Cumhur Delicermak, Girne
Keyifciğiniz öyle istiyor diye elmaya armut derseniz, armut olmaz elma, siz yanlış söylemiş olursunuz.
Biliyorum bir yazıya böyle de başlanmaz ama özellikle “eleştiri” kavramının anlaşılmasının ve yanlış kullanılmasının bu kadar yaygın olması karşısında yazıya böyle saçma gibi görünen bir giriş yapmayı gerekli gördüm.
Eleştiri bir şeydir, yergi başka bir şeydir ve övgü çok daha başka bir şeydir.
Eleştiri yergi ve övgüyü içinde taşıyor olabilmekle birlikte ikisinden ve ikisinin toplamından çok daha başka bir şeydir.
Bir durumu, olguyu, söylemi, yazıyı kitabı eleştirmek yermek değildir, övmek de değildir.
Nesnel bir biçimde ele almak, değerlendirmektir.
Elbette ki yıkıcı eleştiri diye bir şey söz konusu bile edilemez; eleştiri ne kazmadır ne dozer ne de füze; eleştiri yıkmak, kötülemek amacı ile yapılmaz.
Eleştirici yapıcı da olmaz, çünkü eleştiri ne duvarcı ustasıdır ne fırıncı çırağı ne de makinist.
Bir de özellikle siyaset alanında bir kurnazca tutumu var siyaseti meslek edinenler “sadece eleştiriyorsun, öneri de ortaya koy hatta yap” derler eleştiri karşısında ve eleştiriyi yapan/yapanlar için.
Siyasetçinin işi siyaset yapmak, yazı çizicinin işi yazmak çizmek, futbolcu ve teknik direktörün işi futbol oynamak oynatmaksa eleştirenin işi de, siyaseti, yürütülen siyaseti ele alıp didiklemek, sağından solundan gözden geçirmek ve değerlendirmelerini nesnel bir şekilde ortaya sermektir. “Nesnel” dedim ve hatırlatırım nesnel demek bilimsel demek değildir ve zaten ne siyaset ne sanat ne de futbol bilimsel şeyler değildir, ne yapılırken ne de eleştirilirken bilimsel kavramının arkasına sığınmak gerekir.
Eleştirel akıl ile irdelenmek her siyaset biçiminin, her sanatçının olmazsa olmazı olmalıdır ve siyaset kurumu ile sanat ve sanatçı ortamları eleştiriliyor olmaktan öfke duymamalı haz ve hız almalıdır.
Olgular durumlar ve icraatlar eleştirildikleri ölçüde doğruya, güzele ulaşmak daha da iyisini yapmak şansına kavuşur.
Ha eleştiriyi yergi olarak kullanan ve anlayan varsa da ki vardır, sayıları da az değildir, işte o durumlar ve o bireyler ile o siyaset ya da sanat biçimleri ile o takımlardan ne köy olur ne kasaba ne de tuğla ya da briket, kerpiç.