İnan Özbek
Filin yanına götürülen bir grup körden hayvanı tarif etmeleri istenince, her biri dokunduğu tek bir parçasını onun bütünü sanarak, “fil işte böyle bir şeydir” demiş.
Ülkemizde, farklı toplum kesimlerinin ekonomik sorunları algılama biçimleri de, körlerin fili tarif etmelerini andırmakta.
Ekonomide yolunda gitmeyen bir şeyler olduğu konusunda hemen herkes hemfikir olsa da, her bir toplumsal kesim ekonomik tabloya bulunduğu yerden baktığı için resmin bütününü göremeyerek görebildiği bir parçasını, tüm bir ekonomi sanmakta ve “böyle bir şeydir” demekte.
Siyasal iktidarın temsilcileri ve iktidar destekçileri, pozitif büyüme rakamlarını, ayrıca toplam talepteki yüksekliği ve piyasalarda süregiden canlılığı baz alarak, ekonomik gidişatın o kadar da kötü olmadığını, yüksek enflasyon başta olmak üzere makro sorunların geçici olduğunu ve zamanla işlerin yoluna gireceğini söylemekte.
Muhalefet sözcüleri ve muhalefeti destekleyen kesimler ise; büyümenin toplumsal refahı arttırmadığını, tersine refah seviyesinin sürekli düştüğünü, bu durumun literatürde ‘fakirleştiren büyüme’ denilen olguya tekabül ettiğini, toplumun önemli bir kısmı için yaşamı çok zorlaştıran yüksek enflasyon başta gelmek üzere, makro sorunların ağır ve çok boyutlu olduklarını dile getirmekte.
Gelirleri yüksek enflasyona ayak uyduramayan, dolayısıyla da fiilen yoksullaşan sabit ve dar gelirli geniş kesimler, özellikle enflasyon olgusunda somutlaşan makro sorunları derinden hissetmekte oldukları için, çok haklı bir biçimde şikayet etmektedirler.
İş insanlarının bir kısmı, özellikle de reel sektör temsilcileri, döviz kurlarındaki istikrarsızlıktan ve hızla artan fiyatlardan ötürü kaygılı ve şikayetçiyken, ağırlıklı olarak ihracata dönük faaliyet gösteren şirketler bu konularda pek kaygı duymamakta.
Yüksek enflasyonun, gayrimenkul ve öteki varlıkların değerlerini çok arttırması sebebiyle, bu varlıkların sahipleri, söz konusu değer artışları enflasyondan dolayı reel değil de nominal olsa, öteki deyişle aslında bir fiyat yanılsaması yaşıyor olsalar da, servetlerinin arttığını düşünerek, mevcut ekonomik tabloyu çok daha iyimser bir bakışla değerlendirmekteler.
Üst gelir gruplarına mensup bireyler de, tasarruf yapma imkanları bulunduğu ve tasarruflarını döviz başta olmak üzere çeşitli finansal araçlara yatırarak, yüksek enflasyondan korunabildikleri içindir ki, ekonomik depremi çok hafif hissetmektedirler.
Farklı toplum kesimlerinin, ekonomik olguları başka başka açılardan görmeleri ve kendi gerçeklerine göre değerlendirmeleri normal olsa da, toplumun tümünü ilgilendiren kararları vermek durumunda olan ilgili otoritelerin, tek tek ağaçlara bakmaktan vazgeçip bütün bir ormanı görmeye çalışmaları, çözüm üretme sürecinde oldukça değerli katkılar sunacaktır.