Cumhur Deliceırmak, Girne
Farkına bile varmazsınız.
Varamazsınız.
Azar azar, usul usul, sinsice sızar içinize.
Ne olduğunu, nasıl olduğunu, ne zaman olduğunu anlayamazsınız.
Değiştirdiler sizi yıllar içinde.
Nasıl mı oldu?
Bir düşünün bakalım, Tarsus’ta Amerikan Koleji’ne ne gerek vardı ta 1900’lerin ilk çeyreğinde?
Modernize etmek ister gibi yanaşır önce ve “modern hayat tarzı” dediği de Amerikan hayat tazından, Amerikanca düşünmekten başka bir şey değildir.
Ciklet ve naylon çorap ve “Vahşi Batı” filmleri arkasından süper kahramanlar.
Tarzan’ından tutun da Captain America, Superman, Batman, Spider Man, Rambo, Rocky ve daha aklıma gelmeyen niceleri.
Oysa hiçbir süper kahraman, tarlasında toprağı süren, eken herhangi bir köylü kadar kahraman değildir ve fakat söz konusu filmlerle kahramanlık anlayışınız iğdiş edildiği için onları kahraman ve gerçek kahramanlarınızı da zavallı görmeye başlarsınız.
Hatırlayan var mı bilmem, Fakir Baykurt “Amerikan Sargısı” romanında bu Amerikalıların neyi niçin yaptığını çok güzel anlatıyordu da Türk ordusunun çatal kaşıklarında kocaman USA damgası vardı kazınmış olarak. Boru değil NATO’ya girmişti Türkiye ve Menderes “her mahalleye bir milyoner” diyordu, sanki Amerika’da öyleymiş gibi. Sonrasında da Türkiye’yi “Küçük Amerika” yapacağını söylüyordu siyaset yaptığını zannedenler.
1950’lere kadar beş yüz (500) değişik buğday tohumu vardı Anadolu’da ve Fakir Baykurt’un anlattığı “Amerikan Sargısı” ile sarılıp sarmalanınca tarım politikaları, o verimli Anadolu toprağı geleneksel buğdayını kaybetti, geleneksel ekmeğini de.
“Biz moderniz, biz planlayacağız tarımınızı, endüstrinizi” dediler ve kabul gördüler, sonrası çorap gibi söküldü.
Cikletleri, naylon çorapları ve kolaları ile geldiler, arkasından üsleri geldi.
1900’lerin ilk çeyreğinde Tarsus’ta, Bursa’da niye kurdularsa Amerikan kolejlerini, arkasını getirdiler.
Birinci ya da ikinci Milliyetçi Cephe hükümeti döneminde Türk Sinemasının büyük sultanı Türkân Şoray, ağlayarak şunu söylüyordu:
“Bu, bu nasıl olur? Türk filmlerinin temaşa vergisi nasıl olur da Hollywood filmlerinin temaşa vergisinden yüksek olur. Bu çok yanlıştır ve Türk sinemasını, Yeşilçam’ı öldürmek demektir”.
Evet Amerikan Kongresi böyle bir karar alıp böyle bir ricada bulunmuştu ve bu rica, hem de emir kabul edilir gibi yerine getirilmişti. Yeşilçam öldü.
Sonrası mı?
Türkiye’de ve KKTC’de yaşayanlar niye NBA liginden, NFL liginden takım tutuyorlar?
Bir düşünün bakalım.
Düşüne durun hal ve gidişi…