Moskova’da yayımlanan New Times dergisi Genel Yayın Yönetmeni Yevgeniya Albats’ın Rusya-Ukrayna savaşının değişik alanlardaki sonuçlarını değerlendirdiği yazının geniş özeti:
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 24 Şubat sabahı ülkesinin başlattığı “özel operasyon”un amaçlarını, Donbas halkını korumak, Ukrayna’yı silahtan ve Nazilerden arındırmak ve canice suç işleyenleri adaletin önüne çıkarmak olarak açıklamıştı. 1968 yılındaki Çekoslovakya ve 1979 yılındaki Afganistan işgallerinde olduğu gibi Sovyet geleneğini sürdüren Putin, “Donbas liderlerinin ricası üzerine özel askeri operasyon başlatmaya karar verdim” demiş ve Ukrayna topraklarını işgal etmek gibi bir niyetleri olmadığını söylemişti.
İki buçuk ay sonra Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov operasyonun ABD’nin pervasız genişlemesini ve hegemonyasını durdurmaya yönelik olduğunu açıkladı. Dört ay sonra ise Putin’i düzelterek, özel operasyonun coğrafi hedefinin artık değiştiğini, Donetsk ve Lugansk dışındaki kesimlere de yöneleceklerini söyledi. Ardından bir Rus general, Ukrayna’nın güneyinin kontrol altına alınmasının Moldova’nın Rusya tarafından desteklenen ayrılıkçı bölgesi Transdinyester’e geçişin yolunu açacağı konusunda esrarengiz bir açıklama yaptı. Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruşev ve Parlamento Başkanı Vyaçeslav Volodin’in açıklamalarıyla operasyonun nihai hedefleri daha da çoğaldı.
Ukrayna’nın silahtan arındırılması mı?
Savaşın başlamasından sonra geçen altı ayda Ukrayna daha önce sahip olmadığı on milyarlarca dolar değerinde Batı silahı aldı. ABD’nin sadece son gönderdiği hava savunma sistemleri ve yerden atılan füzelerin değeri 2.9 milyar dolar.
Ukrayna’nın Nazilerden arındırılması mı?
Rus gizli servisi dışında onları gören pek yok gibi. Eğer birileri Ukrayna’da Nazi gördüyse bile sayıları Moskova’daki Puşkin Meydanı’nda Adolf Hitler’in doğum gününü kutlayanlar kadardır.
Ukrayna’nın güneyindeki ve doğusundaki Rusça konuşulanları korumak mı?
Nüfusunun yüzde 89’u Rusça konuşan Mariupol’ün neredeyse tamamı yok edilirken mi korundular? Ya da halkın yüzde 95’inin Rusça konuştuğu (yoksa geçmiş zaman mı kullanmalı) Harkov haftalarca acımasızca bombalanır, insanlar ölürken mi korundular? Korumaya çalıştığın insanlardan ceset yığınları oluşturmak ilginç bir strateji!
Sonradan Putin ve sözcüsü Dmitriy Peskov, operasyonun amacı Donetsk ve Lugansk’ın 2014 öncesi sınırlarına kavuşması olarak açıkladı. Şu anda Rus birlikleri Lugansk’ın hemen hemen tamamını, Donetsk’in ise yüzde 60’ından azını kontrol ediyor. Cepheden gelen haberlere bakılırsa bu durum yakında değişecek gibi görünmüyor.
Böylece, ilk üç hedefe ulaşılamamış oldu. Peki, belki Doğu Avrupa’daki ABD hegemonyası zarar görmüş, NATO Rusya sınırlarından uzaklaşmış olabilir mi?
Pek öyle görünmüyor. Savaştan bir yıl önce, Şubat 2021’de NATO çatısı altında 4650 asker vardı, şimdi 40 bine yükseldi. Yakında 300 bine çıkacak. Askeri uzmanlar bunun “Soğuk Savaş” sonrası en büyük yığınak olduğunu söylüyor. Finlandiya ve İsveç’in katılımından sonra Rusya-NATO sınırının uzunluğu 1207’den 2575’e çıktı.
Kayıplar konusuna gelince…
Amerikan istihbaratına göre Rus ordusu ölü, yaralı ve tutsak olarak toplam 70-80 bin kayıp verdi. Ölü sayısının 15-20 bin arasında olduğu söyleniyor. (Afganistan savaşında 15 bin Sovyet askeri öldürülmüştü.) Kaybedilen tank ve zırhlı araç sayısı ise 3-4 bin civarında. (*)
Hassas silahların neredeyse hepsi kullanıldı, mikroçip ve yarı iletkenlerin yaptırım kapsamında olması nedeniyle yenileri üretilemiyor.
