Aydın Sezer
Hafta içinde Vladimir Jirinovski’nin ağır hasta olduğunu, hatta bir ara öldü söylentileri bile çıktığını duyunca Mavi Düş (*) kitabımda yer verdiğim aşağıdaki satırları hatırladım:
Bugün, Rusya’nın aşırı sağcı Liberal Demokrat Parti lideri olarak ünlenen Vladimir Jirinovski’nin de 1960’ların sonlarında Bandırma’da kurulmakta olan tesiste tercümanlık yaptığı dönemde Anadolu’daki Sovyet mühendis ve uzmanlarının sayısı net olarak bilinemiyor.
Yıllar sonra yayımladığı anı kitabında, SSCB döneminde 1969 yılında Dış Ekonomik İlişkiler Komitesi aracılığıyla tercüman sıfatıyla Türkiye’de yaşadığını belirten Jirinovski, ilk önce Ankara ve İstanbul’u gezip dolaştığını ve daha sonra Bandırma’ya yerleşerek keyifli bir hayat sürdüğünü anlatıyor.
Jirinovski, anılarında; boş zamanlarda çocuk ve gençlerle irtibat kurduğunu ve üniversitede öğrendiği Türkçeyi pratikte geliştirmeye çalıştığını belirterek şunlar anlatıyor:
“… Gençlerle olan samimi dostluk ilişkilerim ve sık sık Amerikan askeri birliği yakınlığında bulunmam, Türk istihbaratçılarınca casusluk şeklinde algılanmış. Gözaltına alınarak komünist propagandası yapma suçundan yargılandım. Ellerindeki tek delil ise, gençlere Sovyet rozetleri dağıtmamdı. Bandırma Emniyet müdürü zaten 30 yıllık görevi boyunca bir tek casus bile yakalamadan emekliye ayrılacağının üzüntüsünü yaşadığı bir dönemde beni yakaladıkları için duyduğu mutluluğu bana açıkça itiraf etmişti. Sovyetler Birliği Konsolosluğu’nun müdahalesi sayesinde mahkeme yapılmasına rağmen 20 yıllık hapis cezasından kurtuldum.”
Jirinovski Bandırma’da gözaltında bulunduğu günlerde de sanki tatildeymiş gibi keyifli bir hayat yaşadığını; kahvaltı, öğle ve akşam yemeklerinin kendisi için restorandan getirildiğini anlatarak şöyle devam ediyor: “Benimle aynı koğuşta adam öldürme, uyuşturucu ticareti, hırsızlık ve trafik kurallarını ihlal suçlarından 4 tutuklu daha bulunuyordu. Bunları ilk günden itibaren kendi idarem altına alarak üst yataklara kovdum.”
Hayatındaki ilk darbeyi 17 günlük hapis cezası dolayısıyla Moskova’ya geri gönderilmekle yaşadığını belirten Jirinovski, Türkiye’de kaldığı 8 aylık dönemde kazandığı parayla Zaporojets marka bir Rus otomobili satın aldığını, Türkiye’deki görev süresinin 1-2 ay daha uzun sürmesi durumunda daha iyi bir araba alabileceğini, ancak bu şansını kullanamadığını da belirtiyor.
Kitapta toplam 12 sayfa yer tutan Türkiye anılarında, 1969 yılında İstanbul ve Ankara’daki gençlik hayatına da geniş yer ayıran Jirinovski, “Büyük kentlerde genç erkekler, kızlarla tanışamamanın sıkıntısını yaşıyorlardı. Kırsal kesimlerde ise gençler, ebeveynlerinin önerdiği kızlarla evleniyordu. Hayatımda ilk kez İstanbul’da bir genelev gördüm. Tüm bunlar o dönemdeki Sovyet yaşamımıza aykırı şeylerdi” diyor.
Jirinovski geçen yıllarda Moskova’da açtığı bir davayla Türkiye’de hapiste geçen 17 gün için tazminat talebinde bulunmuştu…
(*) Mavi Düş, Aydın Sezer. Doğal Kitap, 2011 İstanbul.