Rusya’nın çekildiği Herson’u alan Ukrayna’nın bundan sonraki adımının ne olması gerektiği konusunda ABD yönetiminde farklı görüşlerin dile getirilmesi Washington’la topraklarının tamamını yeniden ele geçirmek isteyen Kiev arasında gerginlik yarattı.
ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley’in geçen hafta yaptığı açıklamada iki tarafın da askeri bir zafer elde etmesinin olanaksız olduğunu ve yaklaşan kış aylarının görüşmeler için bir fırsat penceresi yarattığını söylemesi gerginliğin fitini ateşledi.
Politico’da yer alan habere göre, ABD’li yetkililer gerginliğin büyümemesi için Ukrayna tarafını müzakerelerin gündemlerinde olmadığı konusunda ikna etmeye çalışıyor. Yetkililer, CIA Direktörü William Burns ile Rus mevkidaşı Sergey Narışkin arasında Ankara’da pazartesi günü yapılan görüşmede sadece nükleer silah kullanılmasının yol açacağı sonuçların ele alındığını özellikle vurguladı.
Politico ise, “Üst düzey ABD’li yetkililer arasındaki görüş ayrılıklarının kamuoyu önüne taşınmaya devam etmesi, savaşın bu kritik aşamasında Washington’la Kiev arasındaki zaten hassas olan ilişkiyi tehdit edebilir” yorumunda bulundu. Politico, sekiz ayrı ABD’li yetkiliye dayanarak, bu konunun ilişkilerde gerginlik yarattığını belirtti.
Genelkurmay Başkanı Milley’in cephede kazanan olamayacağı değerlendirmesi diğer ABD’li yetkililer tarafından paylaşılmıyor. Bu yetkililer, Ukrayna’nın sahada inisiyatifi ele geçirdiği bir dönemde barış görüşmelerine oturulmaması gerektiğini düşünüyor.
Örneğin, Avrupa’daki ABD kuvvetlerinin eski komutanı Korgeneral Ben Hodges kış koşullarının savaşı yavaşlatacağını ancak durdurmayacağını ve Ukrayna ordusunun çekilen Rus birliklerine baskıyı artırabileceğini söylüyor. Hodges hatta ocak ayında Ukrayna ordusunun Kırım’a yönelebileceğini ve yaz aylarında bütün topraklarını alabileceğini ileri sürüyor ve “İnsanlar Ukrayna’nın Rusya’yı sahada yeneceği fikrine kendilerini alıştırmalı. Geri çevrilemez bir ivme yakalandı. Şimdi gaza basma zamanı” diyor.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, topraklarından ya da egemenliklerinden taviz vermelerinin söz konusu olmadığını söylüyor ve bu aşamada barış görüşmelerine karşı çıkıyor.