Rusya’daki siyasi süreçlerle ilgili analizler yapan düşünce kuruluşu R. Politik’in kurucusu Tatyana Stanovaya’nın Moscow Times gazetesinde yayımlanan yazısının özeti:
Gözlemciler yıllardır Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in hangi ölümcül hastalıktan muzdarip olduğu konusunda spekülasyon yapıyor.
Ama son aylarda bu konudaki polemik iyice çoğaldı. Pankreas kanseri mi, tiroit kanseri mi, kan kanseri mi yoksa uzun süredir devam eden sırt sorunları mı?
Doğru olsa da olmasa da bu söylentiler herkesi Putin sonrasını ciddi olarak düşünmeye itti.
Muhalefet Putin’in ayrılmasının rejiminin çöküşü olacağına ve yeni bir reform sürecinin başlayacağına inanıyor. Muhafazakârlar ise vidaları iyice sıkmak için bir fırsat doğacağını düşünüyor.
Öyle ya da böyle Putin sonrasının nasıl olacağı ve yerine kimin geleceği konusunda derin bir belirsizlik var. Rusya Anayasası, devlet başkanının görevdeyken hayatını kaybetmesi halinde ne yapılacağına açıklık getirmiyor. Sadece başkanın görevini sürdüremeyecek sağlık sorunlarına değiniyor. Bu da aslında başkanın istifa etmesi halinde uygulanacak süreçle aynı.
Şu anda asıl önemli olan hazırlık meselesi: Yani Putin’in ayrılışı ani ve beklenmedik bir anda mı gerçekleşecek yoksa halefini belirleyecek zaman bulabilecek mi? Eğer halef önceden belli olursa yönetimdeki elit kesimin manevra yapabilme alanı daralacak. Ne kadar çok zaman olursa iktidarı devretme süreci de o kadar iyi yönetilebilecek. Eğer Putin’e destek istikrarlı şekilde devam ederse kendisinin ve halefinin bol miktarda siyasi sermayesi olacak. “Putinizm ideolojisi” şu ana kadar istikrarlı bir rejim kurulmasını sağladı.
Ancak, eğer Putin görevinden aniden ve bir halef seçemeden ayrılırsa işler öngörülemez bir hal alacak. Bir sürü faktör Putin’in kontrolü dışına çıkacak ve elit kesimin rolü önemli ölçüde artacak.
Anayasaya göre, devlet başkanının görevini sürdüremeyecek durumda olması halinde yerini vekaleten başbakan alıyor. Ancak başkan vekilinin yetkileri sınırlı: Örneğin parlamentoyu feshedemiyor, referandum kararı alamıyor ya da anayasada değişiklik öneremiyor.
“Başkan vekili” statüsü potansiyel halef için ideal bir başlama noktası görünüyor ki zaten çok sayıda gözlemci iktidarın devredilmesi sürecinin yeni bir başbakan atanmasıyla başlayacağını düşünüyor.
Putin’in, bütün hünerlerine rağmen Başbakan Mihail Mişustin’i halef olarak görme ihtimali zayıf. Çünkü hem Putin’e yeterince yakın değil hem de siyasi bir teknokrattan fazlası olmayı başaramadı. Eğer Putin’e yarın bir şey olsa ve Mişustin başkanlığa vekalet etmeye başlasa bile bu onu başkanlık seçimlerinde otomatikman en şanslı aday yapmaz. (Putin tarafından halef gösterilmediği için)
Aslına bakarsanız Mişustin hazırlık yapmadan aniden başkanlığa vekalet etmeye başlarsa çok zor bir duruma düşer. Çünkü, başkanlık yönetimindeki bürokratlara bağımlı olur, kendi başına siyasi kararlar almaya ya da hükümette değişiklik yapmaya kalkarsa çelişki ve çatışma çıkar.
Anayasaya göre, devlet başkanının hayatını kaybetmesi durumunda Senato’nun 14 gün içinde seçim kararı alması gerekiyor. Seçimin de başkanın yetkilerinin sona ermesinden sonraki ilk üç ay içinde yapılması gerekiyor. Senato’nun seçim kararı alamaması durumda görev Merkez Seçim Komisyonu’na düşüyor.
Eğer seçime adı açıklanmış bir halef olmadan gidilirse güvenlikle ilgili kuruluşlar, büyük devlet işletmelerinin başındakiler, iktidar partisi Birleşik Rusya’nın yöneticileriyle Putin’in yakın danışmanları ve dostlarından oluşan elit kesimin süreçteki rolü artar. Büyük bir çekişme başlar ve elitlerin ortak bir halef üzerinde anlaşıp anlaşamaması temel soru haline gelir.
Böyle bir durumda uzlaşma sağlanıp sağlanamaması bir sürü faktöre ama her şeyden önce Putinizm’in o andaki gücüne bağlı olur. Şu anda hükümetin desteğinin çok yüksek olduğu ve muhalefetin sessizleştirildiği ortamda elitlerin bir aday üzerinde uzlaşması ya da elit kesimin bir bölümünün kendi adayını dayatması olasılığı yüksek görünüyor.
“Soliviki” olarak adlandırılan savunma ve içişleri bakanlıklarıyla gizli servisten oluşan muhafazakar kanadın ipleri eline alması beklenebilir. Bu da yeni rejimin daha vahşi, daha şahin, daha baskıcı ve daha uzlaşmaz olması anlamına gelir. Beğenin ya da beğenmeyin, böyle bir dünya görüşü, şu andaki kamuoyunun beklentilerine reformlar ya da modernleşmeden çok daha uygun olur.
Ama eğer Putin savaş yanlısı kesimin gücünün azaldığı, ekonomik sıkıntılar nedeniyle halktaki memnuniyetsizliğin arttığı bir dönemde ayrılırsa “siloviki” kesimin hareket alanı daralır, modernleşme yanlılarıyla büyük iş adamlarının sesi daha çok çıkar. Böyle bir durumda ise halef belirleme çok daha karmaşık bir sürece dönüşür.
Öyle ya da böyle mesele siyasi ana akımın o anda ne kadar güçlü olacağına bağlı. Batı ve liberalizm karşıtları şu andaki gibi ipleri elinde tutarsa statüko devam eder ya da vidalar biraz daha sıkılır. Ama siyasi ve ekonomik yönden işler karışır, halktaki memnuniyetsizlik artar, muhalefet ayağa kalkmayı başarır ve Putinizm çürümeye başlarsa Rusya’nın zayıf da olsa reformcu bir başkan seçme olasılığı güçlenir.
Kısacası, şu andaki siyasi ortama bakarak Putin ne kadar erken ayrılırsa muhafazakâr kesimin kazanma ve rövanşı alma şansının büyüyeceği söylenebilir.