İsmail Boy
Savaşlar, insan hayatında birçok yönden yıkımlara sebep oluyor, işin askeri maliyeti, harcanan her kurşun insanlara hayat pahalılığı olarak yansıyor.
1980-1988 yılları arasında iki komşumuz Irak ve İran arasındaki savaşta İran’da yaşayan biri olarak insanlara nasıl ekonomik yükler getirdiğine bizzat şahit olmuştum.
İran halkının “Tümen” diye adlandırdığı yerel para birimi olan İran riyalinin ABD doları karşısındaki resmi değeri ile karaborsa farkı 8-10 misline kadar çıkmıştı, öyle ki Tahran’daki 5 yıldızlı otellerde oda fiyatları karaborsadan çevrilen yerel para ile ödendiğinde 7-8 dolar gibi komik rakamlara geliyordu.
Aynı durum uçaklar için de geçerliydi, her türlü uçak bileti İran riyali ile satın alındığında başka bir ülkeden alınan bilete ödeyeceğiniz fiyattan 8-10 kat daha ucuzuna uçmak mümkün olabiliyordu. İran’da yaşayan yabancılar, fırsat buldukça bir iki günlüğüne bile yurt dışına gidip gelebiliyordu, o dönemler İran’da yaşayan birçok Türk arkadaşımız bu ucuz biletler sayesinde Amerika veya Uzak Doğu turlarını gerçekleştirme imkanını yakalamıştı. İran biraz geç de olsa bu durumu fark etti ve yabancılara önce uçak biletlerini, daha sonra da otelleri döviz ile ödeme mecburiyeti getirdi.
Yabancılar için cennet sayılan bu durum, İranlılar için ekonomik bir cehennem gibiydi, yurt dışından gelen yabancı mallara 8-10 misli para ödüyorlar, savaştan veya ülkedeki yeni düzenden kaçan aileleri için yurt dışına göndermek zorunda oldukları her ABD doları onlara korkunç pahalıya mal oluyordu.
Riyalin dolar karşısındaki bu durumu sadece savaştan ötürü değildi, ABD’nin İran’a uygulamış olduğu başta Amerikan doları transfer yasağı ve ekonomik ambargo da vardı.
Benzeri durum 1980li yılların sonunda SSCB’de yaşandı, Afganistan savaşı ve komünizmin biriken ekonomik sıkıntıları Rus halkını iyice bunaltmış, mağazalarda ve marketlerde raflar boş kalmış, bırakın temel gıda ürünlerini, bir kalıp sabun bile bulunmaz veya ancak karaborsadan satın alınır olmuştu.
O dönemlerde de Rus rublesinin ABD doları karşısındaki çöküşüne yakından şahit olmuştuk, Resmi kurda 1 dolar 0,60 ruble görünürken, karaborsada ise 1 6-7 dolardan işlem görmekteydi, yani karaborsa 10 katından fazlaydı.
Moskova’daki Sheremetyevo-2 Havaalanı’na inip şehre gitmek için bindiğimiz taksi sürücüleri bize 1 dolar 6 ruble karşılığı para bozabileceklerini ve gideceğimiz yere kadar da taksi parası almayacaklarını söylerdi. Karaborsa yasaktı ama şoförler kendilerine göre bir çözüm bulmuşlardı, bizden aldıkları dövizleri bir sigara kutusuna koyup yol üzerinde önceden belirledikleri bir yerde bırakıyorlardı.
1991 yılında SSCB bu ekonomik sıkıntılara daha fazla dayanamadı ve dağıldı, parçalandı, Parçaların en büyüğü olan Rusya hem ekonomik sistemde yaptığı değişiklikle hem de dünya enerji fiyatlarının artması ile kendisini ekonomik olarak toparladı ve tekrar dünyanın büyük ekonomilerinden biri olmayı başardı.
Bu iki ülkenin ortak noktaları, her ikisi de o dönemlerde demokrasiden uzak ve kapalı ekonomik sistemde yaşıyor olmalarıydı: bu tür kapalı ekonomilerde en ufak bir kaos, ülkede mal kıtlığına ve karaborsanın hortlamasına yol açardı.
Günümüzde ise küreselleşmenin getirdiği serbest ekonomi sayesinde savaşlar ve kaoslar yaşandığında ülkelerde mal kıtlığı ve karaborsa değil ama yüksek enflasyon, hayat pahalılığı ve işsizlik ortaya çıkıyor.
Şimdi yanı başımızda yine iki komşu ülke arasında bir savaş var, taraflardan biri olan Rusya sadece askeri güç olarak açısından değil ekonomik olarak da diğerinden yani Ukrayna’dan daha güçlü, ancak Rusya’nın gücü ve yaptıkları onun yüzde yüz haklı olmasını gerektirmiyor.
Nitekim başta ABD ve AB ülkeleri olmak üzere birçok ülke Ukrayna’ya sempati ile yaklaşıp Rusya’ya ağır ekonomik ambargo uygulamaya başladı, Yabancı yatırımcılar artık Rusya’da kalmıyor, her şeyi geride bırakıp ayrılıyor, kapanan her iş yeri işsizliği, hayat pahalılığını ve enflasyonu olumsuz yönde etkiliyor.
AB’nin bazı yerlerinde Rus halkına karşı bireysel ambargolar da başladı ve bu durum yurt dışında yaşayan Rusların başını ağrıtacak gibi görünüyor. Viyana’da bazı mağazalarda Ruslara satış yapılmamaya başlamış, şüphelendikleri müşterilere hüviyet soruyorlarmış, bazı sanat galerileri Rus ressamların eserlerini kabul etmiyorlarmış, yakında birçok yerde mağaza kapılarına “Ruslar giremez” yazısı asılırsa şaşırmayın.
Rus halkının ekonomik sıkıntıları Ukraynalılardan daha ağır hissedeceği görüşü hakim. Savaş sona erse bile Moskova’da hayatın hemen normale dönmesini beklemek biraz iyimserlik olacak. “Yakın gelecekte Rusya yeni olaylara gebe” dersek çok yanılmış olur muyuz acaba?..