Batı’daki sinema sanayi şimdiye kadar 2. Dünya Savaşı ile ilgili herhalde yüzlerce hatta binlerce belgesel ve film üretmiştir.
Almanya’nın 1939 yılında Polonya’yı işgal etmesiyle başlayan ve altı yılda büyük bölümü sivil yaklaşık 75 milyon kişinin yaşamına mal olan bir savaşın bu kadar çok işlenmesi elbette doğal. Diğer yandan, bu aynı zamanda bilinen konuların bildik görüntüler eşliğinde defalarca tekrarlanması anlamına geliyor.
Ama Netflix’te kısa süre önce yayına giren “II. Dünya Savaşı: Ön Cepheden” belgeseli bu alanda en farklılardan ve en iyilerden biri olmaya aday.
Yönetmenliğini Rob Coldstream’in yaptığı John Boyega tarafından seslendirilen altı bölümlük dizi bilgi anlamında aslında herhangi bir yeni unsur içermiyor. Bu tür dizilerde görmeye alıştığımız savaşı, liderlerin kararlarını ve orduların hareketini analiz eden tarihçiler ve askeri uzmanlar da yok.
Fakat dizinin çok güçlü iki kozu var.
Bunlardan ilki, tamamıyla gerçek görüntülere dayanması. İkinci ise, bizzat savaşı yaşamış asker ya da sivillerle yapılan söyleşiler. Bu ikisinin birleşmesi ortaya müthiş etkileyici bir belgesel çıkarmış.
Örneğin, 1940 yılında cephede gördüğümüz bir asker ya da savaşın son günlerinde toplama kampında görüntülenen bir çocuk aniden bugünkü haliyle karşımıza çıkıyor ve o günleri anlatmaya başlıyor. Yapımcılar bu konuda herhangi bir ayrıma gitmemiş, dizi boyunca savaş günlerinde elinde silahla ya da bir tankın üstünde gördüğümüz Alman, İngiliz, ABD’li, Polonyalı ya da Japon askerlerle de konuşulmuş, İtalya’dan Fransa’ya savaşın dehşetini yaşamış sivillerle de.
CNN’in ekrana getirdiği 1. Körfez Savaşı “canlı yayınlanan ilk savaş” olarak televizyon tarihine geçtiyse de orada gördüklerimiz Amerikan gemilerinden füzelerin atılışı, Bağdat’ın bombalanması benzeri görüntülerle sınırlıydı.
Ama “II. Dünya Savaşı: Ön Cepheden” belgeselinde dev bir savaş gemisinin sulara gömülüş anı da var, Japon kamikaze uçaklarının Amerikan savaş gemilerine saldırısı da var, Müttefiklerin yanlış istihbarat sonucu aslında iki bin sivilin sığındığı İtalya’daki tarihi Monte Cassino Manastırı’nı taş üstünde taş bırakmayacak şekilde bombalamasının anbean görüntüleri de.
Böylece, yaklaşık 80 yıl önce yaşanmış bir savaş sanki canlı yayınlanıyor gibi evlerimize giriyor.
İlginç olan, birilerinin 2. Dünya Savaşı’nın neredeyse her anını filme çekmesi.
Anlattıklarını görüntülerle destekleyen belgeselde en çarpıcı bazı sahneler şunlar:
-ABD ordusuna teslim olmak istemeyen Japon sivillerin uçurumdan atlaması.
-Alman askerlerle birlikte olan Fransız kadınların Paris’in kurtuluşundan sonra yakalanarak sokakta saçlarının kazınması ve alınlarına gamalı haç çizilmesi.
-Reichstag’a Sovyet bayrağının çekilme anı.
-Alman askerlerinin Sovyet esirlere hayvan besler gibi ekmek atması.
Evet, belgesel belki yeni bir bilgi sunmuyor ama savaşı oturma odamızda seyrettirerek içine girmemizi sağlıyor.