İnsan gücü anlamında durum daha da kötü. Ağır kayıplar nedeniyle “gönüllü seferberlik” uygulanıyor. 30-35 bin gönüllünün cepheye gönderilmek üzere eğitim kamplarında bulunduğu söyleniyor. Karabağ ve Güney Osetya’da barış gücü görevindeki askerler de cepheye gönderildi.
Washington Post’un araştırmacı gazetecileri Putin’in ilk amacının Ukrayna’nın tamamını işgal etmek olduğunu söylüyor.
Ama bu garip çünkü savaştan önceki senaryolarda Rusya’nın Ukrayna’nın sadece güneydoğusunu elinde tutabilmek için en az 100 bin askere ihtiyaç duyacağı belirtiliyordu. Bugün Ukrayna cephesinde 170 bin Rus askeri var ve kontrol edilen Ukrayna topraklarının yüzde 20’si. Yani Ukrayna’nın tamamını işgal edebilmek için gereken asker sayısı bir milyon civarında.
Operasyonun başlamasından önce Putin’le görüşen Moskova’daki kaynaklarım, Rus gizli servisinin Kiev’in hemen ele geçirilebileceği konusunda ona yanlış bilgi vermediğini söylüyor.
Kaynaklarıma göre savaşın başlamasından bir hafta önce Putin, savaşa karşı çıkan ve destekleyen değişik kişilerle görüşmüş. Gizli servisin ya da ordunun yanlış bilgi vermiş olması zayıf ihtimal ama belki Putin’in duymak istediklerini söylemişlerdir.
Kaynaklarım ayrıca Ukrayna’nın tamamını işgal etmek gibi bir planın hiçbir zaman olmadığını, amacın Volodomir Zelenski’yi yok etmek ya da ülkeyi terk etmesini sağlamak olduğunu belirtiyor. Gizli servise göre bu domino etkisi yaratacak ve belediye başkanları ve diğer yerel yöneticiler ya kaçacak ya da Rusya’ya bağlılık yemini edecekti. “Palyaço” Zelenski’nin kaçmaması, teslim olmaması ve barış için yalvarmaması Putin’e sürpriz oldu. Dünyanın Rusya gibi yönetildiğini sanmak Kremlin’i bir kez daha yarı yolda bıraktı.
Peki, Putin ne istiyor?
Rus siyasi elitinin tepesinde yer alan bir kaynağım, “Ukrayna’yı parçalamak” diyor. Bir başkası ise, “Bence Kremlin şu andaki statükoyu resmileştirmeye hazır” diye konuşuyor. Yani, Ukrayna topraklarının yüzde 20’si Rus ordusunun kontrolündeyken Putin’in barış görüşmelerine hazır olduğunu ima ediyor.
Bir başka kaynağım ise, “Eski bir KGB subayının devlet başkanı yapılması yanlıştı. Bu yanlış bir daha tekrarlanmayacak” dedi.
Değişik insanlara yönetici sınıfın savaşı destekleme oranını sordum. Aldığım yanıt yüzde 10-30 arasındaydı. O sınıfta yer alan binlerce değilse de yüzlerce kişi milyonlarca, milyarlarca dolarlarını ve Avrupa ülkelerindeki pahalı malikanelerini kaybetti. Eşler ve sevgililer, “Böyle bir Rusya’da yaşamak anlaşmamızda yoktur” diyerek ağıtlar yakıyor. ABD, İngiltere ve İsviçre’deki okullarda okuyan çocuklar Rusya’ya dönmek zorunda kaldı.
Rusya’da siyasi durumun nasıl gelişeceğini kimse tahmin edemiyor. Bazıları iktidara 2023 baharına kadar süre veriyor, bazıları ise rejimin en az 10 yıl daha ayakta durabilecek güçte olduğunu, 2024 seçimlerinde bir şeyin değişmeyeceğini söylüyor.
Ben o kadar emin değilim. Putin’in Rusya’da milyarlarca dolar kazanıp yurt dışında harcayan yönetici sınıfının bir kafeste yaşayıp ölmeyi kabulleneceğini sanmıyorum.
(*) Not: Bağımsız bir Rus medya kuruluşu açık kaynaklara dayanarak ağustos başı itibarıyla öldürülen Rus askeri sayısının beş bin civarında hesaplamıştı.