Belki de adını ilk kez duyacağınız küçük bir kızın öyküsü bu, artık hayatta olmayan. Daha doğrusu, aynı gün hayatını kaybeden yüzlerce çocuktan birinin hüzün veren öyküsü…
Bundan 18 yıl önce, tam olarak 1 Eylül 2004’te yani Rusya’da okulların ilk ders zilinin çaldığı gün sabah saatlerinde Kuzey Osetya’nın Beslan kasabasında aniden ortaya çıkan silahlı Çeçenler öğrencileri, öğretmenleri ve velilileri rehin alarak okulun spor salonunda topladı. Rusya Federasyonu içinde yer alan Kuzey Osetya aynı zamanda Kafkasya’daki Rus bölgeleri içinde nüfusu Hristiyan olan tek yerdi. Rehin alınanların sayısı açısından Rusya’da yaşanan en büyük terör eylemlerinden biriydi: Çoğu çocuk binden fazla kişi teröristlerin elindeydi. Zaten kamuoyunu şoke eden de teröristlerin bu kez ilkokul çocuklarını hedef seçmesiydi. Teröristler ya birileri tarafından kullanılıyordu ya da Çeçen bağımsızlık hareketi o kadar köşeye sıkışmıştı ki çaresizlik içinde çırpınıyordu. Eylemcilerin Çeçenistan’dan Beslan’a kadar ellerini kollarını sallayarak gelebilmesi kimseyi şaşırtmamıştı, oraları zaten “yol geçen hanı”ydı.
Savaşın bitmesini, Rus askerlerin Çeçenistan’dan çekilmesini ve operasyonlara son verilmesini isteyen 30 civarındaki terörist, rehinelere kötü davranıyor, su ve yiyecek vermiyordu; o kadar ki-iddialara göre-bazıları kendi idrarını içmek zorunda kalmıştı.
Eylem o kadar büyük yankı ve tepki yaratmıştı ki, aracıların yardımıyla Çeçenistan Başkanı Aslan Mashadov devreye girerek Beslan’a gitmeye ve teröristleri çocukları bırakmaya ikna etmeye karar verdi. Eski bir komutan olan Mashadov, Rusya ile savaşta adı efsaneleşen Şamil Basayev gibi komutanlara göre daha ılımlı bir liderdi, kolaylıkla anlaşılabilecek biriydi ama Moskova isteseydi tabii…
Okul baskınının üçüncü günü yani 3 Eylül 2004’de, öğle saatlerinde, eylemin ilk günü ölenlerin cesetlerinin alınması için yardım ekiplerinin okula girmesinden birkaç dakika sonra kısa aralıklarla iki patlama oldu ve ortalık cehenneme döndü. Spor salonu yanmaya başlarken, binayı üç gündür kuşatma altında tutan özel timler yaylım ateşe başladı. Oset polisi meslektaşlarını engellemeye çalıştı ama başaramadı, işler kontrolden çıkmıştı, her yerde ceset dağları vardı.
Bilanço korkunçtu: Çoğu çocuk 312 kişi hayatını kaybetmişti.
Sonradan “Beslan hakkındaki gerçek” internet sitesini kuran Marina Litvinivoç’e göre okuldaki patlama iki Rus askerin spor salonuna el bombası atması sonucu başlamıştı. Onun tanıklardan edindiği bilgiler, üç gündür binden fazla kişiyi rehin alan teröristlerin saldırı başlayınca çocukları kurtarmak için kafeteryaya götürdüğünü, bu durumu görmesine rağmen Rus tankları ve özel timin yaylım ateşe devam ettiğini ortaya çıkarıyordu. Bir rehine, “Baktığımda kızımın başının yerinde olmadığını, koluyla ayağının tamamen ezilmiş olduğunu gördüm”, bir başkası ise “Her şey yanıyordu, ölü bedenlerin üzerinde yatıyordum. Sıraların üzerinde oturur halde duran cesetler de vardı” diyordu.
İşte, o cesetlerden biri, Türk vatandaşı Seyfi Doğan’ın sekiz yaşındaki kızı Alana’ya aitti yani manşetteki fotoğrafta babasının mezarı başında gözyaşı döktüğü Alana.
Oset asılı olduğunu söyleyen Doğan, 1990’larda Türkiye’den baba toprağı Kuzey Osetya’ya göç etmiş, Beslan’a yerleşerek fırın açmış, Vladikavkaz Üniversitesi’nde çalışan sosyolog Anita ile evlenmişti. Büyük kızları Alana sekiz, küçükleri Milana bir yaşındaydı.
Anita Doğan, bebek Milana’yı da alarak Alana’yı 1 Eylül’de okula götürmüş, eylem başlayınca birlikte rehin düşmüşlerdi. Ertesi gün küçük çocuğuyla gitmesine izin vermişler, Alana, “Beni bırakırsan bir daha görüşemeyiz. Beni öldürecekler anne!” diye haykırınca teröristlere “Beni alın, kızlarımı bırakın” demiş ama kabul ettirememişti.
Ne yazık ki, Alana’nın korktuğu başına gelmişti.
Anita Doğan sonradan okul baskınıyla ilgili gerçeklerin ortaya çıkması ve suçluların cezalandırılması için kurulan “Beslan Anneleri” hareketine katıldı ama hiçbir sonuç elde edemedi.
Beslan eyleminin arkasında gerçekte kimin bulunduğu 18 yıl sonra hala muamma…
Eylemi kim düzenlemiş olursa olsun Beslan, Rusya’yı yönetenlere Çeçen savaşını meşru gösterme ve terörle mücadele adı altında iktidarı sağlamlaştırma olanağı sağladı. Örneğin, Beslan’ın hemen ardından Putin’in ilk aldığı karar valilerin seçimle işbaşına gelmesini kaldırmak ve Moskova tarafından atanmaları uygulamasını başlatmak oldu.
İster Çeçenler düzenlemiş olsun, isterse onları yönlendiren “gizli bir el”, sonuçta olan Alana ve yüzlerce çocuğa oldu.
Yaşasaydı Alana Doğan bugün 26 yaşında bir genç kız olacaktı…
Madalya aldı
Beslan’da rehin alınan yüzlerce çocuktan biri olan Artur Nayfonov, katliamdan tam 18 yıl sonra, geçen yıl düzenlenen Tokyo Olimpiyatları’nda kürsüye çıktı. 86 kiloda serbest stilde mücadele eden güreşçi Nayfonov Rusya adına bronz madalyayı kazandı.
Okul baskını sırasında yedi yaşında olan Nayfonov’un yanında 10 yaşındaki ablası Sabina ve 32 yaşındaki annesi Svetlana Nayfonova da vardı. İkisi baskından yaralı kurtuldu ama anneleri hayatını kaybetti.
Rus basınında yer alan açıklamasında Nayfanov’un antrenörü Totraz Arçegov, “Annelerini kaybettiler ama Artur ve Sabina onun sayesinde okuldan canlı çıkabildi” dedi.
Nayfonov’un zaferini paylaşan Twitter kullanıcısı Neil Hauer, Beslan’da onun sınıf arkadaşı olan ama o gün okula gitmediği için baskından kurtulan Zaurbek Sidakov’un da Tokyo’da 74 kiloda altın madalya aldığını belirtti.