Moskova’da yayınlanan Nezavisimaya gazetesinde çıkan başyazının özet çevirisi:
Ukrayna’da 24 Şubat’ta başlayan özel askeri operasyon hayatımızı gerçekten değiştirdi ya da gerçekler hayatımızı değiştirdi.
Bu cümleyi nasıl kurduğunuz, neye vurgu yapmak istediğinize bağlı.
Biz herhangi bir vurgu yapmaktansa son dokuz ayda başka bir gerçekliğin ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu yeni gerçeklik o kadar hızlı gelişiyor ve vücut buluyor ki ona uygun bir normal durum belirlemek olanaksız. Çünkü sadece belirlilik içeren ve devam eden istikrarlı şeyleri normal olarak adlandırıyoruz.
Bunlar da o kadar az ki..
Kısmi seferberlik, Ukrayna’nın kritik altyapısının füzelerle vurulması, Kırım Köprüsü’ne düzenlenen saldırı, nükleer savaşla ilgili polemik, askerlik çağındaki gençlerin topluca seferberlikten kaçması ve 250 bin kişinin silah altına alınması hayatlarımızı kökten değiştiriyor.
Toplumdaki bölünme çok açık. Enformasyonun yerini propaganda alıyor. Karşıt gruplar birbirlerini ihanetle suçluyor. Uzlaşma zemini yok, sadece bugün değil, zaten yıllardır yok.
Ders kitapları değişiyor. Ülkedeki siyasi yaşam sigara dumanı inceliğinde, kuvvetler ayrılığı görünmez olmuş, yasama organında seçimlerin kaldırılması konuşuluyor. Hukuk sistemi söz özgürlüğünü kısıtlayan iktidarla benzer refleksler gösteriyor.
İşler öyle bir noktaya vardı ki iktidar yanlısı milletvekilleri, propagandacılar, askerler, generaller Harkov’dan çekilme sonrası hep bir ağızdan “Gerçekleri söylemenin zamanı gelmedi mi” diye bağırmaya başladı. Önce sadece Savunma Bakanlığının açıklamalarının doğru olduğunu söylediler, onun dışındaki her şeyi sahte ilan ettiler. Sonra da resmi kaynakların yetersiz kaldığı gerekçesiyle gerçeği öğrenmek istediler.
Derken gerçeğin yeni bir yüzü çıktı ortaya: Tatsız kararlar alınması gerekebileceğini söyleyen General Surovkin.
Operasyonun hedefleri ve ne zaman tamamlanacağı konusunda hiçbir şey açıklamamasına rağmen hepsi bir yudum gerçekle rahat bir nefes aldı.
Donbas halkının korunması, Ukrayna’nın Nazilerden ve silahlardan arındırılması hedefleri resmen hâlâ geçerliydi. Hatta yüksek rütbeli konuşmacılar konulan hedeflere ulaşılacağından kuşku duymadıklarını söylüyordu. İşte paradoksal olarak hiçbir şeyi netleştirmeyen tutarlı bir kalıcılık seviyesi. Bu da sözünü ettiğimiz yeni gerçekliğe bağlanabilir.
Batı ile ilişkilerimiz bıçak sırtında. Asya, Afrika ve Latin Amerika’da yeni dostlar, müttefikler ve pazarlar arama çabası Batı’nın yerini dolduramadı, doldurabileceği de şüpheli. Bunun çok basit bir nedeni var: Gelişmekte olan ülkeler hayatlarını idame ettirebilmek için Batı’ya ve Dünya Bankası ile IMF gibi kurumlarına göbekten bağlı. Arjantin 40 milyar dolar alabilmek için IMF ile zorlu pazarlıklar yapıyor. Ortak çip üretimi için ABD ile anlaşma yapan Hindistan’ın Rusya’nın ekonomisine ve savunma sanayisine tek bir çip gitmemesini sağlaması gerekiyor. “İtaatsizlere” karşı yaptırım, abluka, yargılama tehdidi ve diplomatik baskı uluslararası ilişkilerde kullanılan caydırıcılık ve zorlama araçları. Bunlar da gerçek.
Rusya tarihi boyunca. Petro ve Stalin dönemlerinde girişilen modernleşme hamlelerinin ikisi de Batı’nın teknolojik yardımıyla yapılmış. Sovyetler Birliği’nin beş yıllık planlarında yer alan önemli tesisler için Ford, Siemens, Junkers, Albert Kahn ve General Electric 20 binden fazla mühendis ve işçi göndermiş. Öyle görünüyor ki şimdi bunları kendimiz yapmak zorundayız.
Peki ya Putin?
O her şeyi sonuna kadar eksiksiz ve doğru yaptığı konusunda en küçük bir tereddüt yaşamıyor ve pişmanlık duymuyor.
Bürokratlar da Putin’i destekliyor; elbette zaman zaman sert eleştiriler de oluyor ama bunlar asla Putin’e değil çevresine yöneliyor. Aynısı Rus halkının çoğu için de geçerli. Rusları koruduğu için ona müteşekkirler. Donbas’taki Ruslardan dünyada hiç kimse bahsetmezken Putin bahsediyordu. Şimdi sözlerden eyleme geçti. Çoğu Rus için bu sarsılmaz ve yok edilemez bir gerçek.
Batı’nın saraylarına, yatlarına ve paralarına el koyduğu oligarkların Putin’e isyan etmesini beklemesi komik bir durum.
Kısacası bugün Putin’i yukarıdan, aşağıdan veya dışarıdan yerinden kıpırdatmaz olanaksız. Sadece kendisi isterse iktidardan ayrılır. Nükleer bir devletin otoriter ve popüler lideriyle ilgili bu gerçeğin herkes tarafından kabul edilmesi gerekiyor.
Sözde iyi haber alan kaynaklara dayanarak Putin’in yakında başka bir ülkeye, mesela Çin’e kaçacağı beklentisine girenler Rusya’da ne olduğunu, neden olduğunu ve ne kadar süreceğini anlamayanlardır.