Moscow Times gazetesinde Mark Galeotti imzasıyla yayınlanan yazının geniş özeti:
Her ne kadar Rusya giderek kişisel bir otoriter yönetime dönüşse de bu, politikanın tümüyle yok olduğu anlamına gelmiyor. Bu durumda hükümranı bir şekilde etkilemek için “saray politikaları” önem kazanıyor. Çar Vladimir’in sarayındaki en güçlü figürlerin bile oynaması gereken bir oyun bu.
Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruşev’in (fotoğrafta) hükümetin yayın organı Rossiyskaya gazetesine geçenlerde yaptığı açıklamalar da bunun kanıtı. Meslek hayatı KGB’de ve daha sonra onun yerini alan Federal Güvenlik Servisi’nde (FSB) geçen Patruşev Putin’in ulusal güvenlik danışmanı. Genelde reklamını yapmaktan kaçındığı için bu kadar kapsamlı açıklamalar hem önemli hem de sıra dışı.
Kendisi gerçekten şahinin de şahini. Putin’i daha da aşırı uçlara sürüklediği, onun Rusya’nın tarihsel misyonuyla ilgili hırslarını ve Batı komplolarına ilişkin paranoyasını körüklediği için geçmişte kendisini “Rusya’nın en tehlikeli adamı” olarak nitelemiştim. Bu yönüyle Patruşev “Siloviki”lerin yani güvenlikle ilgili kuruluşların (İçişleri Bakanlığı, gizli servis ve ordu) hem önde gelen bir sözcüsü hem de en milliyetçisi.
Son röportajını birçok yönden “Silovik manifestosu” olarak görmek mümkün. Öyle bir kıyamet resmi çiziyor ki, dünyayı vasallara ve düşmanlara bölmüş ABD sanki Rusya’ya, egemenliğinden, kültüründen ve bağımsız politikalarından vazgeçmek istemediği için tavır alıyor.
Patruşev’in müthiş yaratıcı dünyasına göre Washington, Ukrayna’yı kendi vekili olmaya zorluyor, Nazileri cesaretlendiriyor ve genel olarak Rusya’nın hegemonyasına direnme iradesini kırmak için Avrupa’nın da desteğiyle mücadele ediyor.
Rossiyskaya gazetesinin tirajı çok yüksek olmasa da Patruşev’in sözleri diğer haber mecralarında da aktarıldı. Bu röportajın sadece tek bir kişiye, Putin’e yönelik olduğunu sonucuna varmamak zor. Ne de olsa “Silovikilerin” mücadele etmesi gereken birkaç iç cephe var.
Her şeyden önce, bu hâlâ “özel bir askeri operasyon” mu? Çatışmayı tırmandırmak için terminolojiyi değiştirip değiştirmeme konusunda perde arkasında tartışma var. Çünkü resmi olarak bu bir savaş kabul edilirse, yedekler için seferberlik ilan edilmesi ve bir yıllık hizmetleri sona erdiğinde askerlerin silah altında tutulması da dahil yeni seçenekler gündeme gelecek. Savaşın sıkıntılarından biri insan gücü eksikliği olduğu için bu seçenek çekici. Ama bunun aynı zamanda operasyonun ilk aşamasının başarısızlığının itirafı olacağını düşünenler var. Ayrıca, Savunma Bakanlığı yetkilileri dahil bazıları da bu durumun imzalanabilecek bir barış anlaşmasının kapsamını kısıtlamasından endişe ediyor.
Savaş başladığında birçok “Siloviki” ekonominin millileştirilmesini ve askerileştirilmesini istemişti. Bu talebe başarıyla karşı koyan hükümetteki teknokratlar hâlâ ekonomideki kararları alan kişiler.
Patruşev ise, Rusya’nın kendine has özellikleri dikkate alınmadan piyasa mekanizmalarına olan inancını bırakması gerektiğini savunarak bu cepheyi yeniden açıyor. Bunun yerine, Rusya’nın devletin ihtiyaçları tarafından yönlendirilen kendi ekonomisini yaratabileceğini savunuyor. Bütün bunlar Sovyet ekonomisini çağrıştırıyor.
Gerçekten de, Sovyet sisteminin her zaman bir savaş zamanı ekonomisi olması gibi, “Silovik manifesto’nun özü de bu: Batı ile kültürel, politik ve bazen askeri bir sonsuz savaşa bağlı, mutlak disiplin talep eden bir Rusya ve hem toplumun hem de ekonominin seferber edilmesi.
Bu, Rusya, Ukrayna ve hepimiz için korkunç bir gelecek. Bununla birlikte, Patruşev Putin’in en yakın ideolojik müttefiki olsa da, davasını tartışmak zorunda kalması ve hatta bunu özel konuşmalar yerine halka açık bir röportaj aracılığıyla yapması bizler için biraz teselli olabilir. Mantık bize, savaşın devam etmesi halinde, Rusya’nın “Sovyetleşmesi”, hatta “Kuzey Koreleşmesi” için yapılan baskılara direnmenin zorlaşacağını söylüyor.