Kronik iş stresinin iyi yönetilememesi, kendini bu nedenle bitkin hissetme, şüphecilik, işe zihnen odaklanamama, nihayet iş etkinliğinde düşüş…
İlk olarak 1969’da Harold B. Bradley tarafından tükenmişlik olarak adlandırılan ve giderek popüler olan sendrom günümüzde toplum sağlığı sorunları arasında yerini almış bulunuyor. Yapılan araştırmalar, tükenmişlik yaşayan çalışanların kas-iskelet sistemi ağrıları, sindirim sistemi problemleri, baş ağrıları, enfeksiyonlara karşı artan duyarlılık, uyku bozuklukları, artmış alkol tüketimi, depresyon, şişmanlık gibi sağlık sorunlarına yakalanma olasılıklarının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Tükenmişliğin ayrıca kan kortizol seviyelerini tehlikeli bir şekilde arttırmak suretiyle şeker hastalığı için bağımsız bir risk faktörü oluşturduğu yönünde veriler mevcut. İnsan sağlığına olumsuz etkileri arasında üzerinde durulmuş, çalışmalar yürütülmüş bir diğer konu ise çağımızın önde gelen ölüm sebebi olan kalp & damar hastalıkları.
1940’lı yıllardan itibaren kalp-damar hastalığı için riskli bireylerin belirlenebilmesi amacıyla çok sayıda büyük araştırma yapılmış olmasına karşın iş stresinin bir risk faktörü olarak oynadığı rolle ilgili bilgilerimiz nispeten yakın zamanda ortaya konan verilere dayanıyor. Tükenmişlik sendromunun koroner kalp hastalığı riskini arttırdığına dair bulgular ise ilk kez 2012 yılında dokuz bine yakın çalışanın takibinde gösterildi. Günümüze dek yapılan araştırmaların sonuçları bu sene yayınlanan bir derlemede toplu olarak ele alındı. Bu çalışmalarda tükenmişlik değerlendirmesi çalışanın her bir soru için puanlamayla yanıt verdiği genellikle 16 soruluk anketlerle yapılmaktaydı.
Tüm bulgulara uygulanan istatistikler tükenmişlik sendromunun kalp-damar hastalığı riskini %21 oranında arttırdığını, çalışanların bu hastalıklar nedeniyle hastaneye yatışlarında %10’luk bir artış olduğunu gösterdi. Buna ek olarak tükenmişlik sendromuna daha yüksek tansiyon düzeylerinin eşlik ettiği görülüyor. Fazla kilo, artmış şeker hastalığı riski, hareketsiz yaşam biçimi, depresyon, uyku bozuklukları, sağlıksız beslenme, sigara, alkol alışkanlıklarına daha fazla eğilim gibi faktörlerin, kronik stresin beraberinde getirdiği inflamasyon ortamı, artmış pıhtılaşma eğilimi, bağışıklık sisteminin baskılanması ve diğer mekanizmaların bu sonuca katkıda bulunduğu düşünülüyor.
Hem tükenmişlik hem de kardiyovasküler hastalık riskini etkileyebilecek mesleki faktörler arasında ağır iş yükü, uzun çalışma saatleri, zaman baskısı, yetersiz ödüllendirme, karar verme özgürlüğünün kısıtlı oluşu, değerler çatışmaları, hedeflerde netlik eksikliği yer almakta. Şüphesiz ki tüm bunlar yaygın stres faktörleridir ve iş ne kadar stresliyse tükenmişlik ve kalp-damar hastalığı riski o kadar yüksek olacaktır. Gerek işverenler gerekse çalışanlar arasında stresin sağlığa olumsuz etkilerine dair farkındalığını arttırmak önemlidir. Günümüzde iş stresiyle mücadeleye dönük yasal yaptırımlar pek çok ülke tarafından uygulanmaktadır.
Zihin ve beden sağlığının yanı sıra iş organizasyonu ve ekonomisi üzerinde olumsuz sonuçlar doğuran bir sorunla karşı karşıyayız. Gerek kalp-damar hastalığı gerekse tükenmişlik işe devamsızlığı arttırırken üretkenliği baskılamaktalar. Etkilenen çalışanların performanslarının işe devam edildiği durumda bile düşük olduğu, düşük performansın da kısır bir döngüde tükenmişliğe yol açabildiği görülüyor.
Bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç var. Küçümsenmemesi gereken bireysel ve sosyal etkileri olan tükenmişlik sendromunu önleyici girişimlere ve erken tanısına olan ihtiyacı ayrıca vurgulamamız gerekiyor.
KAYNAKLAR
- Sergio Edú-Valsania, Ana Laguía, Juan A. Moriano: Burnout: A Review of Theory and Measurement. Int J Environ Res Public Health. 2022; 19: 1780
- Awena John, ve ark: The influence of burnout on cardiovascular disease: a systematic review and meta-analysis. Front Psychiatry. 2024; 15: 1326745
- Denise Albieri Jodas Salvagioni, ve ark: Physical, psychological and occupational consequences of job burnout: A systematic review of prospective studies. PLoS One. 2017; 12: e0185781