İnternetin yaygınlaşması sadece bilgiye ulaşmayı kolaylaştırmakla kalmadı, oturduğumuz yerden alışveriş yapabilmeyi de sağladı.
Bazı tüketiciler hâlâ görmeden, dokunmadan, denemeden satın almasını sevmese de büyük bir kesim kitaptan ayakkabıya, bilgisayardan kedi mamasına uzanan çok geniş bir yelpazede çevrim içi alışveriş yapıyor. Ticaret Bakanlığının 21 Temmuz 2023 tarihli verilerine göre, Türkiye’de e-ticaret işlem sayısı 4.8 milyara ulaştı. Bunun parasal karşılığı ise 800 milyar liradan fazla. Küresel e-ticaretin hacmi ise 5.8 trilyon (5.800.000.000.000) dolar civarında.
İnternetteki alışveriş sitelerinin potansiyel alıcıyı gerçek alıcıya dönüştürmek için kimi zaman tuzağa benzeyen akıl çelici uygulamalarının çoğu tüketici farkında aslında. Tüketiciye gösterilen ürünle gönderilen ürünün farklı çıkması da ender rastlanan bir durum değil.
Ancak, Netflix’te yeni yayına giren “Hemen Alın: Tüketim Tuzağı” belgeseli “şimdiye kadar bildiklerinizi unutun” dedirtecek kadar çarpıcı hatta tüyler ürperten bilgiler içeriyor ve en iyi niyetli tüketicinin bile bilmeden dünyanın felakete sürüklenmesine ortak olduğunu gözler önüne sürüyor.
Tek bölümlük belgeselin en vurucu yanlarından biri, milyar dolarlık dev şirketlerin perde arkasını anlatması ve bunu lafla değil tanıklıkla yapması. Amazon, Adidas, Apple ve Unilever gibi şirketlerde yöneticilik yapmış ancak gördüklerini vicdanlarına kabul ettirememiş kişiler yaşadıklarını büyük bir açık yüreklilikle anlatıyor.
Alışveriş sitelerinin tüketicinin dikkatini çekmek için hangi renk kombinasyonlarının kullanılması gerektiğine kadar hesaplayan, gözünü para kazanma hırsı bürümüş devasa bir sektör bu.
Belgeselde konuşan eski yöneticiler, dev şirketlerin özellikle elektronik ürünlerde “birkaç yıl kullan, sonra at, yenisini al” alışkanlığını yerleştirmek için büyük çaba harcamakla kalmadığını, bunu sağlamak için o ürünlerin onarılmasını olanaksızlaştırmak için de uğraştığını anlatıyor.
Tüketicileri bu tuzaktan kurtarmak ve eskiyen ürünlerini onararak kullanmaya devam etmelerini sağlamak için “ifixit”sitesini kuran Kyle Wiens, ünlü dev markaların cihazların açılmasını, dolayısıyla tamirini engellemek için özel vidalar ürettiğini ya da yapışkan kullandığını söylüyor. Wiens yine çok ünlü marka bir kulaklığın, pilini özellikle değiştirilemeyecek şekilde yaptığını, böylece tüketicinin eskiyince yenisini almaya zorlandığını anlatıyor.
Ama tuzaklar ve kandırmaca bununla da sınırlı değil, dev şirketler tüketiciye şirin görünmek için çevre dostu oldukları imajını yerleştirmeye çalışıyor. Belgesele konuşan uzmanlar, tüketicinin geri dönüştürülebilir malzemelerden yapıldığını sanarak gönül rahatlığıyla aldığı ürünlerin belki de yüzde 90’ında aslında dönüşüme uygun malzeme kullanılmadığını anlatıyor.
Türkiye’de de mağazaları bulunan İsveç merkezli ünlü bir giyim markası belgesele konu olan şirketlerden biri. Söz konusu marka müşterilerinden geri dönüştürülmek amacıyla eski giysilerini getirmesini istiyor ve karşılığında alışverişte, örneğin yüzde 15 indirim sunuyor. Bu uygulamanın Türkiye’deki mağazalarda da yapıldığı biliniyor.
Müşteri eski giysilerinin çevreye zarar vermeden geri dönüştürüleceğini sanarak mağazaya teslim ediyor.
Peki sonra ne oluyor?
“Hemen Alın: Tüketim Tuzağı” belgeselinde eski giysilerin Gana gibi ülkelere gönderildiği anlatılıyor.
Peki Gana’da ne oluyor?
Görüntülere göre, geri dönüşüm yapılmadan hepsi denizin kenarına atılıyor ve sahil boyunca uzanan giysi dağları oluşuyor. Bu yolla Gana’ya çeşitli ülkelerden haftada 15 milyon giysi gönderildiği belirtiliyor.
Bitti mi?
Bitmedi, üstelik daha da kötüsü var.
Belgeselin üzerinde durduğu asıl tehlike elektronik ürünlerde. Geri dönüştürüleceği iddia edilen elektronik ürünler aslında çöpe atılıyor ve çevreye zehir saçıyor. Belgesele göre dünyada her gün 13 milyon cep telefonu resmen çöpe atılıyor.
1 saat 24 dakikalık belgesel, alışveriş sitelerinin tüketicileri satın almaya ikna etmek için kullandığı taktiklerin aslında sorunun en masum yönü olduğunu, çevre dostu görünen dev şirketlerin tüketicileri kandırarak günahlarına nasıl ortak ettiğini gayet somut ve çarpıcı şekilde ortaya koyuyor.
İyi ki dünyada hâlâ iyi ve vicdanlı insanlar var da onların sayesinde gerçekler gizli kalmıyor.