Arnavutluk ile diplomatik ilişkilerimizin 100. yılı Tiran ve Ankara’da konferans, sempozyum ve kültürel etkinliklerle kutlandı.
Yüzlerce yıl aynı imparatorluğu oluşturduğumuz, Arnavutluk’la iki bağımsız devlet olarak resmi iş birliği ve diplomatik ilişkilerimiz bundan tam 100 yıl önce, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile başlamıştı.
Öyle ki, çiçeği burnunda Türkiye Cumhuriyeti ilk dostluk anlaşmasını, kuruluşundan sadece altı hafta sonra, diplomatik ilişkileri de başlatacak olan Türkiye- Arnavutluk Ebedi Dostluk ve İşbirliği Anlaşmasını (15 Aralık 1923) imzalamıştı.
Mustafa Kemal Paşa henüz Cumhuriyet ilan edilmeden önce Millet Meclis’inin üçüncü oturumunun açılış (1 Mart 1922) konuşmasında, “yüzyıllarca beraber yaşadığımız, alın yazılarımız bir olan Arnavut halkı ile iyi ilişkiler kurulması’’ hassasiyetini dile getirmişti.
Bir Balkan devleti olarak serpilip gelişmiş olan Osmanlı İmparatorluğu’nu oluşturan milletlerden Balkanlar’daki ortağımız Arnavutlar, Osmanlı’nın bölgeden çekilmeye başlaması üzerine 1912 yılında, Türkiye Cumhuriyeti’nden 11 yıl önce bağımsızlığını ilan etmişti.
Arnavutluk Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti aynı Mecliste görev yapmış olan iki Kemal tarafından kurulmuştu.
İki Kemal
Osmanlı, beş yüzyıla yakın beraberlikten sonra, geçen yüzyılın başlarında Balkanlar’dan çekilmeye başlamıştır.
İstanbul hayal kırıklığı içinde, tam bir kaos yaşamaktadır, Balkan eyaletlerindeki emperyalist paylaşıma karşı direnen uluslara destek gönderememektedir.
Avlonyalı İsmail Kemal Bey, ağır işgal tehdidi altındaki topraklarda istiklali sağlamak üzere fikirdaş arkadaşları ile birlikte 28 Kasım 1912’de Arnavutluk’un bağımsızlığını ilan eder.
Modern Arnavutluk devletinin kurucusu, bağımsızlık bildirgesinin başyazarı İsmail Kemal, Arnavutluk’un ilk başbakanı ve dışişleri bakanıdır.
Ancak, yeni devletin bağımsızlığını teyit edecek olan Londra Konferansı’nın Arnavutluk yönetiminin başına Alman Prensi Wilhelm’in getirilmesini dayatması üzerine İsmail Kemal 1914’de görevini bırakıp, ülkeden ayrılır. Mustafa Kemal’in Samsun’a ayak bastığı 1919 yılında İtalya’da vefatına kadar da Avrupa ülkelerinde sürgün hayatı yaşar.
Bir zamanlar tebaası olduğu imparatorluğun dağılışını yaşayıp, yeni bir devlet kurmuş fakat Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanını görememişti.
Arnavut milliyetçisi İsmail Kemal Bey, Mustafa Kemal gibi Meclis-i Mebûsan üyesiydi.
O zamanlar Osmanlı toprağı olan Berat milletvekilidir.
Balkan savaşı başladığı sıralarda Arnavutluk’taki gelişmeleri de yakından izlemektedir.
Arnavutluk topraklarının paylaşım planlarının yapıldığı günlerde yeni bir “devlet kurma” fikri ile zor koşullarda İstanbul’dan bir gemi ile gizlice ayrılır.
İsmail Kemal İstanbul’dan ayrıldıktan hemen sonra gıyabında idam kararı ilan edilerek tüm malvarlığına el konulmuştu.
Ülkesinin bağımsızlığı için Avrupa başkentlerinde meşakkatli diplomatik temas ve türlü badirelerden sonra şimdiki adı Vlora olan Avlonya’ya ulaşır, kaleme aldığı bağımsızlık bildirgesini bayrak töreni eşliğinde okuyarak Arnavutluk’un bağımsızlığını ilan eder.
28 Kasım Arnavutluk için bayrak ve bağımsızlık günüdür.
İki devlet
Arnavutluk’un ulus devlet olarak bağımsızlığının ilanı ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu arasında tarihi benzerlikler mevcuttu.
Her iki ulus da işgalcilere karşı, yurt saydıkları topraklarda milli birlik ve bağımsızlığı önceleyerek ülke bütünlüğünün temel alındığı devletler kurmuştur.
Mustafa Kemal, İmparatorluğun çözülmeye başladığı, Anadolu’nun dört bir yandan yedi düvelin işgaline uğradığı günlerde, İsmail Kemal’den tam yedi yıl sonra, kafasında özgürlük ve devlet kurma fikriyle İstanbul’dan Bandırma Vapuru ile Anadolu’ya geçmiş ve 19 Mayıs 1919’da Samsun’dan başlattığı milli direnişi 29 Ekim 1923’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanı ile taçlandırmıştı.
Yüzüncü yıllar
Arnavutluk, Osmanlı İmparatorluğun parçalanma sürecinde, Türkiye Cumhuriyeti’nden 11 yıl önce kurulmuştu.
Yüzüncü yılına Tiran’da görevde olduğum 2012 yılında girmişti.
Bağımsızlık kutlamaları, İsmail Kemal ve arkadaşlarının bağımsızlık bildirisini ilan edip bayrak çektikleri balkonla sembolleşen o zamanki adı Avlonya olan Vlora şehrinde başlayıp, Tiran’da ve ülkenin diğer köşelerinde resmi ve toplumsal etkinliklerle görkemli şekilde devam etmişti.
Dostluk
Arnavutluk, stratejik konumu ile Balkanlar’da barış ve istikrarın anahtarı olagelmiştir.
Türkiye ve Arnavutluk ilişkileri yüzlerce yıllık tarihi geçmişi ile ve iç içe geçmiş iki milletin ebedi dostluğu çerçevesinde Balkanlar politikalarını da şekillendirecek şekilde seyretmiştir.
1923 Aralık ayında imzalanan, Cumhuriyetimizin kuruluşunun yüzüncü yılın idrak ettiğimiz bugünlerde 100. yılını kutladığımız “Ebedi Dostluk ve İşbirliği Anlaşması” değerinden, anlamından hiçbir şey kaybetmeksizin, aksine daha da güçlenip, kıymetlenerek devam etmektedir.
Halklar arası saygı, sevgi ve dostluk bağının yüz yıllar boyunca, toplumun her kesimini, muhalefeti ve iktidar ile tüm yönetim kadrolarını kapsayarak derinleştiği bir gerçektir.
Nitekim iki eski kurt, Sali Berişa ile Süleyman Demirel’in baş başa sohbetlerinin birinde, Demirel’in kendisine “Türkiye’de sizden daha çok Arnavut nüfusuna sahibiz’’ dediğini Başbakan Berişa’dan dinlemiştim.
asanlar@hotmail.com
Görsel: arnavut.com