Hasan Erçakıca
Herkesin bildiği bir gerçek vardır: Türkiye, KKTC’yi tek tanıyan devlettir. Avrupa Birliği’nden genellikle sivil topluma yönelen yardımları saymazsak KKTC’ye Türkiye’den başka yardım eden yoktur. Dünya ile ilişkiler de büyük ölçüde Türkiye üzerinden olmaktadır. Nedenleri ayrıca tartışılabilir ama şimdiki durum budur!
Bugünkü durum bir tarafa, Kıbrıs adası üzerindeki Türk varlığının günümüze kadar ulaşması da bu destek sayesindedir. Özellikle 1950’lerden sonra eğitim sistemine yapılan katkılar; daha öncesinde basın kurumları için verilen destekler… Bütün bunlar, daha sömürge döneminde, Türkçenin yaşamasına ve Kıbrıs Türk toplumunun varlığının devam etmesine katkıda bulunmuştur.
Bütçe açıkları, son 10 yılda KKTC’nin en önemli sorunu haline geldi. Hükümetler ne yapsalar iki yakalarını bir araya getiremiyorlar.
2003 yılında Annan Planı’nın gündeme gelmesiyle ekonominin hızlı bir büyüme göstermesi bile bütçe açıklarını kapatmaya yetmemiş, kamu görevlilerinin maaşlarının ödemesi, 2008 yılından başlayarak, siyasi yaşamı da etkileyen “esas sorun” olagelmiştir. Üstüne Covid-19 salgının etkileri de eklenince, bu sorun haliyle büyümüş oldu. Şimdilerde KKTC hükümetleri, memur maaşlarını ödeyebildikleri zaman, görevi bırakmalarına gerek kalmadığını düşünerek mutlu oluyorlar!
Durum bu hale gelince, bütçe açıklarını kapatmaya yardımcı olan bir devlet olarak Türkiye ile ilişkilerin önemi de artmış oluyor tabii… Kim Türkiye ile daha iyi geçinebilecekse, ona oy verme eğiliminde de artış görünüyor. Seçimlerdeki açık ve kapalı mesajların popüler konusu da budur zaten: “Türkiye ile nasıl çalışacaksınız? Türkiye kime para verecek, kime vermeyecek?”
Verecek mi; vermeyecek mi?
KKTC’de seçimler buna göre yapılır; seçmenlerin en azından sonucu belirleyecek kadar bir bölümünün gözü kulağı Türkiye’ye çevrilir ve Türkiye’den para alamayacaklarını düşünen partiler seçimlere adeta “iddiasız” bir şekilde girerler ama Türkiye ile ilişkilerin yine de bir düzene oturmadığı gözlemleniyor.
23 Ocak’ta yapılan seçimlerin sonucunda Ulusal Birlik Partisi’nin olmayacağı bir hükümet oluşturmanın imkansızlığının ortaya çıkmış ve yeni hükümetin oluşmasının üzerinden bir aydan fazla bir süre geçmiş olmasına karşın Türkiye ile ilişkilerin ne olduğu ve ne olacağı anlaşılmış değildir. Başbakan Sucuoğlu, henüz daha Ankara’ya resmi bir ziyaret yapamamışken Türk makamlarının zorlaması ile Dışişleri Bakanlığı koltuğunu geri alan Tahsin Ertuğruloğlu’nun Ankara’da görkemli bir şekilde ağırlanması ve Maliye Bakanı Sunat Atun’un Ankara’da gösterişli temaslar yapması Türk hükümetinin Sucuoğlu ile çalışmak istemediği şeklinde değerlendiriliyor. Başbakan bu değerlendirmelere prim vermemek için direniyor; çalışıyor ve ekonomik sorunları aşmanın yollarını arıyor. Maliye Bakanı Ankara’da görüşmeler yaparken, yakında kendisinin de Ankara’ya gideceğini ve mali konularla ilgili bir protokol imzalayacağını kamuoyuna anlatmaya çalışıyor. Telaşını gizlemeye gayret ediyor ama tam olarak başaramıyor!
Türkiyesiz yapabilecek mi?
Sucuoğlu, 2020 yılındaki UBP kurultayındaki başkanlık yarışının ilk turunda en fazla oyu aldığı halde ikinci tur öncesinde adaylıktan çekilmek zorunda bırakılmıştı. Nedenini hala açıklamadı! 2021 yılının Ekim ayındaki UBP Kurultayı’nda başkan seçildi ve başbakan oldu. 23 Ocak erken genel seçimlerinde partisine 50 kişilik parlamentonun 24 milletvekilini kazandırdı ve başbakanlığını devam ettiriyor. Kıbrıs Türk halkı ise başbakanlarının Türkiye tarafından “istenip istenmediğine” hala daha karar verememiş görünüyor.
Kıbrıslı Türkler, toplumsal varlıkları gibi siyasi tutumlarını da Türkiye ile uyumlu götürmeye çalışıyorlar ama bir başaramıyorlar. Türkiye’deki siyasi iktidarlara göre değişmek, bazı hallerde bu iktidarların ne istediklerini tam olarak anlamak hiç de kolay bir iş değil.
Türkiye’deki hükümet, Kıbrıslı Türklerden ne istiyor; destek olmasının karşılığında ne bekliyor?
KKTC’de istikrarlı bir hükümet için öncelikle bu sorunun yanıtını verebilmek gerekiyor.
Not: Fotoğraf 1 Nisan Cuma günü Başbakanlık önünde sendikalar tarafından düzenlenen mitingden. Mitingde, KKTC Hükümeti’nin artan fiyatlara karşı önlem alması ve alım gücünü koruması talep edildi.