İlhan İlmenöz
Bugünkü zaman yolculuğumuz yaklaşık 2000 yıl önceki Adıyaman Kahta yöresine daha doğrusu Nemrut Dağı’nın zirvesine olacak. MÖ 98- MÖ 34 yılları arasında yaşamış Kommagene Kralı I.Antiochos’un Nemrut Dağı’nın tepesinde kendisi için yaptırdığı anıtsal mezara ve devasa tanrı heykellerine gideceğiz.
Yunanca “Genler Topluluğu” anlamına gelen Kommagene, Antik Çağ’da Grek ve Pers uygarlıklarının inanç, kültür ve geleneklerini birleştiren ve bugünkü Gaziantep, Adıyaman, Kahramanmaraş illeri çevresinde kurulmuş bir krallıktı.
Büyük İskender’in soyundan gelen Prenses Laodike ve soyu Perslere dayanan Kral I. Mithridates’in oğlu olan I. Antiochos Theos, Kommagene Krallığı’nın en ünlü ve en görkemli hükümdarı. İki kültürü de içeren bir eğitim alarak büyüyen Antiochos, bir tarafında Pers İmparatorluğu, diğer tarafında Helenistik Yunan toplumu ile iki kültürden de çokça beslenmiş.
Nemrut Dağı’nın tepesine bir tapınak inşa ettiren I. Antiochos, daha sonra buraya tanrıları simgeleyen ve uzunluğu 10 metreye kadar ulaşabilen dev heykeller koydurtmuş. Antiochos kendi heykelinin yanı sıra Bereket tanrıçası Fortuna, Zeus, Apollon ve Herkül heykellerini de yan yana dizdirmiş. Kral kendi heykelini tanrı heykellerinin yanına yaptırarak onlara tapınan insanların duasını almayı da amaçlamış.
Yaklaşık 2150 metre yüksekliğinde olan ve krallıkta doğan güneşi ilk gören yer olan Nemrut Dağı’nın doğu terasında yüksekliği 10 metreye varan tahtlar üzerinde sıralar halinde oturmuş dev kral ve tanrı heykellerin yüzleri güneşe doğru bakmaktadır. Buradaki heykeller, Kommagene krallığını çevreleyen farklı kültürlerin ve dinlerin bir sentezi gibidir. Pers ve Yunan tanrıları karışmıştır.
Batı terası, doğu terasının simetriği olarak yapılmıştır. Doğu terasta olduğu gibi tahtlarında oturan dev tanrı heykelleri ile birlikte Kommagene Kralı I. Antiochos’un heykeli ve tanrılarla tokalaşma kabartmaları yer alır. Heykellerden aslan ve kartal, koruyucu hayvan heykelleri olarak biliniyor. Ormanların kralı aslan yeryüzündeki gücü, tanrıların habercisi kartal ise göklerin gücünü temsil ediyor.
Nemrut Dağı”nda bulunan devasa boyuttaki kafa heykellerinin farklı dinleri ve kültürleri bir araya getirmek amacıyla dikildiği düşünülüyor. Bu doğrultuda Antiochos Theos; Zeus ve Ahura Mazda’nın eşit gösterildiği Nemrut Dağı merkezli, Yunan ve Pers dinlerinin bir sentezi olan din ve panteon meydana getirmeye çalışmıştır. Kral Antiochos’un tanrılara olan saygısını ifade etmek ederken bölgeyi de bir din merkezi haline getirmek istediği anlaşılıyor.
Doğu ve batı teraslarında yer alan tanrı heykellerinin kaidelerinin arkasında, Antiochos’un vasiyetnamesini içeren Grek harfleriyle kazınmış olan bir de yazıt bulunur.
Dağın tepesinde Antiochus için yapılan ve “tümülüs” olarak da bilinen piramit mezar ise 50 metre yüksekliğinde ve 150 metre çapında olup bu yükselti çakıl taşları yığılarak oluşturulmuş. Ancak bu mezarın içine henüz girilebilmiş değil ve içinde ne olduğu da bilinmiyor. O yüzden gizemi hâlâ devam ediyor. O günkü teknoloji ile bu kadar yüksek bir yere bu “tümülüs”ün ve devasa heykellerin yapılabilmiş olması gerçekten hayret verici…
Adıyaman merkeze 87 kilometre uzaklıkta olan ve “tanrıların tahtı” olarak bilinen Nemrut Dağı”na Kahta ilçesinden de yaklaşık 45-50 dakika süren bir minibüs yolculuğu ile ulaşabilirsiniz. Zirvedeki anıtsal mezarı ve devasa heykelleri görmek için ise yaklaşık yarım saat ile 1 saat arası değişen bir tırmanma yürüyüşü yapmanız gerekiyor. Eskiden katırlarla ulaşılan zirveye artık kütüklerden yapılan ahşap merdivenlerden oluşan bir yolla çıkabilirsiniz. Yukarıya çıkamayanlar için aşağıda araç ulaşım noktasında çay-kahve içilecek bir tesis de var.
Burada güneşin doğuşunu ya da batışını izlemek inanılmaz harika bir deneyim. Kesinlikle tavsiye ederim. Zirve yolculuğu biraz zor ve zahmetli olsa da zirveye ulaşıp o harika manzara ve heykellerle karşılaşınca tüm yorgunluğunuz geçiyor.
Vasiyetinde, “Buraya gelen yerli ve yabancı bütün ahaliyi büyük bir ihtimamla karşılamalı ve bir araya gelen cemaate herkesin eşit derecede keyif alacağı bir şölen hazırlamalıdır. Öyle ki, her bir kimse, kutsal günlerde kafi miktarda yiyecek içecek alabilmek için, gözetildiği hissine kapılmaksızın şölenin keyfini çıkarsın ve dilediği köşede, istediği kadar yiyip içsin” diyen kral Antiochos şerefine kadeh kaldırmak müthiş bir keyif. Zirveye çıkarken şarap götürmeyi unutmayın.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde kültürel bir varlık olarak yerini alan bu kültürel hazineyi henüz görmediyseniz yapılacak işler, gezilecek yerler listesine eklemenizi öneririm.
Başka bir zaman yolculuğunda görüşmek üzere…