Mentor
Bu akşam Fenerbahçe Erkek Basketbol takımının maçı var ama “maç kiminle” sorusunun cevabı yok, asla da olmayacak. Ülkede Fenerbahçe ayarında bir sportif organizasyon yok, o yüzden Fenerbahçe’nin rakipleri “kolektif Fenerbahçeli”. Onları tarif etmek için “Bukalemunspor” diyorlar ki haklılar. Örneğin bu akşam Fenerbahçe’nin rakibi kim? Anadolu Efes mi? Yoksa Ergin Ataman’ın her fırsatta, “Onların taraftarı varsa bizim de Ultra Aslanımız var” dediği Galatasaray mı? Belki de Fenerbahçe ile rekabet eden devlettir, milyonlarca lirayı devlet bankaları Fenerbahçe’ye rakip olmak için harcamıyor mu?
Fenerbahçe her branşta, üstelik yarışmacı olarak var; ne devlete ne Fetö’ye eyvallah diyor. Bu da rakiplerinde çaresizlik duygusu yaratıp “ortak düşman Fenerbahçe” paydasında birleşiyorlar. Ben böyle çaresiz olsam utanırdım ama Türk sporu utanma duygusunu çoktan kaybetti. Fenerbahçe’ye rakip olmak için federasyonlar kuruluyor.
İşte bu yüzden bu Fenerbahçe’nin haini çoktur medyada, spor yönetiminde veya herhangi spor ilişkili bir yerde bir şey olabilmek için Fenerbahçe’ye ihanet etmek şarttır ve örnekleri çoktur.
Fenerbahçe herkesin rakibidir ve bu durum rakiplerini her gün biraz daha çürütüyor.
Bu akşam için ben bir şey yazmayayım. Aşağıda yazısını alıntıladığım Mehmet Demirkol zamanında sormuştu, belki Ergin Ataman ona dava açmak ister diye ben de yazıyorum. Daha önce de yazmıştım, cevapsız kaldı, sanırım sonsuza kadar da cevapsız kalacak çünkü cevapların söylenebilir olduğunu sanmıyorum.
Efes’ten açıklama bekliyorum*
İtiraf ediyorum, Efes Pilsen’e karşı bir marka bağlılığım (brand loyalty) bağlılığım var. Yani hiçbir mantıklı sebep olmaksızın takım tutar gibi bir markayı tutma aidiyet hissetme hali bende Efes’e karşı mevcut. Hepimizin vardır böyle takıntıları. Bunun basketbol takımının Avrupa’da kazandığı başarılarla bir ilişkisi var mı bilmiyorum. Ama hiçbir sportif aktiviteye dahil olmayan başka markalar için de aynı hislerim var. Bunu kazanmak şirketler için kolay değildir. Kaybetmekse bir anda olur.
… Ve konu Efes Pilsen’se benim durumumda olanlar herhalde Efes’in basketbol takımını tutanların milyon katıdır. Dolayısıyla TBF Başkanı’nın Kerem Gönlüm’de çıkan maddeyle ilgili yaptığı aşağıdaki açıklamaların da şirket tarafından bir daha değerlendirilmesi kamuoyuna duyurulması gerekir.
Bakın işin başındaki adam ne diyor:
“Kerem Gönlüm’de çıkan madde kurayla çekilen iki oyuncuda da bulununca bunun tesadüflüğü ortadan kalkıyor.”
“Oyuncu da savunmasında nereden girdiğini bilmediğini söyleyerek konunun çözümüne pek yardımcı olmadı.”
“Türkiye’ye girmesi yasal olmayan bir maddenin maç günü iki oyuncuda birden çıkmasının soruşturulması gerek”.
Başkan’ın kimi kime şikayet ettiğini anlamadım. Soruşturmayı kim yapacak? Mevzuyu kim aydınlatacak bilmiyorum? Ama ben kendi adıma Efes Pilsen’e, yani tuttuğum şirkete sormalıyım:
Çünkü aşağıda soracağım sorular uzun süredir konuşulan artık dedikodunun önüne geçmiş bir hikayenin doğru ya da yanlış olduğunu bize gösterecek.
1- Bu maddenin kanda sıfırlanma süresi çok kısa olduğu için tercih edildiği
2- 4 kişinin organizasyonuyla İsrail’den getirtildiği
3- Üçüncü maçtan önce oyunculara avuçla şekerleme şeklinde dağıtıldığı
4- Doping listesinde olduğunun söylenmediği ve ‘enerji verir alın’ diyerek oyuncuların cesaretlendirildiği
5- İki ABD’li oyuncunun bunu almayı reddettiği, diğer herkesin aldığı
6- Kerem Gönlüm’ün aldığı maddenin doping statüsüne girdiğini çok sonra anladığı ve yıkıldığı…yönündeki söylentiler sizin de kulağınıza geldi mi? Bu böyle konuşulurken, bizzat Federasyon Başkanı’nın açıklamaları da bu duruma tuz biber ekmişken, bize bir açıklama borçlu değil misiniz?
İlgili yazı: https://medyagunlugu.com/haber/efese-6-soru-45147