Cenk Başlamış
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş çoktan iki ayı doldurdu ve tüm savaşlardaki gibi olan yine sivillere oldu.
Her savaş yönlendirme (manipülasyon), yalan ve bilgi çarpıtmasıyla (dezenformasyon) eş anlamlı olduğu için cepheden gelen haberlerin çok büyük çoğunluğunu doğrulama olanağı bulunmuyor. İki taraf hem iç hem de dış kamuoyunu yanına çekebilmek amacıyla belki de gerçek silahtan daha fazla yalan silahını kullanıyor.
Ama yalanla örtülemeyecek gerçekler de var: Siviller başta iki taraftan ölenler, yakınlarını kaybedenler, evlerinden hatta ülkelerinden olanlar ve haftalardır zor koşullarda sığınaklarda yaşamak zorunda kalanlar.
Cuma günü Hürriyet’te İngiliz basınına atfen bir haber yer aldı; umalım ki bu da enformasyon savaşının bir parçası olsun ama değilse, gerçekse korkunç bir haber.
Hürriyet’in İngiliz Guardian gazetesinden aktardığına göre, Ukraynalı kadınlara düşük yapmaları için 25 bin adet doğum kontrol hapı yollandı. Guardian’a konuşan Uluslararası Planlı Ebeveynlik Federasyonu (IPPF) İnsani Direktörü Julie Taft, halk arasında ‘ertesi gün hapı’ olarak bilinen ilaçlardan yaklaşık 25 bin adet Ukrayna’ya yolladıklarını bildirdi. Taft ayrıca ‘medikal kürtaj hapı’ olarak bilinen haplardan da yolladıklarını, bunların 24 haftaya kadarki istenmeyen gebelikleri sağlıklı şekilde sonlandırabileceğini bildirdi. Taft, “Cinsel şiddet mağduru kadınlar için süre çok önemli. Bu tür bir olaydan sonraki 5 gün içinde mağdurlara bu ilacı verebilmeliyiz” dedi.
Bu uzun paragrafın Türkçe meali: Tecavüze uğrayan (Rus tarafına göre uğradığı ileri sürülen) Ukraynalı kadınlara gebeliklerine son verebilmeleri için binlerce hap gönderilmiş.
Eğer doğruysa bu haber Ukrayna’da yaşanan insani dramın boyutunu göstermesi açısından son derece acı ve dehşet verici yeni bir örnek.
Elbette savaşın tek mağduru Ukraynalı siviller değil, o boyutta olmasa da Rus halkı da savaşın faturasını ödüyor, belli ki ilerleyen günlerde fatura kabaracak.
Bu dramın iki sorumlusu var: ABD’nin başını çektiği Batı dünyası ve Rusya.
Görünen o ki Batı Rusya’ya tuzak hazırladı ve Ukrayna’yı “yem” olarak kullandı, şimdi de Ruslar için burasını Afganistan’a çevirmeye çalışıyor.
Zaten yıllardır NATO tarafından ablukaya alınma korkusu içinde yaşayan Rusya’nın Ukrayna’yı işgale mecbur kaldığını düşünenler var.
Neden?
Ukrayna Rusya’ya mı saldırdı?
“Eğer saldırmasaydı Rusya saldırıya uğrayacaktı” diyenler var.
Peki bunu neye dayanarak söylüyorlar?
Kendi topraklarını bile kontrol edemeyen Ukrayna’nın dev komşusu Rusya’ya saldırması için deli olması lazım. Batılı ülkelerin de öyle bir niyeti yok, onlar Rusya’yı çevrelemek ve sınırları içinde yaşamaya mahkum etmek, mecazi anlamda kolunu kanadını kırmak istiyor. Ukrayna gibi Batı’nın da nükleer silahlara sahip bir ülkeye saldırmasının mantığı yok.
Sadece niyet okuyarak Rusya’nın işgalini haklı göstermeye çalışanlar boşuna uğraşıyor. Saldırıya uğramadıkça başka bir ülkeye saldıramazsınız.
Aynı mantıkla İran kendisine saldırabileceği endişesiyle NATO üyesi olduğu için Türkiye’ye saldırabilir. Kıbrıslı Rumlar topraklarının bir gün Türkler tarafından işgal edilebileceği endişesiyle KKTC’ye girebilir. Türkiye sürekli silahlanan Yunanistan’ın yarattığı tehdit daha fazla büyümeden işgal etmeye kalkabilir, Hindistan Pakistan’a, Çin Tayvan’a savaş açabilir.
Açabilir de herkes niyetinden kuşkulandığı için ya da bir şekilde hak iddia ettiği ülkeye saldırırsa bunun sonu gelmez.
Köklü bir devlet geleneğine sahip olan Rusya kuşatılmışlık duygusunun aklın önüne geçmesine izin vermemeliydi. En kötü senaryoda “saldırgan ülke” konumuna düşmekten belki yine kurtulamazdı ama “özel askeri operasyon” adını verdiği harekatı Doğu Ukrayna ile sınırlı tutabilirdi. Yıllardır bölgede kontrolü kaybeden Ukrayna’nın hele bir de Rus ordusu girdikten sonra oraya saldırması, dolayısıyla savaş çıkması çok zayıf bir ihtimal olurdu.
Savaş bitmedi ama bir iddia olarak sonucu şimdiden söylemek mümkün: Rusya’nın kaybettikleri kazandıklarından çok olacak. Öyle görüyor ki aralarındaki amansız rekabet sonucu Rusya da ABD’ye benzemeye başladı.
Sivil kayıplarını jeopolitik kavgada “istenmeyen ama kaçınılmaz zayiat” olarak görüyor ve üzülüyormuş gibi yaparak aslında önemsemiyorsak insanlığımızı sorgulayalım.
Kapitalist dünyadaki nüfuz alanı mücadelesinde iki taraftan birini seçmek zorunda değiliz.
Unutmadan, bir de faşizm meselesi vardı değil mi?
Kendi evinizi toparlamadan başkasının evi dağınık diye laf edemezseniz.
İlgili yazı: https://medyagunlugu.com/haber/rusya-ayagina-kursun-sikti-51359