bugüne kadar öğrenemedik.
Bu yazıyı lütfen okuyun okuyun ki…
Yürü üstüne üstüne,
Tükür yüzüne ahlaksızın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının…
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.
(Ahmet Arif’den alıntı)