Rusya’da cezaevinde bulunan muhalif lider Aleksey Navalnıy’ın hayatını kaybetmesinden kısa süre sonra eski Dünya Satranç Şampiyonu Garri (Garik) Kasparov da “terörist” ilan edilen muhalifler arasına katıldı.
Rusya Mali İzleme Servisi’nin (Rosfinmonitoring) internet sayfasında bulunan terörist ve aşırılıkçılar listesine son olarak, uzun süredir yurt dışında yaşayan Kasparov da eklendi.
Toplumun sadece küçük bir kesimi tarafından desteklenen Navalnıy gibi Kasparov’un da, hele hele ülke dışından iktidarı tehdit edebilecek bir muhalif olduğunu ileri sürmek çok zor. Ama Rusya’daki sistem zaten muhalefetin ciddi bir tehdide dönüşmeden bastırılması üzerine kurulu.
“Büyükusta” Kasparov, muhalefete soyunmaya kalkınca başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemişti. (*)
Rus gazeteci Maşa Gessen, 1985-2000 döneminde dünya satranç şampiyonu olan Bakü doğumlu Ermeni asıllı Rusya vatandaşı Kasparov’un yaşadıklarını, Türkçeye de çevrilen, Rusya’da yasaklanan “Putin: Yüzü Olmayan Adam” başlıklı kitabında şöyle anlatıyor:
“Görünürde Kasparov bir muhalefet hareketini başlatabilmek için gereken her unsura sahipti: Herkes tarafından tanınan, saygı duyulan, zeki, inatçı, kararlı; konuşma yeteneği, çok parası ve-artık satrancı bıraktığı için-bolca zamanı olan bir adamdı. 2005 yılının bahar aylarında Kasparov Putin yönetimine karşı toplumu harekete geçirebilmek için “Birleşik Halk Cephesi” adıyla bir muhalefet hareketi başlatmak amacıyla yola çıktı. Mücadelesinin zorluklarla dolu olduğunu kuşkusuz o da biliyordu ama karşılaşabileceği engellerin boyutu herhalde tahmin ettiğinin de ötesindeydi. Taşrada başlattığı kampanyasında çoğu zaman konuşacak salon bulamadı, bulabildiğinde kafasına yumurta hatta satranç tahtası atıldı, her gittiği yerde takip edildi, gazeteci görünümlü sivil polislerin kışkırtıcı sorularına hedef oldu, özel uçağına iniş izni alamadı, rezervasyon yaptırdığı otelde kalmasına engel olundu, kısacası halkla bir araya gelmemesi için her şey yapıldı.
Emirler Moskova’dan mı geliyordu, yoksa yerel yetkililer “kraldan çok kralcı” mı davranıyordu bilinmez ama sonunda yel değirmenine savaş açtığını düşünmüş olmalı ki gezisine son vermek zorunda kaldı. Zaten devam etse bile, merkez medyanın kara listesinde bulunduğu için, gittiği yerlerde sayıları yüzlerle ifade edilebilecek küçük topluluklara ulaşabilecekti sadece.
Yine de, 2007 yılında başkanlık seçimlerine katılma kararı aldı ama aday olabilmek için destekçileriyle birlikte yapması gereken toplantıya salon bulamayınca mecburen yarıştan çekildi. Sonra zaman zaman muhalefetin değişik gösterilerine katılsa da, Putin’in Hitler benzeri bir diktatör olduğunu iddia eden sansasyonel sözleri ve Kırım’ın ilhak edilmesi, Suriye’deki operasyonun başlaması ya da Amerikan başkanlık seçimleriyle ilgili yaptığı “aykırı” açıklamalar hep boşlukta kaldı, hiçbir zaman geniş kitlelere ulaşamadı.
Gazeteci Gessen, Kasparov’un hüsranla sonuçlanan Putin’i devirme macerasını ilginç bir tespitle özetliyor: “Demokrasi kurumları paramparça olmuşken, onları savunmak için organize olmak imkânsızdı çünkü bunun için çok geç kalınmıştı.”
(*) Vladimir Vladimiroviç Putin: Rusya’yı Ayağa Kaldıran Lider. Cenk Başlamış-Okay Deprem, Doğan Kitap, İstanbul 2018