Türkiye’de son zamanlarda herkesi ilgilendiren teğmenlerimiz konusundaki düşüncelerimi bazı gerçekler ışığında paylaşmak istiyorum.
Fikirlerden çok bilgilerin tartışılmasını daha doğru buluyorum…
Anayasa, bir devletin kuruluş belgesi ve hukuki çatısıdır. Devletin temel yapısını, kurumlarını, işleyişini, yetki ve görevlerini ve bireylerin haklarını belirleyen en üst hukuk normudur. Dünyada birçok ülke ya laikliği cumhuriyet tanımı içerisine almıştır ya da farklı düzenlemelerle uygulamaya koymuştur. Türkiye’de Anayasa’nın 1. maddesi “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir” şeklindedir.
Türkiye Anayasası’nın 2. maddesi, Cumhuriyetin tanımını açıkça yapar: “Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.” 4. madde ise, bu tanımın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez olduğunu vurgular.
Özetle, Türkiye’de Cumhuriyetin tanımı bellidir. Anayasa’ya göre laiklik Cumhuriyetin ayrılmaz bir parçasıdır. Devleti dini esaslara göre yönetmek isteyenler bunu Türkiye Devleti’ni yıkmadan yapamaz.
Benzer şekilde Fransa Anayasası’nın 1. Maddesi: “La France est une République indivisible, laïque, démocratique et sociale. Elle assure l’égalité devant la loi de tous les citoyens sans distinction d’origine, de race ou de religion. Elle respecte toutes les croyances.”
Yani: “Fransa, bölünmez, laik, demokratik ve sosyal bir Cumhuriyettir. Köken, ırk veya din ayrımı gözetmeksizin tüm vatandaşların yasa önünde eşitliğini sağlar. Tüm inançlara saygı gösterir.”
Şimdi gelelim teğmenlerimize…
Milli Savunma Bakanlığı açıklamasında, törende 2023’te kaldırılan eski bir metni okumak isteyen bazı öğrencilerin 7 kez başvurduğunu, ancak bunun mümkün olmadığının kendilerine defalarca iletildiğini belirtti.
Eski ve yeni metin arasındaki temel fark laiklik vurgusu. Yeni metinde Cumhuriyet vurgusu korunuyor. Cumhuriyet tanımı Anayasa’da net olduğu için laiklik, Cumhuriyet tanımının içinde zaten var.
Burada asıl mesele, teğmenlerin laiklik vurgusunun kaldırılmasından duydukları rahatsızlık. Ancak bu rahatsızlık, Anayasal gerçekler ışığında yanlış bir algıdan kaynaklanıyor.
Bu noktada komutanların veya öğretmenlerin teğmenlere şunu sormaları gerekirdi: “Gençler, sizi yeni yeminde rahatsız eden nedir?” Onlar da muhtemelen laiklik vurgusunun kaldırılmasını dile getireceklerdi.
O zaman şu bilgi verilebilirdi: “Laiklik zaten Cumhuriyet tanımının içinde. Endişelenmenize gerek yok.” Böyle bir iletişim kurulsaydı mesele büyümezdi. Ancak muhtemel bir iletişim eksikliği, bu olayın temel kaynağı oldu.
Ahmet Hakan TV programında, laiklik vurgusunun kaldırılmasının doğru olduğunu, geçmişte laiklik adına darbeler yapıldığını söyledi. Ancak 28 Şubat döneminde kullanılan metinde de laiklik vurgusu yoktu. Yanlış bir ilişkilendirme bu.
Yeminin içerisinde Cumhuriyet geçtiği sürece, askerin görevi, Devleti, Cumhuriyeti korumaktır, öyle de olmak zorundadır, Anayasa’nın 1. Maddesi, “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir” der. Cumhuriyetin ne olduğu da Anayasa’da belirlenmiştir.
Teğmenlerimiz 7 kez taleplerini iletmiş. Bu, hatalarının olmadığını göstermiyor ama iletişim eksikliğinin daha büyük bir problem olduğunu ortaya koyuyor. Onlarla oturulup konu detaylıca konuşulabilirdi.
Cumhuriyetin temel ilkeleriyle ilgili bu kadar hassas vatan evlatlarımız olması sevindirici. Ancak Cumhuriyet tanımını tam öğrenmeden mezun olmaları düşündürücü. Bu, okulun çözmesi gereken bir problem.
Ben teğmenlere ceza vermezdim. Çünkü bu mesele bir itaatsizlikten ziyade eksik bilgi meselesi. Bu eksikliğin sorumlusu öğrenciler değil, eğitim sistemidir.
Tabii bu olay, yukarıda yazdığım şekilde gelişmemiş olabilir. Yazımın başında dediğim gibi, bu yazıyı fikirler ve tezler değil, bilgiler üzerinden inşa etmek istedim
Ancak bu olay değerli İlber Hocamızın dediği gibi, eline kılıç alıp, camiye çıkan devlet görevlisine karşı bu ülkede kılıcı gerçekte kimlerin tutması gerektiğini göstermek üzere yapılmış duygusal bir fikri hareket de olabilir.
Genç olsam bu veya başka bir konuda fikir ve bilgi çatışması ben de yaşardım. Bu yaşımda olsam yapmam. Teğmenlerimizi hoş görmek lazım. Çok gençler ve önlerinde daha kocaman bir hayat var. Aksi de zaten vicdanları yaralar.