Erdal Çolak
Mahsa Amini, İranlı bir Kürt kadın. Kürt olmasını, ırkını bir kenara bırakın, ne olursa olsun genç bir kıza böyle vahşet yapılmaz. Başörtüsünün altındaki birkaç saç teli görüldüğü için giyiminin şeriata ve İslam’a uygun olmadığı gerekçesiyle Tahran’da ahlak polisleri tarafından dövülerek öldürülen 22 yaşındaki Mahsa Amini için insani duyguları taşıyan herkes üzüldü.
Üzülmeli de, üzülmeyen, yüreğinde hissetmeyen kişinin insanlığından şüphe ederim. İnsanlığa zulüm yapan rejim yaklaşık 44 yıldır İran`da iktidarda. İktidara geldiği günün başlangıcından günümüze kadar, İslam dışı ve karşıtı ne kadar fikir ve inanç varsa hepsi bu Molla rejiminde. Molla devriminin ardından, yönetimlerin dini baskı ile ezilen İran kadınları, her yönden geri bırakılmaya çalışılıyor. Kimliksizleştirme adına bütün kadınlar Mahsa Amini gibi acı sonla karşılaşabiliyor. Bence Molla rejiminin en büyük kurbanı kadınlar oldu.
Rejimi güçleri tesettüre uygun giyinmediği gerekçesiyle dövdükleri 22 yaşında gencecik “Melekê Kurdistanê” Mahsa Amini’yi katletti. Coplarla vurdular, yumruklarla öldürdüler masum bir kızı. Hiç düşündünüz mü İran nasıl bu hale geldi? Bu kızın ölümünde hepimizin parmağı var. 1979 yılında İran Şahı Pehlevi ülkeyi terk ederek iktidarı Ayetullah Humeyni’ye bıraktı. Şah’a yönelik öfke ve Şiiliğin kendine özgü protest yapısı ile ortaya çıkan boşluktan istifade eden Mollalar bugünkü rejimin temelini atmış oldu. Güya Batı’ya yönelik bir İran İslam Cumhuriyeti kurulmuş oldu. İran Orta Doğu dediğimiz bölgede sinsi plan ve oyunlarla gücünü perçinlemiştir. İlginç bir nokta: İran görünürde İsrail’e karşıymış gibi bir hava oluşturur. Fakat İsrail ve ABD’ye karşı hep suspus kalmıştır. Örnek mi? İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Generali Kasım Süleymani’yi ABD Irak’taki hava üssünde vurdu. İran ne yaptı? Soruyorum…Hiçbir şey yapmadı, yapamaz. Devrim Muhafızları Ordusu, İranlı General Kasım Süleymani’nin intikamını aldı mı? İran’ın gücü mazlumlara yeter.
Aslında benim burada değinmek istediğim Mahsa Amini’nin ölümüne sebep olan biz Kürtlerin ataları Elamlılar. Dahası sonra Medler İranlıların bugünkü topraklarına yerleşmesine yardımcı olmuştur. Hint-Avrupa kökenli Aryan ırkı, eski Mezopotamya kaynaklarında Milattan Önce (MÖ) 3. bin yılın ortalarından itibaren bahsedilmeye başlanan Elamlılar, büyük olasılıkla Kafkasya üzerinden MÖ 2. bin yılda İran’ın güneyi ile güneybatısını kaplayan Fars Yaylası ile Huzistan Ovası’ndan İran’a gelmişler. Biz Kürtler de her zamanki gibi misafirperverliğimizi göstererek bu topraklarda yaşamalarına zemin hazırlamışız. İşte bu yüzden Elamlıların bile Massi Amini’nin vahşice öldürülmesinde parmağı var. Daha sonra İran coğrafyasında yaşayan halklara Persler denilmektedir. Persler Aryan ırkının devamı olup bugünkü İran’ın kurucuları kabul edilmektedir. Daha sonra Part İmparatorluğu, Sasaniler, Safevi gibi devletler İran’da kuruldu. Hz. Ömer döneminde fethedilen Sasani İmparatorluğu’nun yani bugünkü İran’ın fetihten sonra İslam’a geçtiler. Eğer İran İslam’ı seçmemiş olsaydı Mahsa Amini bugün hayatta olacaktı. İran`daki Molla rejimini yüzyıllar önce görmüş olan Ömer Hayyam çok güzel bir şekilde rubaisinde dile getirmiş:
”İçin temiz olmadıktan sonra
Hacı hoca olmuşsun, kaç para!
Hırka, tespih, post, seccade güzel;
Ama Mevla kanar mı bunlara?”
Ömer Hayyam’ın rubaisine cevabı yine İranlı olan Ali Şeriati’nin sözü ile cevap vereyim:
“Bilgisiz ve bilinçsiz ibadet edenler, değirmen taşını döndüren eşeğe benzerler. Yol kat edip de bir yere varamazlar, sabahtan akşama dek hareket ederler, yoldadırlar, ama yolun sonunda başladıkları noktaya ulaşırlar. İbadet için ibadetin, din için dinin ve yol için yolun anlamı işte.”
Yine ne diyordu :Ömer Hayyam
”Sen sofusun, hep dinden dem vurursun,
Bana da sapık, dinsiz der durursun
Peki ben ne görünüyorsam o’yum
Ya sen ne görünüyorsan o musun?”
Ali Şeriati okumanın, eğitimin öneminin altını çizerek fısıldıyordu: “Okuyun diyor okuyun; Çünkü mürekkebin akmadığı yerde kan akıyor..”.
Yapabileceğimiz çok şey var aslında, çocuklarımıza modern, çağdaş düşünceyi, herkesin bu dünyada yaşam hakkının olduğunu anlatmak, öğretmek gerek. Çocuklara, hatta mantıklı düşünmeyen bazı insanlara dil, din, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç ayrımı yapmayan, sevgiyi, saygıyı, kardeşliği ve yardımlaşmayı teşvik eden ilke, edinilecek bir ahlakı benimsetmeliyiz.
Saç telleri savrulan masum kız
”Nereden başlıyayım, nasıl bilemedim,
Kimse bilmez, senin derdini
İçindeki kırılmış, kırılgan özgürlüğe savrulan saç telleri
Parçalanmış, ufalmış, toz toprak olmuş umutlar çığlığın sesi
Masum bir kızın gözleri ağlatır herkesi
Yüreğini kaybettin, kalbin ha çatladı ha çatlayacak bil şeytanların eseri
Gözyaşları yüzünden ıslanır; duyulmuyor özgür olan sözlerin
Ruhunun derinlerinde acı; pis, çirkef bir dünyada yok yerin
Tutuşmuş yüreği çocuk zarafeti ellerin
Boşluğa savrulur çığlığın sesi saatlerce kalan hüzünlere gebe kalbin
Yüreği kaybettin, kalbin ha çatladı ha çatlayacak bil bu şeytanların eseri
Dilime dolanan şiir duan olsun
Gözlerime biriken yaşlar feda olsun
Sana bunu yapanlar kahrolsun
Güz yağmurları, pınarları gözyaşlarımıza dolsun
Susmaların, konuşmaların, düşüncelerin insanlığa ders olsun
Yüreği kaybettin, kalbin ha çatladı ha çatlayacak bil bu şeytanların eseri
Bırak saç tellerin karanlığa savrulsun… ”
Erdal Çolak